Bulut dükkanları açılsın
Başlık benim değil… geçtiğimiz hafta Microsoft’un gerçekleştirdiği bir etkinlikte, bir basın mensubunun sorusu. Meslektaşım diyor ki, KOBİ’ler için teknoloji anlaması ve uygulaması çok zor, neden bulut teknolojilerin kolayca satılacağı bir bulut dükkanı açılmıyor. İlhamımı buradan aldım, devam ediyorum…
93 ya da 94 yılında, ilk kişisel bilgisayarımı satın almak için Üsküdar’da bir bilgisayar dükkanına gittim. 286, 386 işlemciler, EDO hafızalar, grafik işlemciler, sabit disk sürücüleri ve kontrolörleri, monitörler çeşit çeşit… Dükkan sahibine çok mu genç göründüm, kelimeleri ve sistemleri doğru söylemekte mi zorlandım bilmiyorum. Alamadık bilgisayarı, kös kös döndüm öğrenci evine. Bir süre sonra BYTE dergisinde çalışmaya başladım ve bir arkadaşın tavsiyesi ve yönlendirmesi ile AMD K5 işlemcili ilk bilgisayarıma kavuştum. O zamanlar da teknoloji satın almak, soru sormak ve bir şeyleri öğrenmeye çalışmak büyük bir dertti.
Sonra yavaş yavaş teknoloji marketleri açılmaya başladı. Teknoloji mağazaları ancak işin uzmanlarının gidebildiği Doğubank ya da Yazıcıoğlu İşhanlarından veya Mecidiyeköy’ün ara sokaklarından çıkıp, popüler caddelere ve AVM’lere girmeye başladı. Size satın alacağınız ürün konusunda bilgi vermek isteyen satış temsilcileri gelmeye başladı. Artık market gezer gibi teknoloji dükkanlarını gezip, dilediğiniz ürünler hakkında istediğiniz kadar soru sorabiliyordunuz. Günümüzde yeni bir fotoğraf makinası, tablet, dizüstü bilgisayar, medya çalıcı, televizyon veya buna benzer bir elektronik eşya almak için illa da uzman olmanıza gerek yok.
İşte aynı kolaylığın KOBİ’ler için de sağlanması gerekiyor. Türkiye’de 2 milyonun üstünde KOBİ var ve bunların büyük bir çoğunluğu çok küçük işletmeler. Bu işletmelerin teknoloji yöneticileri ve liderleri yok. Dolayısıyla dijital dönüşüm için karar verecek olan kişiler yine patronların kendisi. Bir manav, fırıncı, kasap ya da terzi, dijital teknolojileri kullanarak işinde fark yaratabilir. Web sitesi, e-posta kullanımı, dijital pazarlama ve daha birçok servise çok çok uygun maliyetler ile ulaşabilir. Bir elektrik ustası, çilingir ya da temizlik firmasının çalışanı apartmanların posta kutularını hiç bakmayacağımız magnetler ile doldurmak yerine bize dijital yollardan ulaşabilir, ya da kendisine dijital olarak ulaşabileceğimiz kanallara abone olabilir. Daha büyük işletmeler bulut teknolojilerinin müşteri yönetim veya kurumsal kaynak planlama yazılımlarını kullanabilir. Peki tüm bunlara erişebilmek için nereden destek alacak? Türkiye’de şu anda böyle bir kurumsal bayii zinciri maalesef yok. Bu konuda ya teknoloji firmaları ya da Telekom operatörleri yaygın bir servis kurabilir. Böyle olunca da, KOBİ patronu bir teknoloji mağazasına girer gibi girip destek alacağı, teknolojileri görebileceği ve kendine uyanları deneyip satın alabileceği mağazalara kavuşmuş olur. KOBİ’lerin teknoloji dönüşümünde ihtiyacımız olan şey bu.
Teknolojide Bu Hafta
26 Mart 1999 – Ortalığı kasıp kavuran Melisa virüsü ilk kez ortaya çıktı
25 Mart 1996 – İlk DVD filmi olan Twister yayınlandı
24 Mart 2001 – Mac OS X işletim sistemi piyasaya sunuldu
21 Mart 2006 – Twitter kurucularından Jack Dorsey, dünyanın ilk tvitini gönderdi.
MERAKLA BEKLİYORUM
KATLANABİLİR TELEFONLAR
Türkiye’de çok olmasa da katlanabilir telefonlar ABD’de her zaman popüler oldular. Türkiye’de piyasaya sürülmemiş birçok model, ABD’deki müşterilere sunuldu. Motorola, Ericsson, Sony, Samsung, Siemens, Nokia ve daha birçok firma katlanabilir telefonlar geliştirdi. Anlaşılan o ki tüketici tarafında halen böyle bir talep var. Samsung Project X olarak nitelendirdiği çalışma, katlanabilir telefonların tekrar hayatımıza geri dönmesini sağlayabilir. Ancak burada katlama işleminin nasıl yapılacağı, daha doğrusu nerede olacağı önemli. Özellikle esnek ekranlar üzerinde çalışan Samsung, belki de iki ayrı ekran kullanmak yerine, tek bir ekran kullanıp, ekranın kendisini katlamamızı sağlayacak. Merakla bekliyorum…