Bugünden yarının hikayesi
Ocak ayının güçlü iyimserliğinin ardından Şubat işlemleri sakin geçiyor. Majör endekslerde bir kez daha zorlanma emareleri öne çıkarken henüz gelişmekte olan ülkeler sınıfında ciddi bir algı değişimi aşamasında değiliz. Amerika kıtasında Bovespa ve Merval’in ivmesi korunurken, yerel varlıklarda da ciddi bir kırılım olduğunu söylemek kolay değil. Ancak, ivme kaybı var. BİST 100’ün 104-105 bin aralığında zorlandığı aşikar. Aşağıda ise 102500 savunuluyor. Aynı durum lira için de geçerli. GOÜ grubu üyelerinin Amerikan doları karşısındaki ortalama yüzde 2-3 aralığındaki değer kayıplarında ayrışmıyor. Dolar endeksinin 97 üzerini test ettiği ortamda dahi direncini korudu. Bugünün hikayesi şu aşamada olumlu. Peki, yarın?
Bir süredir tartıştığımız konudan uzak değiliz. Global büyüme ilk çeyrekte korkulan derecede zayıflama göstermezse 2018 4Ç’deki algı kaybının telafisi yılın ilk yarısında yerine konulabilir. Hali hazırda toparlanma olmadığını söylemek hatadır. Çin ve Euro Bölgesi’nin zayıflamasını fiyatladık ve zaman zaman fiyatlamaya devam ediyoruz. Bu süreç devam edecek. Soru işareti ABD tarafında. 35 gün süren hükümetin kapanışı nedeniyle veriler gecikmeli olarak açıklanacağından risk algısında dalgalanmaya neden olacak. Aynı zamanda bardağın dolu tarafında ise Fed’in Ocak ayı dönüşünü anlama imkanımız olacak. Ne gibi? Hafta içerisinde takip ettiğimiz perakende satışlar verisi gibi. Bir örnek daha; Atlanta Fed’in GSYH tahmini yaptığı endekste 4Ç için yüzde 2’nin aşağısına güncelleme gerçekleştirmesi gibi.
Bu ortamda Fed’i yılın ilk yarısından ziyade ikinci yarısında konuşacağız. İlk yarıda hatta ilk çeyrekte yeniden gündemi ECB’nin oluşturması muhtemel. Önemli göstergelerin hemen hemen tamamında Avrupa için sinyaller zayıflamaya işaret ediyor. Almanya ve Fransa bölge açısından ivme kaybına önderlik ediyor. İspanya’nın Nisan’da erken seçime gitme ihtimali ve Mayıs ayında gerçekleşecek olan Avrupa Parlamentosu seçimleri merkez siyasetin sahneden silindiğinin teyidi olabilir. Bu durumda ortak para birimi euronun Amerikan dolarına karşı daha fazla tercih edilmesi için gerekçe bulmak zorlaşıyor. Bugünlerde dolar endeksinin 97’nin üzerine gösterdiği performansın tek açıklaması bu. ABD’nin kendi hikayesinden ziyade Euro Bölgesi’nin zayıflığı doların değerlenmesine zemin hazırlıyor. Hikayenin özeti bu şekilde.
Makroda ne gördüğünüz ya da beklentileriniz ile fiyatlamalar arasındaki dengenin kurulması kolay değil. Bir taraf geçmişin rakamlarını sergilerken, diğer taraf bugün ve geleceğin satın alınıp alınmayacağına karar vermenizi sağlıyor. O nedenle ikisi arasında her zaman siyah-beyaz derecesinde tercih yapmak kolay değil. Çoğunlukla gri üzerinden gitmek zorunda kalıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse; yerel varlıklardaki fiyatlama davranışları ile genel makro verilerdeki zayıflamayı açıklamak mümkün. Tabi ki kritik noktayı atlamadan; beklentilerin dönüşleri fiyatlamaların kendisinden daha sert olabilir. Ne zaman? Karşılanmadığı durumda.
Toparladığımızda önemli bir konunun altını çizmek gerekiyor. Global yavaşlamanın hangi kısmında olduğumuzu söylemek kolay değil. Kapsamlı analiz gerektiren konulardan bahsediyoruz. Ancak, başlangıcın ilk aşamalarında olmadığımızı düşünmek biraz olsun mümkün. Çin’in yaşadığı sıkıntılara merkez yönetimin kayıtsız kalmaması olumlu. En azından ortada bir sorun olduğunun farkındalar. Çin, dünya için önemli; bölge için daha da önemli. Endonezya, Tayvan ve Hindistan verileri gidişatı anlamaya yardımcı oluyor. Üçlünün ortak noktası ne mi? GOÜ sınıfında olmaları.