Bünyamin Sürmeli ile Gökhan Abur’a dikkat!
Geçtiğimiz hafta Türkiye’de havaların soğumasıyla elektrik piyasası hareketlendi.
Toptan elektrik satan oyuncuların karşılaştığı, serbest tüketicilerin de alım yapabildiği Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi’ndeki (PMUM) fiyatlardan söz ediyoruz...
Peki PMUM ne? Daha önce de yazdık ama yine yazalım. Aslında yakında kuruluyor diye hakkında habire haberler yazılıp çizilen Enerji Borsası’nın elektrik ayağından başka bir şey değil PMUM...
Orada oluşan fiyatlar, sektörde gerek üretim için yatırım yapmayı düşünenlerin, gerekse piyasada elektrik alımı ve satımı yapanların, yapmayı isteyenlerin referans aldığı göstergeler...
En başta, elektrik piyasası geçen hafta hareketlendi demiştik. Ne oldu peki?
Fiyatlar yüzde 20-30 oranında, hatta günün bazı saat dilimlerinde (ki bu piyasada günün 24 ayrı saat dilimi için ayrı ayrı fiyatlar belirleniyor) daha fazla artış gösterdi.
Aslında piyasada fiyatlar hep hareketli, dalgalı. Ama sözünü ettiğimiz artışlar dalganın ötesinde, ciddi artışlar.
İşte bu artışların arkasında yatan ana nedenden söz etmek istiyoruz. Bu ana neden hava durumundan başka bir şey değil!
Havalar soğuyunca doğalgazda hane halkının tüketim talebi arttı. Böyle olunca, doğalgaz kullanımı arttı ve şebekedeki basınç düştü.
Basıncı olması gereken seviyede tutmak için tüketimi kısmak gerekiyordu. Çünkü iletim hatlarının kapasitesi belli ve talebi karşılayacak ölçüde artırılamıyor gelen gaz...
Yapılması gereken ne peki? Tabii ki geriye tek seçenek kalıyor, o da tüketimi kısmak.
Vatandaşın evindeki kombiyi ya da apartmanındaki sitesindeki kalorifer kazanlarını kapattıramayacağınıza göre ne yapmalısınız?
Şebeke operatörü BOTAŞ bu durumda sistemden yüklü yakıt çekişi yapan, kamunun elindeki ve/veya kamunun ürettiği elektriği almakla yükümlü olduğu yap işlet ve/veya yap işlet devret türü doğalgaz kombine çevrim santrallerine verdiği gazı kısıyor.
Böyle olunca, doğalgazda yaşanan bu dengesizlik anında elektrik piyasasına yansıyor. Gaz çevrim santrallerinden bir kısmının durması, elektrik talebinin olağan şekilde karşılanmasını engelliyor.
O yüzden sistem operatörü TEİAŞ, ya atıl santrallerin devreye alınmasını ya da halen çalışmakta olanların daha yüksek kapasiteyle çalışmasını talep ediyor.
Bu durumda özel sektör santralleri kendi maliyetlerini hesaplayıp, “ancak şu fiyattan alırsanız çalışırım” diyor. Böylece elektrik fiyatları bir anda yukarı tırmanıveriyor.
Peki bu yüksek fiyatlar ne zamana kadar sürüyor? Elbette hava sıcaklıkları normale dönene kadar.
Her neyse, bu kadar ayrıntı verdikten sonra başlıktaki piyasa verisi meselesine gelebiliriz artık.
Meteorolojik veriler, daha yaygın kullanımıyla hava durumu raporları, artık tam bir piyasa verisi haline gelmiş durumda.
Yani yıllardır herkesin aileden biri gibi tanıdığı NTV’den Gökhan Abur ile CNN Türk’ten Bünyamin Sürmeli başta olmak üzere, medyadaki tüm meteoroloji editörlerinin önemi artmış durumda... Onların ağzından çıkacak her cümle bir piyasa verisi karakterinde çünkü...
Üstelik TV’lerde gördüklerimiz işin sadece bir kısmı. Aslında yağış ölçümleri, rüzgar hızları ve güneşlenme süreleri, nem oranları, kar kalınlıkları vs. gibi, daha pek çok meteorolojik veri de elektrik piyasası için kritik öneme sahip.
Yani kar tatili merkezlerindeki kar kalınlıklarından bahsetmiyoruz. Baraj havzalarını besleyen kar tabakalarının kalınlıkları daha çok ilgilendiriyor elektrik piyasasını...
Şimdilik bu kadar yeter sanırım... Ama göreceksiniz, birkaç yıl içinde bu konuda hep birlikte bütün Türkiye daha çok bilgiye sahip hale gelecek. Hem de hiç farketmeden. Benden söylemesi...