“Bursa’da hülya saatleri”
Ahmet Hamdi Tanpınar, “Bursa’da Zaman” şiirinin ilk biçimini “Bursa’da Hülya Saatleri” ismi ile yazmış. Ne kadar doğru. Bursa demek hülya demek, son 14 yıldır ise bir de kitap fuarları… İlkgençlik yıllarımdan itibaren ezberimdeki “Bursa’da Zaman’ın dizelerinden bazılarını “Kitap hayaliyle uyur Bursa her gece, / Her şafak onunla uyanır, güler / Gümüş aydınlıkta kitaplar / Derin hülyasıyla okurlarının. / Başındayım sanki bir mucizenin, / Su sesi ve kanat şakırtısından / Kitap fuarıdır şimdi Bursa'da zaman.” diye söylemiştim yıllar önceki bir toplantıda izleyicilerimin anlayışına sığınarak.
Bursa, çocukluğum, hatta gençliğim demek. Kendimi bildim bileli belleğimde Bursa’da geçirdiğimiz günler, saatler. Ve daima mesut anımsıyorum orada geçirdiğimiz zamanları.
Annem ve babamla gelenekselleşmiş Bursa yolculuklarımız, yarışan yunusların eşliğinde Yalova vapurunun (Paşabahçe, Fenerbahçe, Dolmabahçe isimli şahane dizaynlı üç gemi çalışırdı o senelerde) kenarında oturarak başlardı... Yanaşır yanaşmaz sahilde bekleyen eski püskü otobüslerde yer kapabilmek için koşuşturma yaşardık. Sonra, saatler süren bir yolculuktu kaderimiz. Virajlı tek şerit yollarda kamyonların arkasına takılmak zorunda kalan otobüsümüz, ovaya inince de neredeyse bütün ilçelere uğrardı.
Derken şimdi yerinde AVM yükselen Santral Garajı; ardından biribirinin tekrarı olmasından hiç sıkılmadığım Bursa zamanları:
Heykel, Çekirge, Gönlüferah Oteli, Hüsnü Güzel, Yeşil... Yeşil'de "çaaaaaaaaay" diye neredeyse bir dakika süresince bağırırken siparişleri toplayıp "otuz iki, kırk bir" diye sonunda sayıyı söyleyen garsonumuz...
Uludağ’a çıkan Şevrole taksi dolmuşların o kendine özgü kokusu… Uludağ gazozu...
Nefis bir buçuk İskender için sırada önce masa boşalmasını, sonra servisin gelmesini bir saate yakın bekleyiş; biraz daha eritilmiş tereyağı, İskenderin yanında serin serin şıra... Hoşmerim tatlısı...
Koza Han'daki kocaman çuvallardan özenle seçtiğimiz kozalardan kelebek çıkmasını dört gözle bekleyiş; onları bahçedeki dutun yapraklarıyla besleme, o çirkin şeylerin nasıl kelebeğe dönüştüğüne şaşırış, ipek olması için kozalarında kaynayarak ölen kelebeklere üzülme...
Engürücük'ten enginarlar alma, hakiki yarma şeftalileri sularını akıta akıta yeme; Kültürpark, içindeki lunapark, fuar...
Hepsi anılar tünelimde bekliyor. Ne güzel ki her Tüyap Bursa Kitap Fuarı, belleğimdeki o sinemanın perdelerini açıyor, bu anıları ve burada anlatamadıklarımı yeniden yaşatıyor.
Yarın bu fırsat, bir kez daha doğuyor. 300 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşecek; söyleşi, panel ve çocuklara yönelik toplantılar gibi 80 kültürel etkinliğe ev sahipliği yapacak olan fuar, başlıyor.
Aralarında İlber Ortaylı, Can Dündar, Ahmet Telli, Sibel Eraslan, Gülten Dayıoğlu, Uğur Koşar, Ercan Kesal, İsmail Saymaz, Üstün Dökmen, Pelin Çift, Tuna Kiremitçi, Emre Kongar, Ataol Behramoğlu, Deniz Kavukçuoğlu, Mustafa Armağan, Aret Vartanyan ve Hakan Akdoğan’ın da bulunduğu pek çok yazar okurlarıyla buluşmak üzere fuarda olacaklar. 9 gün süresince düzenlenecek imza günleri ve etkinliklerde yüzlerce yazar, okurlarıyla buluşacak.
Öte yandan, Cemil Meriç’in 100. yaşı da fuarda kutlanacak; yaşamı ve eserleri söyleşi ve panellerle ele alınacak. Dünya Tiyatrolar Günü kapsamında 21 Mart Pazartesi günü oyuncu Mert Fırat ve gazeteci Bahar Çuhadar’ın katılımıyla tiyatro, mekân ve seyirci üzerine “Sanat Girişimciliği ve Yeni Tiyatro” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirilecek.
Girişin ücretsiz olduğu Bursa 14. Kitap Fuarı, 26 Mart’a kadar 10.00-19.30, son günü olan 27 Mart 2016 tarihinde ise 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Biz de anılarımızla orada olacağız, bekliyoruz efendim.