Bürokratın siyasete ilgisi neden?

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Yazılarımızda bazen Ankara bürokrasisinin şifrelerini veya genel işleyişini ortaya koymaya çalışıyoruz. Bunun da iki önemli nedeni var. Birincisi, konjonktürel olarak bugünlerde “ekonomi” üzerine yazmanın çok anlamlı ve önemli olmamasıdır. Açılımın konuşulduğu, seçimin kapıya dayandığı bu koşullarda ekonomi ile ilgili konuların ötelenmiş olmasıdır. İkincisi de geçmişte çeşitli kurumlarda tepe yönetimlerde yer almamız nedeniyle edindiğimiz bürokratik deneyimimizdir. 

İşte bu da böyle bir yazı… Yazımızın konusu, bürokratın neden siyasete ilgisinin olduğu üzerine… Nitekim bugünlerin de aktüel konusu. 10 Şubat 2015 tarihi itibariyle Ankara merkezli ve taşra çıkışlı yüzlerce bürokrat siyasete aday olmuş durumda. Yazımız, biraz da geçmişte “damdan düşen” birisi olarak deneyim, algı ve refleksleri içeriyor. 

Bürokrat görevinin kalıcı ve uzun süreli olmadığının farkında 

Bürokrat; uzman, müfettiş, araştırmacı gibi kariyer mesleğinden gelmiş olsa bile üst makamlara atanabilmesi siyasetin yani ilgili Bakan’ın ve Başbakan’ın iradesine bağlıdır. 

Bürokrat bu görevlerin kalıcı ve uzun süreli olmadığının farkındadır. Benzetmek gibi olmasın ama biz bunu mezarlıkların bazılarının kapısında yazılan ayete benzetiyoruz. Ne yazıyor mezarlığın başına: “Her fani mutlaka ölümü tadacaktır”. Benzer durum bürokrat ve özellikle siyasetçi için de söz konusudur. Yani her siyasetçi ve bürokrat için bir gün sona gelinecektir. Dolayısıyla bürokrat, bu acı gerçekle karşılaşmadan güzel bir geçiş ile siyasete adım atmak ve böylece ömrünü uzatmak ister. Kaldı ki bürokrat, görevi gereği siyaset ve siyasetçi ile de iç içedir. Hatta bazıları da ciddi şekilde siyaset yapar. Kendini adeta siyasete adanmış gösterir. 

Bu bürokrat özellikle Anadolu’dan gelmişse, ailesi ve kökü taşrada ise o zaman bölgesinden talepler gelmeye başlar. Başta ailesi ve yakınları olmak üzere, siyasete girmesi yönünde istekle karşılaşır. 
Bazı bürokratlar kendisi için bitmek üzere olan bürokrasideki mevziini kurtarmak ve ömrünü uzatmak adına siyasete girer. Bu bir bakıma “ya tutarsa!...” yaklaşımıdır. Özellikle merkez ve taşrada ara kademedeki orta düzey bürokratlar da yükselmek ve terfi almak adına bu dibi görünmeyen siyaset denizine atlar. En tehlikeli olanı da kendisini özellikle siyasete layık görüp ülkeyi kurtarma adına soyunanlardır. Önündeki yıllanmış kurt siyasetçileri görmeden amatör bir heyecanla siyasete atlarlar. 

İşin ilginç tarafı da bazı bürokratların, yasalardan ve işleyişten kaynaklı korunaklı ve güçlü konumlarını kendilerine ait güç gibi görmeleridir. Yani koltuğun gücünü kendi gücü zanneden tiplemelerdir. Tabii bürokrasinin sağlamcı bir tarafı da vardır. Özellikle aktif konumda ise kendisini iktidara yakın göstermek adına iktidar partisinden aday olurlar. Şu andaki tablo da bunu doğruluyor. Malum bürokrat adayların çoğu AKP’nin ipine tutunma çabasında. 

Siyasetin bürokrata bakışı nasıldır?... 

Hemen belirtmek gerekirse Anadolu’nun bir köşesinden aday olan bürokratlar yerel siyasetçinin hasmıdır, düşmanıdır. Açık veya kapalı elinden gelen kötülüğü yapar. 

Bu kötülük sadece yerel siyasetçilerden beklenmez. Üst düzey bürokratların adaylığında ilgili Bakan’lardan da beklenir. 

Zaten bu olgu, Osmanlı’dan günümüze Türk siyasetinin sosyolojik bir gerçeğidir; siyasetçi siyasette babasını, kardeşini, oğlunu bile kıskanır. Çok iyi bildiğimiz ve hatırladığımız örneklere göre ifade ediyoruz. 

Peki bürokrat siyasete girmesin mi?... 

Siyasete girmek elbette bürokratın da hakkıdır. Ancak; unutmamalıyız ki bürokraside başarılı olan siyasette de başarılı olacak diye bir kural yoktur. Hatta çoğu zaman da tersi durum söz konusudur. Yani bürokrasinin kuralcılığından siyasetin kolaycılığına ve hatta yalancılığına adapte olanların sayısı çok değildir. 

Bürokrat, kontenjanın kullanıldığı ve merkez yoklamasının yapıldığı durumlarda, davet gelirse siyasete girmelidir. Bu davet doğru ve yetkili çevreden olmalıdır. Dolaylı ve yerel siyasetçi spekülasyonlarıyla siyasete girilmemelidir. Şu seçimlerde bile siyasete soyunan yüzlerce bürokratın ne yazık ki böyle kandırmacalarla yola çıktığı unutulmamalıdır. 

Ya da bürokrat, seçim bölgesinde kendine güveniyorsa ve siyasete yatkınsa zırhını çıkarıp ön seçimle siyasete girmelidir. Aksi halde, siyasallaşan bürokrasi ve sonunda kayan yıldızlar görürüz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar