Bunca olumlu etkene rağmen dış ticareti ancak bu kadar toparlayabildik

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Enerji ithalatımız geçen yıl yaklaşık 38 milyar dolar oldu ve 2014 yılındaki 55 milyar dolara göre 17 milyar dolar azaldı. 

Altında 2014 yılında net ithalatçıyken, geçen yıl net ihracatçı konumuna geçtik. 2014 yılında net 3.9 milyar dolarlık altın ithal etmiştik, geçen yıl ise 4 milyar dolarlık net ihracat yaptık. 

Euro/dolar paritesinin dolar lehine değişmesi, ithalatı daha da azaltıcı bir etki yaptı. Paritedeki bu değişiklik, ithalatın 2014’e göre 13.3 milyar dolar daha düşük görünmesi sonucunu doğurdu. Oysa parite değişikliğinden ihracata gelen etki 12.4 milyar dolar oldu. Yani dolardaki değer artışı, dış ticaret açığına net anlamda lehte 917 milyon dolar olarak yansıdı. Parite etkisini hesaplarken, yalnızca euro/ dolar dengesine baktığımızı, doların diğer paralar karşısındaki değer artışını, bu paraların dış ticaretteki payları çok fazla olmadığı için göz ardı ettiğimizi belirtelim. 

Yani bir yandan enerji faturasının hafifl emesiyle gelen büyük avantaj, bir yandan altında net ithalatçı konumdan net ihracatçı konuma geçilmesi, bir yandan parite değişikliğinin ithalatın daha düşük görünmesini sağlaması gibi etkenler bir araya geldi; bütün bunlar dış ticaret açısından olumlu gelişmelerdi ama biz ticaretimizde öyle olağanüstü bir iyileşme sağlayamadık. 

İhracat 157.6 milyar dolardan 143.9 milyar dolara geriledi ve yüzde 8.7 azaldı. İthalat ise 242.2 milyar dolardan 207.2 milyar dolara inerken yüzde 14.4 düştü. Dış ticaret açığımız 84.6 milyar dolardan 63.3 milyar dolara indi inmesine ama böylesine lehte koşullar olmasaydı nasıl bir tablo oluşurdu, diye de düşünmek gerekiyor. 

Bu üç etken ve yansıması 

Yıllık ihracatta yüzde 8.7 gerileme kaydedildiğini belirttik. Eğer euro/dolar paritesi değişmemiş olsaydı gerilemenin oranı yüzde 0.8’de kalacaktı. 

Ancak, ithalattaki düşüşün oranı da gerileyecekti. İthalat görünür halde yüzde 14.4 düştü. Parite etkisi yaşanmasa, ithalattaki gerilemenin oranı yüzde 9 olacaktı. 

Türkiye geçen yıl 7.4 milyar dolarlık altın ihraç etti, ithalat ise 3.4 milyar dolar oldu. Yani net olarak 4 milyar dolarlık altın ihracatı gerçekleştirildi. 

Oysa 2014 yılında tam tersi bir tablo söz konusuydu. 2014’te 3.2 milyar dolarlık ihracata karşılık 7.1 milyar dolarlık ithalat yapılmış ve net ithalat 3.9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmişti.

Yani net 3.9 milyar dolarlık ithalattan net 4 milyar dolarlık ihracata geçilmesi, dış ticaret dengesine toplamda 7.9 milyar dolarlık bir katkı yapmış oldu.

Dış ticaret açığı, altın dahil hesaplamaya göre yüzde 25 azaldı. Ancak altın hariç hesaplama yapıldığında, ticaret açığındaki daralmanın yüzde 17’de kaldığı dikkati çekiyor. 

Enerji faturasında da geçen yıl büyük bir piyango vurdu adeta. Girişte de belirttik, enerji faturamız 55 milyar dolardan 38 milyar dolara indi, tam 17 milyar dolarlık bir tasarruf sağladık. 

Dış ticaret açığı aslında düşmedi 

Rakamlara biraz daha yakından bakınca çarpıcı ayrıntılar dikkati çekiyor. 

Görünür ticaret açığımız 63 milyar dolar. Altını hariç tuttuğumuzda açık 67 milyara çıkıyor. 

Devam edelim; altın ve kur etkisinden gelen avantaj olmasaydı açık 68 milyarı bulacaktı. 

Son basamakta “altın+kur+enerji faturası”na bakalım. 68 milyara enerjiden gelen 17 milyarı da eklediğimizde açık 85 milyara ulaşıyor. 

Biz görünürdeki dış ticaret açığımızı dörtte bir azaltarak 85 milyardan 63 milyara indirmekle övünüyoruz ama rakamların detayına inince aslında gerçek anlamda bir gerileme sağlayamadığımızı da görmüş oluyoruz. Çünkü bu üç olumlu etken olmasaydı, 2015 yılı ticaret açığımız da 2014’le aynı düzeyde, yani 85 milyar dolar düzeyinde oluşacaktı. 

Belimizi tam doğrultamadık 

2015’te dış ticaret yönünden hemen her şey lehimize gelişti adeta. Saydığımız üç konuda, yani enerji faturası, altın ve paritede lehimize gelişmeler yaşadık. Türk Lirası’nda, yıllardır dilimizden düşürmediğimiz “Paramız çok değerli, o yüzden ihracat yapamıyoruz” diyenlerin, bu görüşlerinden dolayı yanılmış olmanın mahcubiyetiyle köşe bucak kaçacakları bir değer kaybı ortaya çıktı. 

Bir kere, “Ulusal para değer yitirdi mi ihracat patlar” diye ortaya atılan teorinin tek başına bir hiç olduğunu anladık. Para değer yitirince ihracat fırlayıp gitmiyor, ithalat da dibe oturmuyormuş. Umarız 2015’in bir kazanımı bu olmuştur. 

Ekonominin yalnızca ekonomiden ibaret olmadığını da görmüş olduğumuzu umalım. Komşularımızın ekonomisi iyi olmadan ve biz onlarla ilişkileri düzeltmeden, AB tam anlamıyla toparlanmadan biz ne yaparsak yapalım, öyle bugünden yarına bir ihracat patlaması gerçekleştiremeyeceğimiz ortaya çıktı. Yakın çevremizdeki ülkelerin de, uzaklardakilerin de ekonomilerinin düzelmesini, alım güçlerinin artmasını dileyelim. Mutlaka ama mutlaka, diğer ülkeler de Türkiye’nin ekonomik yönden iyi durumda olmasını, bizim alım gücümüzün artmasını istiyorlardır. Onların pazarı da biziz çünkü.

234234231111.jpg

4324234232222.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar