Bugün muhalefet şikâyetçi…
Türkiye Büyük Millet Meclisi… Milletin kayıtsız şartsız egemenliğinin temsilcisi…Yasa yapıcısı en yüksek organ… Yaptığı her yasa ile ülkeye, toplumu şu veya bu yöne götüren kurum… Devletin anayasal hiyerarşisinde ilk sırada… Bu kurum siyasi partiler ve milletvekilleriyle hayat buluyor.
Siyasi partiler ve milletvekilleri yoksa, Meclis de yok! Meclis'in demokratik karakteri, çatısı altındaki siyasi yelpazenin farklılığı ve genişliğiyle ölçülür; yelpaze ne kadar genişse Meclis o kadar demokratiktir. Bu da yetmez! Faklı siyasetleri temsil eden milletvekilleri, yasama görev ve sorumluluklarını yerine getirmede ne kadar özgürseler, Meclis de o kadar özgür ve demokratiktir.
Milletvekili özgürlüğünün sınırsız olduğunu söyleyecek değilim. Elbette sınırlıdır: Mensubu bulunduğu siyasi partinin programı, fikriyatı; partinin disiplin çerçevesi, oylarını aldığı seçmen kitlesinin siyasi tercihleri vs… Bunlar yasama özgürlüğünün genel çerçevesini çizer.
Cevabı zor sorular
Ne ki, özgürlük söz konusu olduğunda sorun da burada başlar: Milletvekilinin yasama özgürlüğü bu genel çerçeve içinde ne kadarlık bir yer kaplar; yani milletvekili yasama süreçlerinde partisinin, liderlerinin her dediğini, her istediğini yerine getirmek zorunda mıdır?
Yoksa, ister iktidar ister muhalefet olsun gerektiğinde partisinin, liderlerinin yasalar dahil yanlış icraatına karşı çıkmak, eleştirmek, seçenek üretmek ve "ayrık" tavır koyma hakkına sahip midir? Teorik anlamda, evet; milletvekili bu hakka sahiptir. Ama, Meclis'in oluşum ve çalışma pratiğinde bu hakkı kullanabilmek her vekilin "harcı" değildir!
Çünkü vekilin önünde bizatihi parti ve lider engelleri vardır. Muhalefet sıralarında oturuyorsa iktidar partisinin blokajı vardır. Bireysel açıdan bu hakkı kullanmayı mümkün kılacak "bilinç yapılanmasının" varlığı yokluğu da ayrı bir tartışma konusudur.
Yasama kalitesi
Milletvekilinin yasama özgürlüğü, Meclis'in "yasama kalitesiyle" de doğrudan bağlantılı. Bunu biz değil, milletvekilleri söylüyor. Gerçi bugün muhalefeti oluşturanlar iktidar partisini eleştiriyor; iktidar temsilcileri de Meclis'in çalışma sistemindeki eksiklikleri…
Her iki yaklaşımda haklılık ve doğruluk payı var. Ancak, mevcut yasama süreçlerinde ve Meclis'in çalışma sisteminde milletvekilini iktidar-muhalefet ayrımı ötesinde daha etkin duruma getirecek sistem düzenlemeleri pek kolay görünmüyor. Önce ortak siyasi irade oluşmalı ki, doğru düzenleme mümkün olabilsin.
Geriye iktidardaki partinin güç verdiği hükümetle birlikte yasama kalitesini ciddi bir sorun olarak algılayıp algılamadığı kalıyor ki, bunun cevabı da olumsuz. Nitelikli yasa yapma kaygısı bir tarafa; komisyonlarda, Genel Kurul'da muhalefeti her yönüyle sınırlandıran; eleştiri ve önerileri ısrarla dikkate almayan iktidar tavrı, hemen hemen çıkan tüm yasalara yansıyor.
Tabii şu da var: Sorun sadece bugünün değil, kökleri geçmişte… Türkiye'de işbaşı etmiş her iktidar aynı tavrı benimsedi. Sorunu çözmek için ortak siyasi irade geliştirmek, bu nedenle şart. Bugün muhalefet iktidarı eleştiriyor. Yarın denklem değiştiğinde; yani bugün muhalefette olanlar yarın iktidar, iktidardakiler muhalefet olduklarında aynı şikâyetlerin devam edeceğinde kuşku yok. Çünkü iktidar koltuğu muhalefet günlerini çabuk unutturuyor!