Bunlar iyi günlerimiz

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu'nun dün açıkladığı verilere göre, sanayi üretimi eylül ayında geçen yılın yüzde 5.5 altında kaldı. Yüzde 5.5, sanayi üretiminin son yıllardaki en dramatik gerilemesine işaret ediyor. Üretim, ağustosta da yüzde 4.1 gerilemişti. Yani, yalnızca eylül ayına özgü bir üretim düşüşüyle karşı karşıya değiliz. Üretimdeki gerileme, bir eğilime dönüşmüş durumda. Ancak, sorun henüz tüm boyutuyla karşımıza çıkmış da değil; buzdağının su üstündeki kısmını görebiliyoruz. Ekim ayı rakamlarında üretimdeki gerilemenin daha da belirginleştiğine tanık olacağız, öyle görünüyor ki kasım ve aralık aylarında ise durum daha vahim bir hal alacak.

ABD kaynaklı finans krizinin ayak sesleri belki bir yıldır duyuluyordu ama bu seslerin bize ulaşması ve dünyayı sarması birkaç aylık bir durum. Banka iflasları, el koymalar, milyarlarca dolarla destek çıkmalar, ağırlıklı olarak ekim ayından bu yana gündeme geldi. Daha ekim ayının başında ABD'nin 700 milyar dolarlık paketle sorunu bir anlamda çözeceği umudu vardı. Bu paket reddedildi, ekonomi diline eklenen yeni bir ifadeyle, 150 milyar dolarlık tatlandırıcıyla paket 850 milyar dolara çıkarıldı, ama görüldü ki yeni tutar da çare olamıyor; nitekim olamadı da. ABD'deki sorun Avrupa'ya çok çabuk ulaştı ve Avrupa'da da peş peşe iflaslar, kurtarma operasyonları gündeme geldi.

Biz bu süreçte rahattık; birincisi, 2001'de duvara çarptıktan sonra bankacılık sistemimizi sağlamlaştırmıştık; ikincisi de bankalarımızda dünya devlerini çökerten zehirli varlıklar yoktu. Ama bizim sıkıntımız finans sektöründe değil, reel sektördeydi. Mal satacağımız ana pazar olan AB pazarı daralacak, bu da bizim ihracat ve bağlı olarak üretimimizi sekteye uğratabilecekti. Ve korkulan oldu. Reel sektörümüz tökezlemeye başladı. Ayrıca reel sektörün dış borç sorununun etkilerini henüz görmedik.

Finans kesimindeki gelişmeleri günü gününe izlemek mümkünse de, reel sektör verileri biraz gecikmeli elde edilebiliyor. Yukarıda da belirttik, sanayi üretiminde henüz eylül ayının verileri ortada ve uluslararası finans krizi bu ayda tavan yapmamıştı. Düşünün, eylülde durum buysa ekimde ne olmuştur, kasım ve aralıkta ne olacaktır?

Sanayide üretime ilişkin toplu rakamları gecikmeli alıyorsak da, sektör ve kuruluş bazında ne gibi gelişmeler yaşandığına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Türk sanayisinin üç ana sektöründe; tekstil, demir-çelik ve otomotivde işlerin iyi gitmediği öylesine açık ki. Tekstilde artık bıçak kemiğe dayanma noktasını da geçti ve bazı marka olmuş kuruluşlar kapılarına kilit vurmak zorunda kaldı. İki gündür yazıyoruz, otomotiv ve demir-çelikte de bir dizi sıkıntı var.

Yeniden TÜİK verilerine dönelim. Eylül ayında sanayi üretimi yüzde 5.5 gerilerken, imalat sanayi üretimindeki gerileme yüzde 6.4'ü buldu. İlk dokuz ayın ortalamasında da toplam sanayi üretimindeki artış yüzde 2.5, imalat sanayi üretimindeki artış yüzde 1.9 düzeyinde kaldı. Geçen yılın aynı döneminde sanayi üretimi toplamda yüzde 5.5 artmış, imalat sanayindeki artış da yüzde 4.7 olmuştu.

Sanayici sıkıntıda ve geçici vergilerin bir süreliğine ertelenmesini istiyor. Bu isteğin yerine getirilmesi mali disiplinden uzaklaşılması anlamına gelir mi, tartışılır. Çünkü bu şekilde ertelenecek vergi, toplam içinde hiç de önemli bir yer tutmuyor. Ancak ertelemeye konu vergi, sanayiciler için can suyu olacak bir öneme sahip bulunuyor.    

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar