Bütçe savaşları

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Siyasi ve ekonomik yönlerden çok hareketli günlerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde devam eden halk hareketlerinin nasıl bir sonla noktalanacağına ilişkin meraklı bekleyiş sürerken, AB'de Yunanistan ve İrlanda'dan sonra Portekiz'in de iflasın eşiğine gelmesi ve son olarak da ABD'de ortaya çıkan bütçe krizi yılın geri kalan günlerinin sıcak geçeceğini  gösteriyor. Amerikan kamuoyu Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında aylardan beri süren bütçe tartışmalarına kilitlenmiş durumda.

Anlaşmazlık iki partinin yılın geri kalan bölümüne ilişkin bütçe kısıntısı konusunda mutabık kalmasıyla şimdilik aşılmış görünse de, asıl savaş 2012 bütçesinin hazırlanması sürecinde yaşanacak.

Geçen hafta cuma günü sürenin dolmasına çok az bir zaman kala, Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi John Boehner ve Senato çoğunluk lideri Demokrat Harry Reid harcamalarda 38 milyar dolarlık kısıntı öngören anlaşmayla devlet faaliyetlerinin kısmen de olsa durmasının önüne geçtiler. Anlaşma sağlanmamış olsaydı, sadece federal devletin yaklaşık 2 milyon çalışanından 800,000'i maaşlarını alamama durumuyla karşı karşıya kalmayacak, üstelik birçok kamu hizmeti de aksayacaktı. Bütçe üzerindeki anlaşmazlıktan dolayı devlet faaliyetlerinin kesintiye uğraması ABD'de yeni değil. 1995'de de benzer bir sorun yaşanmış; dönemin Başkanı Clinton ve Kongre'de çoğunluğu elinde tutan Cumhuriyetçiler arasındaki anlaşmazlık, devletin bazı kurumlarının 28 gün süreyle faaliyetlerine son vermelerine yol açmıştı.

Esasen Demokrat ve Cumhuriyetçiler harcamaların azaltılması konusunda hemfikirler. Birbirlerinden ayrıldıkları nokta, bunun nasıl olacağı. Sosyal güvenlik ve sağlık harcamaları konusunda önemli bir görüş ayrılığı yok. Her iki siyasi parti de bunların azaltılması, en azından kontrol altına alınması gerektiği düşüncesindeler. Demokratların aksine, Cumhuriyetçiler askeri harcamaların azaltılmasına karşı çıkıyorlar. Irak savaşından bu yana sürekli artan askeri harcamaların bütçe açıklarındaki payı büyük. Vergiler, iki parti arasında görüş ayrılığının en belirgin olduğu diğer önemli bir konu. Demokratlar, özellikle zenginler üzerindeki vergi yükünün arttırılması üzerinde ısrar ederken, Cumhuriyetçiler buna şiddetle karşı çıkıyor. Başkan Obama, kamu harcamalarındaki artışın önlenmesi gerektiğini kabul etse de, eğitim, araştırma, altyapı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlarda bir kısıntıya gidilmesine sıcak bakmıyor.

2009'da 1.4 trilyon, 2010'da 1.3 trilyon olarak gerçekleşen bütçe açığının bu yıl 1.5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Oran olarak ifade etmek gerekirse, bu gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 9.8'i. Tahminler bütçedeki açığın 2013 yılına kadar yüzde 4.3'e gerileyeceğini; gelecek on yıllık dönemde ise yüzde 2.9 - 3.4 aralığında bir değer alacağını gösteriyor. Fakat bu tahminlerin gerçekleşmesi, vergi yasalarında yapılacak değişikliklere olduğu kadar büyümenin sürekliliğine de bağlı. Vergi reformunun yapılmaması halinde, yaşlanan nüfusa bağlı olarak şu anda GSYİH'nin yüzde 10'unu oluşturan sosyal güvenlik ve sağlık giderlerinin payı gelecek yirmi beş yıl içinde yüzde 16'ya yükselecek.

ABD'de nüfusun en zengin kesiminin milli gelirden aldığı pay 1980'lerden bugüne kadar geçen sürede yüzde 10'dan 20'ye yükselmesine rağmen, ödediği vergiler büyük ölçüde azaldı. Sermaye kazançları dışında kalan gelirler için en üst gelir dilimine uygulanan vergi oranı 1940-80 arasındaki dönemde yüzde 70'iken günümüzde yüzde 35'e gerilemiş bulunuyor. Vergi muafiyetleri ve indirimler de dikkate alındığında oran daha da düşüyor. 2001 ve 2003'de uygulanmasına başlanan istisnaların 2013'de sona ermesinden sonra bu oran yüzde 39.6'ya yükselecek. Öte yandan dört kişilik bir aile üzerindeki vergi oranı ise ortalama yüzde 30. Vergi oranlarındaki azalmanın insanları daha fazla çalışma ve tasarruf etme yönünde teşvik ettiği iddia edilse de, azalan vergilerin harcamaların bugünkü seviyesinde kalması halinde gelirleri azaltacağı ve bütçe açığını arttıracağı kesin.

Wall Street Journal'in yaptığı bir analiz borsaya kayıtlı büyük banka ve finans şirketlerinin 2010'da ödedikleri toplam maaş ve ikramiyelerin bir önceki yıla göre yüzde 5.7 artarak 128 milyar dolardan 135 milyar dolara ulaştığını ortaya koyuyor. Cumhuriyetçi Boehner vergilerde ve harcamalarda artış öngören 2012 bütçesinin bir sorumsuzluk örneği olduğu görüşünde. Bütçe savaşlarında hangi partinin görüşünün ağırlık kazanacağını söylemek şimdilik güç olsa da, açık planlandığı gibi azalırsa devletin ülke içi ve dışındaki konumu tartışmasız biçimde güçlenir. Ancak bunun, çok kazanandan daha fazla vergi almadan nasıl gerçekleştirileceği ise büyük bir soru işareti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016