Büyük düşünmek gerekir
Yemek fişi meselesi
Sabah şirkete girdiğimde iki genel müdür yardımcısı adeta üstüme atıldı. "Hocam buyurun bir çayımızı için" dediler. Birisi pazarlamadan sorumlu idi, diğeri finanstan. Ancak finanstan
sorumlu genel müdür yardımcısı aynı zamanda personel konularına da bakıyordu. Belli ki, bir konu üstünde tartışmışlar ve her zamanki gibi bir sonuca varamamışlardı. Çünkü dünya
görüşleri farklı idi. Finansçı her şeye para gözlüğü ile bakıyordu. Pazarlamacının ise pazarın verdiği geniş açılı görüşü vardı. Benim hakemliğime başvuracaklardı.
Finansçı genel müdür yardımcısı "Hocam, yemek kuponu ile ilgili bir sorumuz var" dedi. Yemek kuponu, Türk piyasasına yeni gelmişti. Kişilere öğle yemekleri için aylık kuponlar
verilmeye başlanmıştı. Çalışanlar da bu kuponları yemek yedikleri lokantalara para yerine veriyorlardı. Finansçı genel müdür yardımcısı "Sorumuz şu: İzine çıkan çalışanın yemek
kuponunu kesmek gerekmez mi?" dedi. Pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısı finansçıya takıldı "Cevabı ortalayıp da soruyu sormasanız!!!" Sorulan soruya ben de soruyla
karşılık verdim. " İzne çıktığında çalışanın ücretini kesiyor musunuz?" . Cevap hazırdı "Adı üstünde, ücretli izin. Ücret kesilir mi?" Ben de "yemek kuponu da ücretin bir parçası; o zaman
onu da kesmeyeceksiniz" dedim. Finansçının suratı buruştu; bu cevabı beklemiyordu. Pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcısının ise yüzünde "Ben demedim mi?" ifadesi vardı.
Belli ki, finansçı genel müdür yardımcısı yılda ne kadar tasarruf yapılacağının ince ince hesabını yapmıştı. Benim cevabımı mantıklı bulmuştu ama hesaplarına ters düştüğü için canı
sıkılmıştı. Onu biraz rahatlatmak için şöyle konuştum:
"Olaya başka bir açıdan bakalım.
İzindeyken de yemek fişi alan kişi bununla ne yapar? Eğer evli ise karısını, varsa çocuğunu da alarak, bir yemeğe götürmez mi? Evet, ailenin ekmek parası babanın çalıştığı şirketten gelmektedir.
Ama bu şekilde daha bir somut olarak aileye gösterilmiş olmaz mı? Örneğin, anne çocuğuna "Babam akşamları neden geç kalıyor? diyordun. İşte baban bunları sana getirmek için geç kalıyor" demez mi? Bütün bunların ötesinde yemek fişinin maliyeti, diğer harcamaların yanında devede kulak. Bunun izinde kesilmesinin yaratacağı negatif etkinin maliyeti çok daha büyük olur. Şirketler büyük düşünmelidir."
Yemek fişleri izinde kesilmedi.
Bir yorum
Elbette tasarruf şarttır. Gereksiz harcamaları yapmamak gerekir. Tasarruf anlayışı her çalışanın kanında olmalıdır. Ancak bunu yaparken büyük resmi gözden kaçırmamalıdır. Kaz gelecek
yerden tavuk esirgenmemelidir.
Özellikle konu, insan kaynağını ilgilendiriyorsa daha dikkatli olmak gerekir. Ama bazen şirketler insan kaynağı konularında yukarıdaki gibi çok küçük hesaplar yaparlar, kâr ettiklerini
sanırlar. Halbuki çok şey kaybederler. Şirketle çalışan arasındaki bağ çoğu kez ücretten öte bir gönül işidir. Eğer şirket insan kaynağı konularında ufak hesaplar yaparsa, bu gönül bağı
zedelenir. "Kör Allah’a nasıl bakarsa, Allah da köre öyle bakar" deyişini unutmamalıdır. Çalışan da ufak hesaplar yapmaya, şirkete verdiği her şeyi hesaplamaya başlar. Bu hesaplamalardan
zararlı çıkacak, hiç şüphesiz, şirket olur.
Şirketler büyümek istiyorsa büyük düşünmelidir. Yukardaki olayda olduğu gibi düşünürlerse, sineğin yağını hesaplamaya kalkarlarsa, sinek gibi küçük kalırlar.