Büyü bozuldu mu?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Açıklanan son veriler biraz moralleri bozdu galiba. Baş rolü üçüncü çeyrek büyüme rakamları oynadı. Yılın üçüncü üç ayında büyüme hızının düşeceği öngörülüyordu ama hızın yüzde 1.6 düzeyine gerilediğinin anlaşılması biraz soğuk duş gibi oldu. İkinci çeyreğe kıyasla üçüncü çeyrekte büyümenin binde iki düzeyinde kalmış olması ekonominin adeta durduğu şeklinde yorumlandı.

Büyüme şokunun ardından Ekim ayı sanayi üretim verileri açıklandı. Bu da beklentilerin çok altında geldi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış üretim artış hızının dahi eksi yüzde 2.6 olması büyüme alanında ciddi bir sıkıntının işareti olarak okundu.

Ekim ayında cari açığın 2.1 milyar dolar civarında olacağı bekleniyordu. Gerçekleşme 1.9 milyar dolar oldu. Bu da büyüme ile ilişkilendirildi. Beklenenden daha düşük cari açık büyüme dinamiğinin de beklenenin altına indiği şeklinde değerlendirildi.

Sonuçta ekonominin büyüme kaynaklı bir sıkıntı içinde olduğu görüşünde birleşildi.
                                         *                   *                   *
Küresel krizden görece yüksek büyüme hızıyla çıkan Türkiye ekonomisinin kısa sürede  yeniden büyüme sorunu yaşayan bir ekonomi haline gelmiş olması bir çok soruyu gündeme getirdi. Örneğin, bu ölçüde  yavaşlamanın uygulanan politikalarla ilişkisi sorgulanıyor. Türkiye ekonomisinin bir "düşük hızda büyüme" rejimine teslim olup olmadığı sorusu da gündemde önemli bir yer tutuyor. Bunlara benzer pek çok soru dolaşıyor zihinlerde.

Türkiye ekonomisinin düşük hıza mahkum olup olmadığı sorusunu birinci sıraya koyma eğilimindeyim. Böyle bir ihtimalin konuşuluyor olmasının dahi Türkiye ekonomisinin büyüme becerisi hakkında yazılan sihirli masalı örseleyeceğini düşünüyorum.
2001 krizinin ardından gerçekleştirilen bir dizi yapısal önlem, ısrarla ve disiplinle uygulanan bir program ve uyumlu dünya konjonktürü Türkiye ekonomisini bir "hızlı büyüme rejimi" içine oturtmuştu. 2002-2007 döneminde ekonominin ortalama büyüme hızı yüzde yedinin üstüne çıkmıştı. Kısacası bu dönemde yazdığımız ve uluslar arası piyasalara başarıyla  sattığımız masal hızlı büyüme masalıydı.

O dönemde Türkiye ekonomisi masalı adeta büyülü bir masaldı. Söz konusu büyü yapısal onarım yaparken hızlı büyüyen bir ekonomi olarak tanımlanıyordu. Küresel algının bu tanım etrafında oluşması  kaynak akışı açısından da büyüme dostu bir iklim yaratıyor, büyülü olarak tanımlanan ortama katkı sağlıyordu.

Sihirli masalın iyi iş yaptığını kabul etmek zorundayız.

                                         *                   *                   *
Küresel krizin sihirli Türkiye masalına son verdiğini biliyoruz. 2009 yılının ilk  çeyreğinde Türkiye ekonomisi kriz çukuruna düşme sıralamasında ön sırada yer aldı. Yüzde 14 boyutuna ulaşan gerileme önceki dönemin büyüsünü efektif olarak ortadan kaldırdı. O tarihte herkes çukura düştüğü için bunu pek önemsemedik. Ama büyünün bozulduğu, eski masalın artık iş yapmayacağı ortadaydı. Masalı değiştirmek gerekiyordu. 

Yeni masalı yazarken eski dönemin büyüsü altında kalmamaya özen göstermeliyiz.. Küresel konjonktürün uyumu olmasa kendi koşullarımızla büyülü masalı ne kadar sürdürebilirdik meselesi çok tartışmalı bir konu. Bana kalırsa o dönemin özgün koşullarının tekrarı mümkün değil. 

Yeni masalın  kendi koşullarımıza uygun, kendimizin yönettiği, sürdürebileceğimiz bir büyüme rejimi etrafında yazılması gerekir. 2012 yılının büyüme performansının olumlu bir masal için iyi bir başlangıç olmadığını düşünüyorum. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018