Bütün annelere….
Mayısta değiliz, anneler gününe de daha neredeyse bir ay var, hayrola nereden de çıktı şimdi bu başlık diye düşünenler için hemen bir açıklama yapmalıyım. Sadece 14 gün önce dünyadaki en önemli varlıklarımdan olan annemi kaybettiğim için, hem onu anmak, hem de dokuz ay bizi karnında taşıyarak hayatımızda tanıdığımız ilk lojistikçi olan annelerimizin hayatımızda ne denli önemli olduklarını hatırlamak maksatlı düşünce ve duygularımı kaleme almak istedim bu yazımda. Sektörel konularda yazması beklenilen bir köşe yazarının da böyle bir dönemde özgürlüğünün olabileceği hoşgörünüze sığınarak elbette. Zaman zaman duygulara dokunmuş olmanın, iş hayatımıza ve toplam yaşam kalitemize katkısının çok da büyük olacağını düşünüyorum. Yanı sıra yine sözü lojistiğe götürüp, yazıma başlık olarak düşünüp sonra vazgeçtiğim “Cenaze Lojistiği” kavramına da değinmeden edemeyeceğim.
Yaklaşık beş yıldan bu yana yakalandığı kanser illeti ile mücadele eden, kah iyileşip kah yine hastaneye yatmak durumunda kalan ve henüz 67 yaşında iken aramızdan ayrılan, Yeditepe Üniversitesi hastanesinin de adeta manevi annesi olmuş canım anneciğim Ümran Çınar’ı babacığımın yanına göz yaşları ile uğurladık. Cenazede yüzlerce kişinin olması az da olsa teselli etti. Sektörümüzden de çok kişinin beni yalnız bırakmamış olması da ayrıca duygulandırdı. UTİKAD’ın nerede ise tüm yönetim kurulu ve icra ekibi, Aktif Sped’den Ekin Bey, Soft’tan Erdal Bey, Ekol Lojistik’ten Ahmet Musul ve onlarca kişi, Ünsped’den Erdal Eey, ortağı olduğum ARC Global Lojistik’ten arkadaşlarım, Omsan’dan Murat Kunduracı, Barsan’dan Can Kırcan, Tugem’den Yaşar Bey, üniversitelerden öğrencilerim ve akademisyen arkadaşlarım. Ve şu an ismini hatırlayamadığım daha onlarca kişi, arayarak başsağlığı dileyen yüzlerce kişi. Herkese çok teşekkür ediyorum. Yerinde rahat uyu anneciğim, o kadar çok sevenin varmış ki, günlerdir senin, benim ve kardeşlerimin evleri dolup taşıyor, hep seni anıyor, hep seninle yaşıyoruz. Bugün bu yazıyı okuyan; annesi, babası hayatta olanların; onların kıymetini bilerek en azından bir kez telefon açıp hatırlarını sormalarını, onları ziyaret edip, birlikte vakit geçirmelerini tavsiye ediyorum. İnanın işler bir şekilde yürüyor, ama gidenler geri gelmiyor. Hayatın çok kısa olduğunu ve sevdiklerimize ve sevgiye hayatımızda daha çok yer vermemiz gerektiğini bir an bile olsun aklımızdan çıkartmamamız gerekiyor. O günden beri her akşam çocuklarıma daha sıkı sarılarak öpmeye başladım, dedim ya, hayat kısa. Yaşanan gün bugün, yarın belki olmayabilir.
Babamı 22 yıl önce kaybettiğim için, cenaze işleri nasıl olur unutmuşuz. Annem hastanede vefat etti. Yetkililer, sizi belediye arayacak dediler. On dakika geçmedi, belediye aradı. Cenaze’yi aldılar ve morga götürdüler. Cami tercihimizi sordular, biz gerekeni halledeceğiz dediler. Ertesi sabah gasilhaneden alıp, camiye getirdiler, oradan mezarlığa… Tıkır tıkır işleyen bir sistemin var olduğunu görünce çok şaşırdım. Tüm belediyelerin aynı hizmeti verdiğini öğrenince bir kez daha şaşırdım, bravo dedim. Ve içimden ölüye verilen değerin, keşke hayatta iken de aynı şekilde verilse, ve her işimiz bu denli sistemli olsa diye bir düşünce geçirdim. Sonunda da en iyi yapılan lojistiğin cenaze lojistiği olduğuna kanaat getirdim…