Bütçe sessiz sedasız…
2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, TBMM'den sessiz sedasız geçti ve kesinleşti. Bütçe devletin bir yıllık malî planı. Planın sorumluluğu da bütçeyi hazırlayan hükümete ait. Sadece sorumluluk değil: Bütçe öyle bir plandır ki:
Bir: Devletin "zor alım" hakkıyla topladığı ve saymaya kalksanız "dibini" bulamayacağınız gelir kalemlerinin; yani kamu kaynaklarının hükümetlerce nerelere, neden, nasıl harcanacağını belirler. Başka bir ifadeyle hükümetlerin kaynak tahsisi haritasıdır.
İki: Bütçe, yalnız harcama planı, kaynak tahsisi haritası değil, siyasi iktidarın "mali politika" belgesi. Mali politika bu yönüyle ekonomi politikasının da ayrılmaz parçası. Bir hükümetin ekonomiyi nasıl yönettiğini bilmek isterseniz, bütçesine ve o bütçeye "sindirilmiş" mali politikanın ciddiyetine, tutarlılığına, gerçekçiliğine bakmalısınız.
Bayram haftası bütçesi!
60'ıncı Hükümet'in 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi mali politika ciddiyeti, tutarlılık ve gerçekçilik ölçütleri bakımından sınıfta kalıyor. Çünkü 2009, dünya ve Türkiye için "sıradan" ve her şeyin "gül gülistan" renklendiği bir yıl değil.
Ağır bir küresel kriz yaşanıyor. Türkiye ağır küresel krizin etki alanına çoktan girmiş. Ekonominin sinir uçları "omurga halkalarının" arasında sıkışmış. Ultrasonografiler, MR filmleri gittikçe şiddetlenen "omurga arızalarını" işaret ediyor.
Hükümetin bütçesine bakıyorsunuz, sıradan bir ecza dolabı gibi; ne derde deva bir ilaç var ne de etkili bir tedavi reçetesi! Ekonomi âleminin karamsarlığa sürüklendiği bir ortamda, bütçe adetâ "bayram haftası" keyfinde. Krizle dalga geçer gibi, ciddiyetten uzak… Makro dengeleri tutarsız… Hedefleri gerçek ötesi…
Takvim bahanesi
Böyle bir bütçeyi hazırlayabilmek için dünya ve Türkiye ekonomilerinin gidişatını "esastan" yanlış okumak gibi bir beceri lâzım. 2009 bütçesinde bu başarılmış! İktidar çevrelerine sorulduğunda verilen tek cevap şu: "Efendim, merkezi bütçede uyulması gereken anayasal bir takvim var. Ağustos ayında kriz mi vardı ki, bütçe ona göre hazırlansın?!"
Bu cevaba verilebilecek tek cevap şu: ABD kökenli küresel malî krizin en az iki yıllık bir geçmişi var. Sinyaller çakıp duruyordu. 2008'in ortalarında patladı. Ağustos, eylül aylarından itibaren hızla yayılmaya başladı. Türkiye'ye girişi de fazla gecikmedi.
Bu süreçte siyaset ve ekonomi kamuoyunda söylenenleri, yazılanları, uyarıları "arşivden" döküp sıralayacak değilim. Krizin gelişini görmek için "âlim" olmak gerekmiyordu. Devletin, hükümetin "duyargaları" bu gelişi algılayacak güce sahipti.
Ve… Krizin Türkiye ekonomisinde yaratacağı kaçınılmaz sorunlara karşı önleyici mali politika tedbirlerinin, hazırlıkları ağustos ayında başlayan bütçe sürecine yansıtılması için zaman vardı. Fakat, bu zaman, hızla durgunluğa sürüklenen ekonomiye cesaret ve güç aşılamak yerine, IMF'nin yatırımları kısın ön şartını yerine getirmek için kullanıldı.
Hem de "takvime" rağmen, Meclis Genel Kurulu'nda birkaç önerge ve AKP Grubu'nun oylarıyla… Demek ki, bahanenin gerekçesi takvimde yazmıyormuş!