Büyük fırtına geçti, küçük dalgalar sürebilir...
Banu Eriş - Finansinvest Yatırım Danışmanlığı
ABD kaynaklı finansal kriz ve ekonomik daralmayı geride bırakan piyasalar 2010 yılının ilk yarısında Avrupa ülkelerine ilişkin endişelerle çalkalandı. İlgili ülkeler ve risk altında olan tüm bölgeye yönelik destek kararları ile birlikte söz konusu endişelerin gün geçtikçe azaldığını görüyoruz. Risk primleri hala yüksek seviyelerde olsa da önümüzdeki dönemde algılamalarda belirgin şekilde bozulmaya yol açacak majör bir gelişme yaşanmasını öngörmüyoruz. Ancak çeşitli faktörlere bağlı olarak daha orta ölçekli dalgalanmalara yol açacak tedirginliklerin görülebileceğini düşünüyoruz. Konu ile ilgili öncelikli risk; Avrupa'daki sıkıntıların çözümüne yönelik alınan kararlar ile ilgili gelişmeler. Sorunlu ülkelerin gerekli tedbirleri uygulamaması ihtimali borç sorunlarının sürmesi açısından endişe yaratıyor. Tedbirlerin uygulanması halinde ise harcamaların azaltılması ve ekonomik toparlanmanın sekteye uğraması olumsuz algılanabilir. Öte yandan ülkeler bazında yapılacak yardımla ilgili onay süreçleri ve bazı kesimlerin itirazları da önümüzdeki günlerde piyasalar tarafından takip edilecek.
ABD piyasaları ise kısa vadede Avrupa gündemi dışında 2. çeyrek bilançoları ile şekillenecek. Gelecek hafta ülkenin en büyük alüminyum üreticisi Alcoa ile bilanço dönemi başlayacak. Analistler, S&P500 şirketlerinin 2010 için kar artış hızlarının %30 - %35 civarında olmasını bekliyor. Şirket karlarının beklentilere yakın veya üzerinde artışlara işaret etmesi ABD piyasalarının desteklenmesini neden olabilir. Tersi durumda ise büyümeye yönelik endişelerin daha fazla ön plana gelmesi ile daha zayıf bir piyasa görünümü ile karşılaşabiliriz.
Yurtiçinde ise ekonomik tarafta göreceli olarak olumlu bir tablo görülürken, siyasi riskler de azalmış durumda. Avrupa'daki yavaşlamanın da etkisiyle dış talebe yönelik riskler bulunsa da, iç talep kaynaklı büyüme konusunda iyimserlik sürüyor. Son iki ayda beklentilerin üzerinde düşüş gösteren enflasyon ise faiz artırımı beklentilerinin ötelenmesine neden oluyor. Siyasi arenaya baktığımızda, Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişiklik paketine dair kararı ile ilgili belirsizlik atlatıldı. Önümüzdeki dönemde iktidar - muhalefet - yargı üçgeninde tartışmaların sürmesi siyasi tansiyonun da devam etmesine neden olabilir. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından Hükümet kanadından ilk gelen yorum ve açıklamalar erken seçimin olmayacağı yönünde. Seçim gündeminin olmadığı bir senaryoda, siyasi gelişmelerin etkisinin azaldığı, ağırlıklı olarak ekonomi konulu gelişmelere ve yurtdışına odaklanacağı bir döneme girebiliriz.