Bu yollar
Türkçemiz dünyanın en zengin dillerinden biri değildir. Günlük konuşmalarımızda herhalde bu nedenle bir çok şeyi deyişlerle anlatırız. Geçen gün bir yemekte beraber olduğum ABD’li bir iş adamı “Türkçe’nin çok zor bir dil olduğunu duydum. Öyle mi?” diye sorduğunda sanki dil bilimciymişim gibi biraz ukalalık ettim ve Türkçe konuşmaya zorladığımız hormon mağduru ergenlik çağındaki torunumun şikayetlerinden birini naklettim: “Devamlı deyişler kullanılıyor. Kelimeleri öğrensen deyişlerdeki anlamsız kelime kombinasyonlarını anlamak mümkün değil.” İş adamına “Türkçenin güzelliklerinden biri olan deyişlerimizin yabancılar için Türkçe öğrenmekte bir zorluk yarattığını itiraf etmek gerekir” dedim.
“Bu nereden aklına geldi?” diye soruyorsanız, bu hafta işletmelerde ‘yolsuzluk’ konusunu işleyecektim. Başlık olarak yoldan çıkmak, yolunu bulmak filan gibi seçenekleri düşünürken dilimizde yol kelimesini kullanan deyişler aklıma geldi. Yazıya bu paragrafı bir başka dile çevirecek olanlara başarılar dileyerek şöyle başlayabilirdim: “İşletmelerde yolsuzluğa yol açan nedenlerin bir yolunu bulup yoluna koyularak düzeltilmesi yolunu bulmaya eğilimli elemanların yoldan çıkmasını engelleyip yollarına taş koyacaktır.”
Haşa sizin işletmelerinizde ‘yolsuzluk’ elbette yoktur ama hani olur a şüpheleniyorsanız diye yazıyorum. Baştan söyleyeyim, yolsuzluğu teşvik eden en büyük neden yolsuzluk yapanların bir yolunu bulup yollarına devam etmeleridir. Başka bir deyişle eğer yolsuzluk YYKK olursa (yaptığı yanına kâr kalırsa) bu kanser gibi yayılır.
Önce yolsuzluk nedir ona bir bakalım. Malum yolsuzluk denince akla sürüyle şey geliyor. Haşa sümme haşa (gençler bilmeyebilir öyle olmasına olanak yok, öyle değildir anlamında eski bir Arapça deyim) sizin işletmenizde bunlar yoktur ama bir sıralayayım dedim.
Efendim bir kere rüşvet vermek ve almak var. İster kişisel çıkar isterse işletmenizin çıkarı için rüşvet vermek ve almak yolsuzluktur efendim. Yolsuzluğun en yaygın biçimi rüşvet vermek ve almaktır. Allah’tan ülkemizde tarihsel olarak böyle bir eğilim yoktur. O nedenle siz bu kavrama yabancı olabilirsiniz. Bilesiniz diye yazıyorum.
Sonra hırsızlık var. İşletmenizin kaynaklarının çalınması da yolsuzluktur. Hırsızlık işletmenizin kaynaklarının kişisel çıkarlar için kullanılması olarak tanımlandığından para, fiziki kaynaklar, bilgi ve know-how, işletmenin ilişkileri (müşteri, satıcı, vb.) gibi kaynakların hepsi çalınabilir efendim. Yani hırsız ille de para çalmaz. Söz gelimi, bilgi çalmak da elbette yolsuzluktur.
Sahtekarlık da yolsuzluktur. Evrakta, tanıtımda, veya işletmenin her hangi bir etkinliğinde sahtekarlık yapılabilir. İster bireyin kişisel çıkarları isterse işletmenin menfaatleri için yapılsın sahtekarlık sahtekarlıktır. Müşteriye yapılan tutulamayacak vaatlerden, kasadan para aşırmak için masraf raporlarını şişirmeye kadar geniş bir yelpazede sahtekarlık yapılabilir.
Efendim gasp da yolsuzluktur. Şantaj, tehdit gibi yollarla bireye veya kuruma çıkar sağlamak gasptır. İster üstü kapalı ima yoluyla yapılsın isterse açıkça, ister kurum içinden isterse kurum dışından birilerini ilgilendirsin gasp da yolsuzluktur.
Güç ve makamın suistimali de yolsuzluktur. İnsanlar bulundukları makamının sağladığı gücü bir sürü şekilde suiistimal edebilirler. Daha önce saydığım rüşvet, ihtikar, sahtekarlık, hırsızlık dışında insanlara kötü muamele ederek ego sorunlarını halletmeye, seksüel istismara kalkışmaya, ayırımcılık yapmaya, üstüne vazife olmadığı halde işlere, insanların özel hayatlarına karışmaya, iş yerinde huzurlu bir çalışma ortamı yaratmak yerine orayı gergin, korku dolu bir yer haline çevirmek için kullanabilirler. Bu da yolsuzluktur efendim.
Efendim sonra mahrem bilgilerin yetki alınmadan kullanılması da yolsuzluktur. İşletmede kurum ve kişiler hakkındaki bilgilerin bu tür bilgileri paylaşma yetkisi olmaksızın kişisel çıkarlar için kullanılması, satılması, verilmesi yolsuzluğun bir başka türüdür. Yasanın gerektirdiği ve toplum yararına olacak ‘ihbar’ türü paylaşımlar haricinde bu tür hareketler de, hele paylaşan kişi bundan çıkar sağlıyorsa, diğerleri gibi yolsuzluk tanımına girer.
Sözün kısası Allah işletmenizi yiyici, hırsız, sahtekar, gaspçı, suistimalci elemanlardan korusun. Allah korumasına korur elbette ama hani demişler ya “önce eşeğini sağlam kazığa bağla” diye, olur a beşer şaşar elemanlarınızdan bazılarının şeytana uyup ‘yolsuzluk’ yapma olasılığına karşı siz ne yapacaksınız. Tabii bunun en doğru cevabı şeytana uymayacak elemanları işe alarak başlayacaksınız. Bu nasıl yapılacak? Milletin alnında ‘namuslu’ veya ‘yiyici, hırsız, sahtekar, gaspçı, suistimalci’ gibi damga yok. Bu sorunun cevabı da aslında ilk ağızda basit: İşe alacağınız kişiler hakkında damat/gelin tahkikatı yapar gibi araştırma yapacaksınız. Yolsuzluk tiryakilik gibidir. Çoğu yiyici, hırsız, sahtekar, gaspçı, suistimalci bunları daha önce de yapmışlardır. Adayı iyi tanıtmak için imal edilmiş özgeçmiş ve referans mektuplarını bir tarafa bırakıp araştırma yapacaksınız. Ben hep yapardım ve çok da faydasını gördüm. Söz gelimi bir daire başkanı adayının diplomasının sahte olduğunu geldiği ülkede tahkikat yaptırarak keşfetmiştim. Adayı onaylayan personel müdiremizin “şaştım” lafına da ben şaşmıştım!
Tahkikatla beraber adayı işe almadan mülakata almak da iyi fikirdir. Ben de vardır. Bazı insanlar biriyle biraz konuştuktan sonra bir altıncı his geliştirirler ve ya beğenirler ya da beğenmezler. Böyle elemanlarınız varsa mülakat komitesine alın. Adayların ‘yolsuzluk’ konusundaki düşüncelerini anlayabilmek için standart hale gelmiş mülakat soruları vardır. Söz gelimi, iş hayatınızda kendinizi amirlerinizden veya astlarınızdan özür dilemek zorunda hissettiğiniz bir anekdot aklınıza geliyor mu? filan gibi. Yalnız unutmayın bu amaçlı sorular Internet’te sürüyle. Yani adaylar da biliyorlar. O nedenle dikkatli olun.
Elinizden geleni yaptınız. Araştırdınız, soruşturdunuz, mülakat yaptınız. Tüm bunlar iyi de olası yolsuzlukları önlemez. Bu daha işin başı. İşletmenizde yolsuzluğa yol vermeyecek bir atmosfer yaratmak öyle kolay değildir. Sümme haşa sümme sizi tenzih ederim ama bu iş patrondan başlar. Aleme verir talkını (telkin, öğüt) kendi yutar salkımı olmaz. Önce bir rol modeli olarak bu konudaki tutum ve davranışlarınız açık olacak. Buna rağmen İngilizce ‘checks and balances’ denilen izleme, denetim ve düzeltme mekanizmalarının da işletmede yerleştirilmesi gerekir. Sarih politika kararları, protokol denilen neyin nasıl yapılması gerektiğini anlatan sistem tanımları, açık iletişim kanalları, sistemik kontroller ve hepsinden önemlisi yolsuzlukların gidilmesinde uygulanan prosedür ve ciddiyet bu mekanizmaların parçalarıdır. Vakit bulursak bir başka zaman bu önemli konuya döneriz.
Tüm bunlar tamam da benim kişisel deneyim ve gördüklerimden öğrendiğim bir şey var. Yolsuzlukların önlenmesinde en etkili sistem oto-kontroldur. Ne yaparsanız yapın, kaç yönetmelik, politika tamimi yazarsanız yazın insanların birbirlerini gönüllü olarak denetlediği örgüt kültürünün hem etkinlik hem de etkililik açısından önüne hiç bir şey geçemez. Basit bir örnek vereyim. Benim ODTÜ’de asistan olarak başladığım kariyerimin ilk yıllarında işe geç gelen, işini sallayan, işini asistanlara yıkıp danışmanlık peşinde koşan hoca tanımıyordum. Kimse kaçta geldin? Kaçta gittin? Neredeydin? Diye sormazdı ama hepimiz en geç saat 08:00 de ofislerimizde olurduk. O kültür kolay yerleşmedi.
2018 de yolunuz açık olsun
Sağlıcakla kalın