Bugünden itibaren siyasetin yörüngesine giriyoruz…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Ekonomi üzerine yazılan yazıların herhalde en az okunacağı gün bugün. Bunun sebebi ne seçilen konu ne de konunun ele alınış biçimi… 

Bunun tek sebebi bugünün tek konusunun “siyaset” olması. Zira bugün sabah itibariyle tüm siyasi partiler aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na vermiş ve listelerini açıklamış olacaklar. Yasal olarak kısa bir süre için adaylara ilişkin itirazlar veya ayrılmalar gündeme gelecek ve YSK tarafından sonuçlandırılacak. Sonra da yine siyaset devam edecek. 

Gerçekten de bugün itibariyle artık siyasetin yörüngesine girmiş durumdayız. Bugün, hatta bu hafta özellikle adayların profili gündemimizi işgal edecek. Bu sabah itibariyle gazetelerde çarşaf çarşaf yayımlanacak aday listeleri, televizyonlarda sıralanan partiler ve isimler ilgi duyan herkesi sarmal gibi saracak. Bu arada internet sitelerinde ve sosyal medyada çeşitli yayınlar veya tezviratlar birbirini izleyecek…

Kimi aday adayları, kendilerini listelerde göremeyecekler ya da görseler de dolgu maddesi veya yedek liste gibi seçilemeyecekleri yerlerde görecekler. Bu arada kimi yıldızlar kayacak ve sonu siyaseten hüsran olacak. Ama kimileri için de büyük ikramiye(!) vuracak. Rüyasında bile görse inanamayacağı ona göre ikramiyenin sahibi olacak. 
Kısacası bugün umduğunu bulanlar ve bulamayanlar birbirine karışacak. Sanki küçük kıyamet günü gibi olacak. Büyük bir uğultu ve gürültü ortalığı saracak. Kimileri, benzetmeye çalışırsak sırat köprüsünden geçmeyi başaracak, kimileri ise daha köprüye gelmeden düşecek. 

Açık söylemek gerekirse toplumumuz siyasete çok ilgili. Gerçekten de siyaset, toplumun radarına giren önemli bir konu. 

Kimileri adeta siyaset sosyoloğu. Akıl almaz siyaset dehaları (!) var aramızda. Çok sağlıklı ve iyi analiz yapanlar, aynı şekilde çok isabetli tahmin yapanlar… Bunun yanı sıra sallayanlar, atanlar veya gönlünden geçeni tahminlerine yansıtanlar… Siyaseti meslek haline getiren siyasiler ve buna karşın ortaya çıkan siyasi yorumcular…

Aslında siyasetin yapılma biçimi çok garip. Ne yazık ki Türkiye’de demokrasi adına siyasi partiler var; ancak siyasi partilerde demokrasi yok. 

Düşünebiliyor musunuz Türkiye’de 50 milyonu aşkın seçmenin iradesi yerine, toplam 4 liderin iradesi çok daha önemli. Birileri aday adayı olarak arz ı endam ediyor, birileri ettiriliyor; 4 lider ve dar çevresi armut seçer gibi bunların içerisinden adayını seçiyor. Vatandaş da noter gibi tasdik makamı konumunda kalıyor. Bu arada yüzde 10 gibi çok yüksek seçim barajı da vatandaşın iradesinin sandığa yansımasına engel oluyor. Bunun da adı “yönetimde istikrar” olarak ifade ediliyor. 

Gerçek demokrasilerin olduğu gelişmiş batılı ülkelerdeki duruma bir göz atınca farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Batı'da, vatandaş siyasete bakışını sandıkta yansıtıyor; oyların yüzde 3-5’ini alan siyasi partiler yasama meclislerde yerini alıyor. 

Bizde ise sistem farklı çalışıyor. Yanlış konumlanmış, yanlış dizayn edilmiş siyasi yapı, ister istemez, yanlış sonuçlar üretiyor. Örneğin; yaklaşık 2 aydan beri binlerce kamu görevlisi istifa etmiş, adeta kurbanlık koyun gibi bugünü bekliyor. On binlerce aday adayı çeşitli partilerden başvurusunu yapmış, liderlerinin kendileri hakkında vereceği kararı bekliyor. Dolayısıyla çarpıklık devam edip gidiyor ve bu çarpıklıktan da normal sonuç çıkmıyor. Bu durumda da sadece sonuçlar irdeleniyor; sonuçları yaratan nedenler üzerinde durulmuyor. Anayasa, siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ile ilgili hiçbir düzenleme veya düzeltmeye gidilmiyor.

İşte bugün yine böyle bir çarpıklığın tekrar edildiği bir gün… 

Bunun adı da “Türk tipi” siyaset olsa gerek!... 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar