Bütçe mi, plan mı, biz devlet miyiz?
Birkaç dostumuz ile bir araya gelmiş sohbet ediyorduk. Sohbet rüzgarının esişine göre de konular değişebiliyordu. Bir ara masrafl arın azaltılarak tasarruf edilmesi konusu açılınca, benim karşı görüşüm biraz ortalığı karıştırdı. Sonunda da orada bulunan dostlarımızdan birinin “Bütçe mi, plan mı, yahu Hoca biz devlet miyiz, altı üstü bir KOBİ’yiz” demesi hepimizi kahkahalara boğdu. Öte yandan da konunun daha derin bir ciddiyetle tartışılmasına neden oldu. Ara sıra da olsa ihracat yapan bir arkadaşımız, düzensiz olan bu ihracatların masrafl arından şikâyet ediyordu. Ayrıca ihracat yapabilmek için katılınması gerektiğini düşündüğü fuarların masrafl arını düşündüğünde “Cüzdanım ürperiyor” demişti. Şimdiye kadar yaptığı ihracatların nasıl başladığını sorduğumuzda da genellikle aldığımız cevap gelmişti “Müşteriler bizi buldu, sonra da bir türlü, sallan yuvarlan devam ediyoruz.”
Türkiye genelinde, düzenli ve büyük çapta ihracat yapan işletmeleri istisna olarak bir kenara ayırdığımız takdirde, ihracat için plan ve bütçe yapanına rastlamadım dersem inanın doğruyu söylediğimde ısrarlı olacağım demektir. Bırakın ihracat pazarlama bütçesini, iç piyasa için bile gider bütçesi, işletme planı ve gelir bütçesi olan işletmelerimizin sayısı yok denecek kadar az. Hal böyle olunca da işletme içerisinde bir planlama ve bütçeleme kültürü ve alt yapısı olmadığından, işler biraz rüzgar nereden eserse yelkeni oradan doldururuz hesabına göre yapılıyor. Sonra da “Bu kadar masraf nereden çıktı, ihracattan para kazanamıyoruz” diye ağlaşma sesleri gelmeye başlıyor.
Oysa yaklaşık, önümüzdeki üç yıl için bir eylem planı hazırlasak ve ihracat yapmayı düşündüğümüz döviz birimi üzerinden bir bütçeleme yapsak nasıl olur acaba? Kimse bana “üç yılı tahmin edemem, sonuçlar yanlış olur” demesin çünkü o bütçeyi ve eylem planını biz yaptığımız gibi, biz kontrol edeceğiz ve hedefl erden şaşmış olan unsurların nedenlerini bulmaya ve anlamaya çalışacağız. Sonra da bu hedefl eri gözden geçirip, oluşan yeni koşullara göre düzenleyeceğiz ve yolumuza ona göre devam edeceğiz. Gözden geçirme sürelerimize göre de bu işlemi tekrarlayıp, planımızı ve bütçemizi yenilemeye devam edeceğiz. İdeal olanı, yapılan uygulamaların planlananlara uygun yürümesi. Gerçek hayatta bunu yakalamak zor da olsa, hedefler yakın olmak bile çok büyük bir başarı olur.
Yapılacak işleri ve bu işleri kimlerin yapacağını tanımlamazsak ihracat işi, ortalıkta serseri mayın gibi dolaşır durur. Harcanan paraların hesabı, yıl sonunda değil de belirlenmiş aralıklarla yapılırsa ve tabii ki daha önce yapılmış bir bütçeye uygunluğu denetlenirse hiç kimse “Yahu bu kadar masraf da nereden çıktı” diye konuşamaz.
Hangi işten kimin sorumlu olduğunu, ne zaman yapılacağını, bu işin işletmeye kaça mal olacağını baştan belirlemezsek, sürprizler bize çok pahalıya mal olabilir. Parasal maliyetler kuşkusuz önemlidir amma karşılanmaları diğer maliyetlere göre daha kolaydır. Karşılanamayacak olan maliyet ise “İşletmede ihracat motivasyonunun” kaybedilmesidir ki bunun maliyetini ölçmek neredeyse imkansızdır. İşletmenin geleceğine dair ciddi endişeler yaratabilir. Sözün özü o ki ne yapılacak, kim yapacak, ne zaman yapılacak, kaça mal olacak konularını bilenler, ata çoktan binmiş ve Üsküdar’ın yolunu çoktan tutmuş olanlardır