Büyük bir karadelik: IT giderleri
Hayatı boyunca bilişim sektörü dışında hiçbir iş yapmamış, şirketlere IT ürün ve çözümleri satmış ve satmakta olan biriyim. Normal şartlarda bu yazacaklarımı sektörün dışından ya da masanın karşısında olan müşteri tarafından duyabilirsiniz.
Bir de işin iç yüzünü benden dinleyin. Şirketlerin ciddi bir gider kalemidir IT giderleri. Ve diğer tüm gider kalemlerinin aksine gözle görülmez. Yani üretime on makine aldığınızda, şirkete on otomobil aldığınızda 8 tane gelmesi ihtimali yoktur. Ya da yüz palet hammadde aldığınızda 95 palet gelmez.
Ancak IT harcamalarının karşılığında ne aldığınız her zaman gözle görünmez. Hele hele eğer hızlı büyüyen ya da kârlı bir operasyona sahip bir şirketse IT masraflarının artışı da bu büyümenin doğal bir yansıması olarak görünür. Ama maalesef, IT harcamalarının bu soyutluğu kimilerinin suistimal noktası olabiliyor.
Gerek özel sektörde, gerekse kamu alımlarında işin karar vericilerini birtakım hediyelerle, teşviklerle yönlendirme alışkanlığı bir kanser hücresi gibi yayılıyor. Bu söylediklerim kesinlikle sınırlı sayıda bir azınlığı kapsar, lütfen işini düzgünce yapan çok büyük orandaki IT tedarikçileri de, satın almacıları da, IT yöneticileri de alınmasın. Tam tersi hep birlikte mücadele edelim ki hiçbirimizin mesleği, sektörü lekelenmesin.
Bazı sektörlerde IT alımlarına bakan yöneticiler aralarında kurdukları whatsapp gruplarıyla o sektördeki tüm alımları irtibatlı oldukları tedarikçilere yönlendirerek hem adaletsizliğe sebep oluyor, hem de böyle bir danışıklı dövüş ilişkisi içine girdiği tedarikçiden de artık sağlıklı hizmet alamamaya başlıyor. Diyorum ya tam bir hastalık, kademe kademe yayılıyor. Diğer IT tedarikçileri de maalesef bu bozuk düzeni görünce “Biz de böyle yapmazsak barınamayacağız” demeye başlıyor.
Hani bir çuval taze elma bir bozuk elmayı düzeltemez de, bir çürük elma bir çuvalı bozar ya, IT yazılım ve donanımcıları da böyle bir bozulmaya doğru gidiyor. Bazı şirketler IT satın almalarındaki sorunların farkında olduğu halde işlerinin yürümesi için, sunucularının, ERP’lerinin, e-ticaret sitelerinin, veritabanlarının şifrelerine sahip olmaları nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor. Çok acı.
Her yıl birçok şirketin içinde ortaya çıkan suistimallere dair soruşturmalara şahit oluyoruz. Şaşırtıcı derecede büyük şirketler. Bir de bakıyoruz belki de 10 yıldır tek bir tedarikçiyle çalışıyor. “Buna nasıl izin verirsiniz?” diye sormadan edemiyorum. “O marka çok iyi diye bir rapor hazırlandı, o ürünün de tek tedarikçisi X şirketi” cevabı alıyorum. Oysa o raporu düzenleten de o ürünün tek tedarikçisi. Böyle bir sarmal.
Bazı yazılım şirketlerini de işin içine entegre etmişler. Yazılım şirketleri de “Bizim yazılımımız sadece şu bilgisayarda, bu sunucuda, o el terminalinde çalışır” diye bilgi veriyor. Hatta böyle bile demiyor, “Şu marka ürünlerinde daha verimli çalışır” ya da “Diğerlerinde test edilmedi” diye sadece suyu bulandıran ama çok da kesin olmayan ifadeler kullanıyor. Müşteri de haliyle korkuya kapılıyor, “Ya yarın sorun yaşarsam” diye. Oysa bu şuna benziyor. X marka otomobil alırsan Bakırköy’den Mecidiyeköy’e gider ama başka marka alırsanız gitmez. En fazla bu önerme kadar mantıklı.
Ama en başta da dedim ya, şirketler IT ürünlerine ve çözümlerine hakim olmadığından güvendikleri kişi ve firmaların sözleri üzerine karar alıyor. Alınması gereken önlemlerden birkaçı şöyle: Hiçbir alım kaleminde tek tedarikçiyle çalışmamak Mümkünse tek bir satıcısı ve tek bir servis merkezi olan markaları tercih etmemek Her alımda birden fazla teklif almak Her alımda aynı yerlerden teklif almamak Talep eden departmanla IT departmanının bağlantılı olmamasını ya da yakın çalışmamasını sağlamak Kelimeleri özenle seçmeye, kimseyi incitmemeye çalıştım ama konu maalesef tatsız bir konu.
Fakat şirketlerimizin zararı ülke ekonomimizin zararı. İşini doğru yapanların öne çıkması, yanlış yollara sapanların da ya hatalarını fark etmesi ya da sistemin dışına itilmesi gerekiyor. Bunu da yapacak olan işletme yöneticileri. İş başa düşüyor.