Bugünün gündeme düştüğü notlar
Jeopolitik, yerel ekonomik, küresel ekonomik ve yerel politik bir arada üstümüze üstümüze gelmeye başladı. Hatay Yayladağı bölgesindeki Rus uçağı düşürüldü. Her şey çok hızlı gelişti. Putin, anında BM’e başvuruda. Ortam bir anda gerildi. Sabah geldiğimizde, gündemin en önemli maddesi olan Davutoğlu- Erdoğan görüşmesi bir anda düşürülen uçakla alt üst oldu.
Nasıl bir güne başlamıştık?
Küresel ekonomi açısından piyasalar, Aralık’ta Fed’in faiz artışını netleştirecek bir adım beklentisi içinde güne başladık. Fed gibi düşünmek piyasa mantığına da yansıdı. Üstüne üstlük Goldman Sachs, Fed’in 2016 yılının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde 25’er baz puanlık artışlar olmak üzere toplamda yüzde 1’lik bir faiz artışı öngörüsüyle doların patikasını netleştirdi.
Ve nihayet kabine 13:40’te açıklandı. Piyasalar, Babacan, Şimşek ve Yılmaz üçlüsü beklentisi içindeydi. Üç beklentinin ikisi gerçekleşince, ilk tepkiler pozitif oldu. JP Morgan’ın yatırım önerisinin Rusya’da “azalt”- tan nötre, Türkiye’de nötrden “azalt”a çekilmiş olması bile bu iyimserliği bozmadı. Uçak düşünce BIST’teki çöküş, en yüksek (max)-endüşük (min) oynaklığında yüzde 2.47’lik bir salınıma konu olmuştu. Hangi dinamiklerle iç içe olduğumuzu iyi analiz etmemiz gerekiyor. Analitik yelpazenin sınırları bakın neler söylüyor:
1. Jeopolitiğimizde gelişen Türkmen meselesi; bir yanda sınırlarımıza dayanacak binlerce soydaşımızın mağduriyetini, bir yanda Türkiye’nin önceki 2 milyon mülteciyi de eklediğimizde artan maddi külfetini içeriyor. Yanıbaşımızdaki fırtınaya sessiz kalmak çok kolay değil.
2. Fed faizi artırmakta oldukça kararlı görünüyor. Bunu ekonomideki gelişmelere bağlamış olmanın rahatlığı açıkça hissediliyor. Sıfır faizi sürdürmek, 4.5 trilyon USD düzeyindeki Fed’in bilançosunu ciddi ölçüde tehdit ediyor. Aşırı gevşek para politikası, finansal riski tehdit ediyor, bütçe giderlerini zora sokuyor. USD’ın değerlenmesi ihracatını olumsuz etkiliyor olsa da, ihracatın milli gelir içindeki payı, trade. gov.tr verilerine göre, sadece yüzde 14 kadardır. Bu demektir ki, USD’ın güçlenmesi ihracat payı dışında kalan yüzde 86’lık ekonomiyi olumlu etkilenmektedir.
3. Gelişmekte olan ülkeler, özellikle Güney Afrika, Türkiye, Rusya bu dönemde düşük büyüme ve yüksek volatilite ile yüzleşecek. Mesela Güney Afrika’nın üçüncü çeyrek GSYH büyümesi yüzde 0.7 ile beklentilerin çok altında kaldı. Çin toparlanmadan ve Ortadoğu’daki Suriye gerginliği bitmeden gelişmekte olan ülkeler belini doğrultamaz.
4. TL’nin gücünü artıracak hikâyeler bulmak zorlaştı.
5. Stop-loss seviyelerinin önemi arttı.
Bugünden öğrendiklerimiz; jeopolitik, yerel ekonomik, küresel ekonomik, yerel politik risklerimizin daha çok gündemde kalacağı oldu. Öyleyse bugünü not alalım.