Buyrun oturun dostlar, 2017’de yapılması gerekenleri konuşacağız
Olumsuzlukların, kötülüklerin terörün yaşandığı günlerde yapılması gereken en önemli konu, olanı biteni iyi tespit edebilmek için diyalog ortamını kurmaktır. Bu diyalog ortamında bir araya gelerek hayatı doğal yaşayabilmek için çare üretebilmek amaçlanmalıdır. Bunun için herkesin, her kesimin önyargılarından, takıntılarından kurtulup, “sorunların çözümüne yönelmeleri” gerekir. Siyasiler ve toplum kesimleri diyalog için bir araya geldiklerinde “geçmiş takıntılı” değil, birbirlerine “empati” duygusuyla yaklaşmaları sorunların doğru çözümünü sağlar. Bu empatiyi en çok iktidar ve muhalefet milletvekillerinin birbirlerine göstermelerine ihtiyaç vardır. Siyasilerin empatisi toplumda yaygınlaşır.
Peki, diyalog hangi alanlarda yürütülmelidir:
-Bu diyaloğun ilk sırasında hepimizin canını yakan terör konusu yer almalıdır. Tererö karşı, “amasız/ fakatsız” tek vücut ve tek yürek olmayı sağlayacak, kimseyi ötekiliştirmeden, sorunu açıklıkla, bütün çıplaklığıyla ele alan bir ortama ihtiyaç vardır. Bu ortamda karşılıklı suçlamalar değil, karşılıklı anlayış içersinde sorunun ele alıp tartışılabilmesi, terörle mücadelede bizim doğru adımları atmaya yönelmemizi sağlayacaktır. İktidar, eleştirel yaklaşan muhalif siyasileri suçlamadan, eleştirel yaklaşan aydınları “düşman görüp” hapse atmadan bu diyalog arayışında yer almalıdır. Muhalif siyasiler ve aydınlar da “bütün suçun iktidarda olduğu söyleminden” vazgeçmelidir. Terör konusunun sadece bizim değil, bugün bütün dünyanın sorunu olduğunu unutmamalıyız. Terörle mücadele için uluslararası dayanışmanın önemini de hiçbir şekilde göz ardı etmeden, onun önemini bilerek diyalog ortamını kurmalıyız.
-Teröre karşı en önemli yanıtın, “içe kapanmadan/kenara çekilmeden”, hayatın doğal akışını yaşamak olduğu unutulmamalıdır.
Bunu sağlayacak olan ise iş dünyasının yatırımlarını, üretimini, ihracatını sürdürmesi, vatandaşların doğal yaşamlarını, gezilerini, eğlencelerini, tüketimlerini devam ettirmesi olacaktır. Terörün üretime ve yaşama ket vurmasına değil, “inadına üretmeye ve yaşamaya” neden olduğunun gösterilmesi gerekir. Terörün yıldırmadığını göstermek, “terörün yılmasının” ilk önemli adımı olacaktır/ bu unutulmadan inadına yaşamın doğal akışı sürdürülmelidir. Bunu sağlayabilmek için yeni yılın “reform yılı” olması gerekecektir. Bu reformlarda kamu özel sektör diyaloğu başlatılarak, tepeden inme değil, tabandan katılımcı yöntemle belirlenip gündeme alınıp başlatılması önemlidir.
Önerdiğim ve yapılmasını istediğim “teröre ve yaşamaya dair” diyalog yarınımızın daha iyi olması için, “olmazsa olmaz” bir konudur. Toplumsal birliktelikle hayata geçebilir.
Bunun benzeri bir beraberlik adımını 15 Temmuz sonrası siyasilerimiz “Yenikapı mitingi” sırasında attılar. Ama bu beraberliğin, birlikteliğin çimentosunu artıracak, sağlamlaştıracak yeni adımlar siyasilerce atılmadı/atılamadı. Bu, “Yenikapı beraberliğinin/ruhunun” sönümlenmesine yol açtı. Şimdi olması gereken bu toplumsal birlikteliği yeniden ihya etmektir.
Bu konuda görev başta siyasilerin olmak üzere ülkenin bütün vatandaşlarına düşer. Çatışmadan uzak durarak, sorunlarımızın çözümünün diyaloğunu başlatıp, sürekli kılmalıyız. Ancak bu şekilde yılgınlığa düşmeden yaşamımızı sürdürüp, sorunlarımızın çözümü için adımlar atabiliriz.