Bürokrasi dediğin 32 dişli canavar…
Zagreb’den Münih’e taşınan bir ahbap, akla feza bir şey anlatıyormuş gibi yemin billah ederek diyor ki: “İstediğiniz belgeyi email olarak yollayayım dediğim yerel Alman kurumu ne cevap verse beğenirsiniz? ‘Hayır, sadece faks ile yollananları kabul ediyoruz’ dedi, şaka sandım; ama değilmiş!” Bu çok eskilerden bir anı değil; geçen haftanın mevzusu.
Meğerse, Almanya’da şirketlerin yüzde 80’i hala faks aleti kullanıyormuş. Hatta “Bavyera yüksek teknoloji ülkesidir, kamu yönetiminde faksı terk eden ilk federal eyalet olmalıyız” diyen dijital kalkınma bakanı, belgeleri faks yerine dijital olarak kabul edecekleri ‘geçiş döneminin’ bu yıl başlayacağını söylemiş!
Bizde faks makinesini eskiciye verseniz muhtemelen 10 tane mandal alamazsınız. Ama Almanya’da vaziyet işte böyle. Ve bu bir istinsa değil. Mesela bir diğer ‘teknoloji harikası’ memlekette, Japonya’da durum daha da vahim. Şirketlerin neredeyse tamamında ve evlerin üçte ikisinde hala faks cihazı var. Alıverişte kağıt paranın hakim olduğu, şubeye gidip kuyrukta beklemeden en basit banka işlemini zor halledeceğiniz bir memleket Japonya.
Medeni ülkelerde akla ziyan bürokrasi
‘Aile boyu kurtuluşunu’ Kanada’ya göç etmekte bulan bir arkadaş dert yanıyor: “Bu nasıl bir sağlık sistemi arkadaş, bizden 30-40 yıl geride. Bir kırık kuşkusuyla röngten çektirmek istedik, üç ay sonraya gün verdiler. Aile doktorunu ikna edemeden hastaneye bile gidemiyorsun…” Artık vatandaşlık hesabı yapacak kadar İtalyalı olan bir Türk arkadaş, ‘illallah ettiren bürokrasi’ denince İtalya’nın üstüne olmadığını anlatıyor.
‘Yıllık’ oturma belgesi yenilemesi için yaptığı başvurunun neredeyse ‘bir yıl’ sürmesinden yakınıyor… Listeyi çok uzatabilirim, sıkılırsınız. Hepsi ‘gerçek hayat hikayesi.’ Hepsi ‘medeni’ sayılan ülkelerden akla ziyan bürokrasi ve hantallık örnekleri. Doğup büyüdüğü ülkeden kısa turistik geziler hariç pek çıkmayanlar, umuda yolculuk diye gittikleri pek çok ülkede bürokrasiyi ‘32 dişi ışıldayan canavar’ olarak karşılarında buluyorlar.
Sadakanın QR ile verildiği bir dünya
Gerçekten de dünya tuhaf bir aleme evriliyor. Teknolojinin, internetin hayatı kolaylaştırma kabiliyeti tüm dünyada standart bir hızda ilerlemiyor. Bunu daha fazla kazanç uğruna iş dünyası, sınır tanımaksızın daha kolay beceriyor. Ama iş bürokrasiye gelince tablo değişiyor.
Dünyaya 21’inci yüzyılın prizmasından bakınca, tüketim mallarından moda akımlarına, tüketici alışkanlıklarından trendlere hemen her yerde ‘standartlaşma’ tıkıt tıkır işliyor. Arabadan giyim markalarına, TV’deki yarışma programlarına kadar her şeyde ‘standart’ hakim. Ama insanların devletle olan ilişkilerinde hayatlarını kolaylaştıracak adımlar aynı hızda ve standartta atılmıyor. Her ülke, e-devlete standart bir sistemle geçemiyor. AB içinde bile birlik yokİ Schengen vizesi dahil.
Oysa Türkiye’den Rusya’ya, ‘süper lig’ kategorisinde olmayan bazı ülkeler online devlet hizmetlerine çok daha hızlı ve başarılı geçti. Çin’de sokaktaki dilenci bile göğsüne taktığı QR kodunu okutarak, Alipay üzerinden cep telefonuna sadaka kabul ediyor; nakit para ortadan kalkmak üzere. Yıllar önce “Türkiye’de bürokrasinin özeti ‘Bugün git, yarın gel.’ Ama Rusya’da ‘Bugün git, dün gel’ mantıksızlığında” derdim. Gezip gördükçe, bürokratik hantallıkta artık Rusya ve Türkiye’ye rahat rahat rahmet okutan ne çok ‘medeni ülke’ olduğuna bakıp şaşıyorum.