Bugün Samsun’da tarım ve hayvancılık konuşacağız

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Bugün Samsun’da tarım ve hayvancılık konuşacağızEpey zaman önce, sanırım 1980’lı yılların ortalarında Samsun’da ilk toplantımızı BİYAR adına Kenen Mortan örgütlemişti. Sonra Nezih Demirkent’ le Samsun ziyaretlerine devam ettik. Sanayi ve Ticaret Odası’ ndan KASİAD’a uzanan değişik grupların çağrılarını geri çevirmedik. Samsun ve çevresinin kaynaklarını etkin ve verimli kullanmak, zenginliklerini çoğaltarak insanlarımızın yaşamını kolaylaştırmak ve refahlarını artırmak bizi motive eden ve değişmeyen ana fikrimiz oldu.

Bugün Samsun’da TÜGİS’in toplantısında tarım, hayvancılık ve gıda üretimiyle son dönemin önemli gündemi olan Endüstri 4.0 ilişkileri konusunda bildiklerimizi paylaşacağız. Samsun’ da tarım,hayvancılık ve gıda alanında “hiper hâkimiyetçi rekabet koşullarında konumumuzu belirlemenin önemi” üzerinde duracağız. Anadolu ve Trakya’ da tarım, hayvancılık ve gıda alanında gözlediğimiz “cehaletten bilince yürüyüş ihtiyacına” ilişkin gözlemlerimizi aktaracağız. Tarım, hayvancılık ve gıda alanında geçmişten bugüne taşıdığımız “ ezber belası ve gelenek taassubu, geliştirici olmayan destekler ve sonuç yaratmayan önlemler” konusundaki saptamalarımızı tartışacak ; eli taşın altında olanların eleştirisine açacağız. “Endüstri 4.0 aşamasındaki gelişmelerin tarım,hayvancılık ve gıda sektörüne olası etkileri üzerinde duracağız: Ürün doğasında, üretim süreçlerinde ve işgücü profillerinde değişme “ olgusunu karşısında tepkilerimizin neler olması gerektiğini tartışacağız. Sektörün “kendini yeniden üreterek birikim yeteneklerini korumasının gerek ve yeter şartları” üzerinde bildiklerimizi paylaşacağız.

Büyük değişmenin ortasındayız

Tarım, hayvancılık ve gıda üretiminde, diğer sektörlerde olduğu gibi her şey radikal biçimde değişiyor:

• Birikimlerimiz günü kurtarmaya, birikim yeteneklerimizi koruyarak, uzun dönemli geleceğimizi güven altına almaya yetmiyor. Sektörde gelenekle aktardığımız bilgilerimize eklediğimiz teknolojinin düzeyi bizi dünyanın hızla içine daldığı hiper hâkimetçi rekabet ortamında güven altına almıyor.Tarım, hayvancılık ve gıda alanında bildiklerimizi ve birikimlerimizi açıkça sorgulamamız, hayatın öz gerçeği ile yüzleşmemiz gerekiyor.

• Bilincimizi, evrende konumumuzu belirlemenin ötesine, sosyal mesafeleri geliştirmeye ve ayarlamaya, oradan da hızla değişen dünyadaki geleceğimizi öngörerek inşa etmeye yönelecek olgunluğa eriştirmek zorundayız :Tarım, hayvancılık ve gıda alanında, dünyada olup bitenleri izlemek gerekiyor. Yetmiyor, kendi olanak ve kısıtlarımız ilişkin net bilgileri üretecek dinamik envanterlerin elimizin altında bulunması şart. Net bilgi, etkin koordinasyon, öncelikleri iyi belirlenmiş planlarla belli alanlara odaklanmadan ilerlememiz mümkün değil. İki büyük ırmağın deltalarına sahip olan Samsun’ daki uygulamacılarla sektörde sağlıklı veri ve net bilgi konusunda ortak görüş oluşturmadan, bilinçli bir gelişmeden söz edemeyiz.

• Bakış açımızın, dünya genelindeki gelişmelerin yarattığı eğilimler ile kendi olanak ve kısıtlarımızı dengeleyecek değişkenleri kapsaması gerekiyor. Ekoloji ve evrimi birlikte ele alan bilimsel çalışmaların günde ortalama 40 litre süt veren inek yetiştirmenin,daha fazlasını hedeflemenin arka planını kavrayan bakış açısına ihtiyacımız var. CRISPR-Cas 9 metodunun yarattığı potansiyelleri günlük yaşamımızda dert edinmeden tarım, hayvancılık ve gıda üretimi üzerinde konuşursak, enerjimizi boşa harcamış oluruz. Sektörün değişkenleri hızla artıyor; bakış açımızı bu değişkenleri kapsayacak biçimde genişletmeliyiz.

• Beklentilerimizi, fırsat ve tehlikeleri, olanak ve kısıtlarımızla ilgili net bilgilere dayalı dengelemeli; aşırı ve noksan değerlendirmelerin tuzaklarına düşmeden tanımlamalıyız. Dinamik bir envanteri sahip olmayan, verileri tutarlılığını yitirmiş; aşırı ve noksan değerlendirmeye açık tarım, hayvancılık ve gıda sektöründe hiper hâkimiyetçi rekabette var olamayız. Genelinde Karadeniz’in, özelinde de Samsun’un sorunu olan “fındık rekoltesi” belirlemesinde bile bir “ortak dil” yaratamamışsak, sektördeki hâkimiyetçi rekabetle başa çıkacağımız söyleminin ayakları boşlukta kalır.

• Buluşlarımızı artırmadan hiper hâkimiyetçi rekabet ortamında tarım, hayvancılık ve gıda alanında kendi ayaklarımız üzerinde durmayız. Sektörde son dönemlerde aldığımız lisans haklarını, patentleri, başka ülkelerinkiyle karşılaştırmadan tartışma yaparsak, yıllardır konuştuklarımızı bir kez daha tekrarlamanın verimsizliğine tutsak oluruz.

• Bereket üreterek insanlarımızın yaşamını kolaylaştırmamız İçin dünyanın herhangi bir yerinde yapılan en iyi üretimi ülkemizde yapabilmeninin koşullarını tartışan bir gündemimiz olmalı. Bu, Bafra Ovası’nda ve Çarşamba Ovası’ndaki üreticilerin de gündeminde yerini almalı.Brezilya da EMBREPA Enstitüsü’nün ürettiği kaba yemdeki verimi bilmeden hayvancılıkta gelişme sağlayamayız.

Endüstri 4.0’ı kavramak

Ünlü yönetim bilgini Porter ve arkadaşının yazdığı akıllı ve bağlantılı ürünlerle ilgili önemli makalede en geniş yeri tarım sektörü alıyor. Tarım, hayvancılık ve gıda sektörü endüstri 4.0 aşamasını bütünleyen gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Hepimiz tarım, hayvancılık ve gıda sektöründe birikimlerimizi, bilinç düzeyimizi, bakış açımızı, beklentilerimizi, buluşlarımızı ve ürettiğimiz bereketi sorgulamak zorundayız. Hayatın öz gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Bunun bir tek yolu vardır; o da düşündüklerimizin, söylediklerimizin ve yazdıklarımızın virgülünün bile sorgulanması gerektiğini içselleştirmek... Unutmayalım ki yeni bir dünya kuruluyor. Bu dünyanın içinde yerimizi almak önce kendi işimiz, kendi sorumluluğumuzdur. Sorumluluk, kendi işimizi iyi yapma noktasından başlar... Endüstri 4.0 aşaması hayatın bir gerçeği ise bu gerçekle yüzleşmeden hiç bir sorumluluğumuzu yerine getiremeyiz. Tarım, hayvancılık ve gıda sektöründeki girişken insanlarımızın, herşeyin interneti( IoT), akıllı ve bağlantılı ürünler/ robotik, bulut yapılar, büyük veri ve analitik, üç boyutlu basık ve eklemeli üretim, makinelerin öğrenimi ve derin öğrenme vb. alandaki gelişmeleri yakından izlemesi gerekiyor. Ancak o zaman geleceği inşa etmek için “ya bir yol buluruz ya da bir yol açabiliriz!”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar