Bu zor yazıyı okuyup bana yol gösterin

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Bireyler gibi toplumlar da kendilerinin tasarladığı, ürettiği, piyasaya sunduğu anlatımların tutsağı olabilir. Kendi yaptığına  tapınabilme insana özgü bir davranıştır.  Yaşamı  algılama ve anlatım biçiminiz , davranışlarımızın ne olabileceğini öngörmenin de temel verilerini oluşturur.

Algılarımızı sorgulamadan  inanırsak, onların tutsağı olabiliriz. Sorgusuz inanma bizi "nesne" durumuna düşürebilir.

Bir insanın "nesne" olmadan çıkıp "özne" olabilmesi  "inançtan düşünceye geçmesi" dir.  Kendi içinde  özgür olan düşünce dünyamızın, inanmanın kolaycılığı yerine düşünmenin sorgulayıcı zorluğunu seçmesi, ilerlemenin "gerek şartı" dır.

Varlığını "tehditler üzerinde tanımlayan" birey , topluluk ve toplumlarda "gücün sınırlarını  bil  ilkesi"  unutulur.

"Güvenilir" olma ,  etkin "yumuşak güç" yaratmanın temelidir.Güvenilir olmanın korunması çok önemli, önemli olduğu kadar değerli bir  iştir.O nedenle yazarken, güvenilirliliği artıran işlerin altına imza atmak isterim.

Otuz yılı aşkın bir  süredir  "köşe yazısı" kaleme alıyorum. Düzenli olarak bu köşeyi işgal edişim ise 20 yılı aştı.

Durup  kendimi sorgulamalıyım.

Yaptığım işin "verimini" sorgulamazsam,"köşe yazısı yazma sorumluluğumun sınırlarını"  belirleyemem.

Köşe yazısı amaçlarının, yazdığımız medya aracına göre "farklı" olması doğal.

 Tartışmak istediğim, Dünya Gazetesi  gibi  "ihtisas gazeteciliği" iddiası olan bir kanalda kendi konumumu doğru belirleyebilme…

İnternet ve değişik haber alma olanakları bizi her zamankinden daha çok bilgiye ulaştırıyor.

Bilgiye ulaşabiliyoruz ama, enformasyonun parçalanması nedeniyle daha çok bilgiye sahip olduğumuz halde daha az "anlıyoruz."

İçinden geçtiğimiz süreç, bilgi üzerinde düşünmemizi, analizlerimizi bir senteze ulaştırmamızı, sonuçlar çıkarmamızı ve karar vermemizi sağlayacak "çerçeveleri organize etmemizi"  zorlaştırıyor.

Köşe yazısını konumlandırma

Karşı karşıya olduğumuz zorluklar , "…bilgi aktaran yazılardan, anlamayı ve karar vermeyi kolaylaştıran  yazılara geçiş yapmanın" da önündeki engeller.

Bir ihtisas gazetesinde yazmanın bu yeni "konumlanması", bizi iki temel sorunla yüzleştiriyor: Birincisi, "anlamayı kolaylaştırma" için ele aldığımız her konunun "bileşenlerini", "bağlamlarını" ve "bakış açısını" yerli yerine oturtabilme…İkincisi de, hızlı değişmelerin yarattığı olguları  doğru "adlandırma", adlardan türeyen yeni "kavramları" okuyucuya sunma, doğru kavramlarla "doğru düşünce örgüsü" yaratılmasına yardımcı olabilmek   için "  uygun projeler sunma" ve "işlerliği olan kurumların" yapı,işlev ve kültürüne ilişkin öneriler geliştirme…

Köşe yazarlığının "yeni konumlanması", yeni  kavramlar üzerine kurulu olduğu için "algılama zorlukları"  yaratırken, aynı zamanda   "anlamayı kolaylaştırma" işlevini de önemli hale getiriyor.Bu paradoksu aşmanın kolay olmadığını biliyorum…Çok çalışmak, saha çalışmaları yapmak, gerektiği kadar okumak, tartışmak ve eli taşın altında olanlardan "ayrıntı dinamiklerini" öğrenmek gerekiyor.

Bilginin hızlı üremesi, kısa mesaja dayalı  iletişim, enformasyonun parçalanması, "genel eğilimlerin fırsat ve tehlikeleri ile kendi olanak ve kısıtlarımızın oluşturduğu ayrıntı bilgisinin dengelemesi olan akılcı tutumu yaratmayı  ve yaşatmayı", ciddi  "uzmanlık" alanına dönüştürüyor.

İdare-i maslatçı

Belli "alanlar" seçiyor; o alanlarla ilgili  "saha araştırmaları" yapıyor; ulaşabildiğimiz ve erişebildiğimiz bilgileri sentezleyerek okuyucuya iletmeye çalışıyorum.

Daha ilk köşe yazısında belirttiğim  ilkeye  sadık kalmak istiyorum:Güncelin cazibesine kapılıp,peşine takılmak istemiyorum.

Buzdağının görünün kısımlarından çok, suyun altındaki görünmez yanlarını anlama ve anlatmanın önemine inanıyorum.

İnsanların  alışık olduğu kavramlarla yazanlardan daha çok  hoşlandıklarının da farkındayım. Hayatın öz  gerçeği yerine, kendi gerçeğimizi söyleyenlerden yana olan  tavrın da çok güçlü bir eğilim olduğunu biliyorum.

Yeni  adlandırmaları, kavramlaştırmaları ve düşünceleri öne çıkarma ilkesine sadık kalırken  "alışkanlıkları kolay sanan" okuyucu ile barışık olmanın zorlaştığını da gözlüyorum.

Yazma  kadar , okuyucu  olmanın  da giderek zorlaştığını  anlıyorum.

Yazacaksam, "idare-i maslahatçı"  olanlar kervanına katılmak istemem…

Yazdıklarımda "yanılabilme özgürlüğü" kullanmalıyım; ama "aynı yanlışları tekrarlayanlar" arasında da olmamalıyım.

Okuyucuya içtenlikle bir çağrı yapıyorum: Bu zor yazıyı bu satıra kadar okuyabildiyseniz, bana yol gösteren eleştirilerinizi esirgemeyin. Size mutlu ,sağlıklı bir yeni yıl dilerken,ayanı zamanda benim için özveride bulunmanızı rica ediyorum.Bu satırların yazarını eleştirin ve yol gösterin…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar