Büyüdük büyüdük de ne kadar büyüdük?
Duyar gibiyiz, “Bu da soru mu” diye.. “Ne kadar büyüdüğümüz açıklandı işte” diye... Doğru, TÜİK dün açıkladı. Geçen yılın son çeyreğinde yüzde 7.3, yılın tümünde yüzde 7.4 büyüdük. Tahminler de zaten bu dolayda bulunuyordu.
Bu arada ilk üç çeyreğin verileri de güncellendi, birinci çeyrek oranı yüzde 5.3’ten yüzde 5.4’e çıktı, ikinci çeyrekte daha önce açıklanan yüzde 5.4’lük orana yansıyacak bir değişiklik olmadı, üçüncü çeyreğin rekor yüzde 11.1’i ise yüzde 11.3’e yükseldi.
Ama bunlar görünen ve yalnızca bir yıla ait olan oranlar. Büyüme dendi mi, daha geniş bir zaman diliminden bakmak gerekir, bu birincisi.
İkincisi, büyüyoruz ama bu büyümenin kişi başına ölçüsü, yani kişi başına gelir nasıl seyrediyor, bu da çok önemli, hatta belki genel büyüme oranından bile daha fazla öneme sahip.
İşte o yüzden büyümede yalnızca bir yıla takılıp kalmamak gerektiğinin altını çiziyoruz ya...
15 yılın ortalaması
Türkiye ekonomisi 2003’ten geçen yıl sonuna kadar olan 15 yıllık dönemde yüzde 131.26 oranında büyüdü. Buna göre bu 15 yıl ortalamasında büyüme yüzde 5.75 olarak gerçekleşti.
2003-2017 döneminde en hızlı büyüme yüzde 11.1 ile 2011 yılında sağlandı. 2004 ve 2005 yılları da yüzde 9.6 ve yüzde 9’luk çok yüksek oranlarla geçildi.
Türkiye ekonomisinin büyüme hızı 2004’ten sonraki beş yıl boyunca hep azalan bir eğri çizmişti. 2011’den bu yana geçen son altı yılda ise büyümenin zikzak çizerek hareket ettiğini gözlüyoruz.
Bu zikzak 2018’de de devam edecek. Geçen yılın yüzde 7.4’lük büyümesinden sonra bu yıl için resmi hedef tutturulabildiği takdirde zaten yüzde 5.5 büyüyeceğiz.
Kişi başına gelir azalıyor
TÜİK verilerine göre kişi başına gelir geçen yıl 10 bin 597 dolar olarak gerçekleşti. Şimdi yıllar öncesine gidip kişi başına gelirin 3 bin dolarlardan buraya geldiğini dile getirip mutlu mu olmalıyız, yoksa son dönemde nasıl patinaj yaptığımıza, orta gelir tuzağı içinden nasıl çıkamadığımıza bakıp hayıflanmalı mıyız?
Kişi başına gelir 2002’den bu yana nasıl gerçekleşmiş, tablomuzda yer alıyor. 2002’yi bir anlamda başlangıç aldık ve sonraki yıllarda kişi başına gelirin artışını mavi, azalışını sarı ile gösterdik. Dikkat edelim, kişi başına gelir bir önceki yıla göre 2013 yılından beri, yani dört yıldır sürekli azalıyor. 2013’te 12 bin 480 dolar olan gelir, işte geçen yıl 10 bin 597 dolara indi.
Geçen yılki kişi başına gelir hesaplanırken nüfusumuz 80 milyon 313 bin kişi olarak dikkate alındı. Her ne kadar kişi başına gelir vatandaş bazlı hesaplanırsa da, sayıları 4 milyona yaklaşan mülteciler dikkate alındığında kişi başına gelirimiz 10 bin dolara doğru iniyor.
Kur artışında yabancılar masummuş!
Bu köşede dün “Kuru kim artırıyor” sorusuna yanıt aramıştık. Kuru acaba yabancılar mı artırıyordu, yoksa biz mi rol oynuyorduk bu artışta?
Yabancıların geçen hafta gerçekleştirdikleri alım-satıma ilişkin veriler açıklandı. Baktık ki, bu artışta yabancıların hiç etkisi yok.
Yurtdışında yerleşikler geçen hafta 25.7 milyon dolarlık hisse senedi, 234.4 milyon dolarlık da devlet iç borçlanma senedi almak suretiyle net 260.1 milyon dolar getirmişler. Yabancılar, 9-16 Mart haftasında da 241.1 milyonluk net alım yapmışlardı.
Aylık verileri de aktaralım. Yurtdışı yerleşikler ocak ayında 301 milyon doları hisse senedi, 954 milyon doları da DİBS olmak üzere yaklaşık 1.3 milyarlık alım yaptılar.
Şubatta hisse senedinde 361 milyonluk çıkış, DİBS’te 35 milyonluk giriş oldu, net çıkış 326 milyon olarak gerçekleşti.
Bu ay 23 Mart’a kadar olan dönemde ise hisse senedinde 106, DİBS’te 214 milyon dolarlık çıkış yaşandı.
Yabancılar yılbaşından 23 Mart’a kadar 165 milyonluk hisse senedi satarken 775 milyonluk DİBS aldılar ve getirdikleri net döviz 610 milyon oldu.