Bütçede eylül gerçekleşmeleri ve 2010 programı
Geçen hafta önce eylül ayı bütçe gerçekleşmeleri, sonra da Maliye Bakanlığı'nın Meclis'e sunduğu 2010 yılı Bütçe Programı yayınlandı. Geçen sene Meclis'ten geçen 2009 Yılı Bütçe Programı ise şimdiden Cumhuriyet tarihinin en tutmayan bütçesi olarak nitelendirilebilir. Hiç detaya girmeden, sadece başlangıç bütçesinde bütçe açığı hedefinin 10.4 milyar TL, bugün itibarıyle Maliye'nin sene sonu açık tahmininin ise 62.8 milyar TL olduğunu belirtelim. Arada 52.4 milyar veya milli hasılanın %5.5'i kadar bir fark söz konusu! Bu noktada Hükümet yetkililerinin "küresel kriz Bütçe Meclis'ten geçtikten sonra hız kazandı, bu nedenle bütçeyi tutturamadık" şeklindeki mazeretleri de geçersizdir. Benim geçen sene bütçe Meclisten geçmeden önce bazı basit varsayımlar altında yaptığım hesaplamalar bile bütçenin o günden 50 milyar TL'nin üzerinde açık vereceğini göstermekteydi. Sn. Şimşek'in 2010 Yılı Bütçe Sunumu'nda bazı seçmece ülkelerden örnek vererek, bütçe açıklarının bu ülkelerde de 2008'e göre ciddi boyutta artmakta olduğunu göstermesi 2009 Bütçesinin yanlış planlandığı gerçeğini değiştirmemektedir. Gerçek bir karşılaştırma yapabilmek için, söz konusu ülkelerin 2009 Bütçe hedeflerine göre ne kadar sapma gösterdikleri ve bu yıl içinde milli hasılanın yüzde kaçı kadar canlandırma (stimulus) tedbirleri ilave ettiklerine bakmak gerekir.
Geçmişi bırakıp bugüne döndüğümüzde, Eylül bütçesinde gelirler tarafında geçen aylara göre dikkat çekici bir gelişme geçen yılın aynı dönemine göre toplam gelirlerin %15 kadar artmış olmasıdır. İlk bakışta sevindirici bir gelişme gibi gözükse de, bu artış kısmen baz etkisinden, yani 2008 Eylül'ünde bütçe gelirlerinin düşük gerçekleşmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Alt kalemlere bakıldığında ise en büyük artışın %55 ile dahilde alınan KDV'den kaynaklandığı görülmekte. Ancak bu durum Eylül ayında sona eren elektronik ve mobilyadaki KDV indiriminin bu ürünlerdeki talebi öne çekerek satışları artırmasından kaynaklandı. Keza, motorlu taşıtların ÖTV'sinde görülen %23'lük artış da aynı sebeplere dayanmakta. Vergi indirimlerinin kalkmasıyla birlikte Ekim bütçe sonuçları gidişat hakkında daha net bir resim ortaya koyacaktır.
Bütçenin artık iyice problem arz eden noktası ise sosyal güvenlik açıkları. İlk 9 ayda emekli maaşı ödemeleri ve sağlık harcamaları sonucunda oluşan sosyal güvenlik kurumlarının açıkları için bütçeden transfer edilen kaynaklar 23.7 milyar TL. Halbuki bu kalemde tüm sene için öngörülen toplam ödenek 21.4 milyardı. Diğer bir ifadeyle ilk 9 ayda senelik ödenek aşılmış bulunuyor. Özellikle göreceli genç bir nüfusa sahip bir ülkede açıkların bu boyuta ulaşması kabul edilebilir bir durum değil. Mutlaka sağlık sistemini ve emeklilik şartlarını düzenleyen yeni bir reforma ihtiyaç var.
2010 bütçesi ise gerçeklik katsayısı daha yüksek olan bir Orta Vadeli Mali Program dikkate alınarak hazırlandığı için geçen seneki gibi skandal bir sapma göstermeyecektir. Ancak, gene de alt kalemlere bakıldığında bazı fazla iyimser beklentilerin yer aldığı gözden kaçmamakta. Toplam faiz hariç bütçe giderlerinin 2009 sene sonu tahmininin %9 üzerinde 287 milyar TL olarak belirlenmiş olması gerçekçi kabul edilebilir. Ancak, toplam büyüme beklentisinin %3.5 olduğu bir senede bütçe gelirlerinde %16.1, vergi gelirlerinde ise %18.2 oranındaki artış beklentisi pek gerçekçi gözükmemektedir. Her ne kadar, sunumda da ifade edildiği gibi kriz nedeniyle bu sene vergi gelirlerinde beklenenin üzerinde bir düşüş olması nedeniyle önümüzdeki sene istatistiksel bir artış söz konusu olacaksa da, bu artışın %18.2'ye ulaşması çok zor gözükmektedir. Özellikle, bu sene 42 milyar TL civarında gerçekleşmesini beklediğim ÖTV gelirlerinin önümüzdeki sene %30 artışla 54.6 milyara çıkarılması hemen hemen imkansız gözükmektedir. Özellikle, Hükümetin iddia ettiği gibi vergi oranlarında bir artış yapmadan bu rakama ulaşılması mümkün değildir. Bilindiği gibi ÖTV'nin 2 ana kalemi petrol ve doğalgaz ürünlerinden ve tütün mamullerinden alınan ÖTV'lerdir. Eğer petrol ve doğalgaz hammadde fiyatlarında çok yüksek artış olmaz ise (ki olması durumunda başka problemler yaşarız), buradaki vergi gelirlerinin 2009'a göre %15'den fazla artması beklenmemelidir. Tütünde ise sene ortasındaki vergi artışlarına rağmen, biraz da yasak kapsamının artmasıyla, vergi gelirlerinde dikkati çeken bir azalış söz konusudur. Sigaraya ek vergi getirilmesi ise kullanımı daha da azaltacak ve kaçakçılığı da artıracaktır. Kısacası burada da imkanlar sınırlıdır.
Vergi gelirleriyle ilgili daha makro bir bakış açısı bu gelirlerin milli hasılaya oranlanmasıyla elde edilebilir. Bu oranlar 2008'de %17.2 ve 2009'da %17.3 olmuştur. 2010 bütçesinde ise bu oran %18.8'e çıkarılmıştır. Krizden yeni çıkmış, toparlanma evresindeki bir ekonomide toplam vergi gelirlerinin milli hasılanın %1.5'i nisbetinde artırılmaya çalışılmasının imkansızlığı aşikardır.