Bu yılın dış denge olasılıkları

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Küresel konjonktür ve enerji fiyatlarındaki aşağı yönlü eğilim bir süredir Türkiye’nin dış ödemeler görünümünü önemli ölçüde etkiledi. Son birkaç yıldır, büyümenin yavaş olmasının da katkısıyla, dış ticaret açıkları geriledi ve finansman yükü azaldı. Türkiye ekonomisi açısından olumlu olan bu tablo 2016 yılının ikinci yarısından itibaren yavaş da olsa değişmeye başladı. Cari işlem açıklarının arttığına tanık olduk. Bu dönüş 2017’nin ilk aylarında da devam etti. Yılın sonraki aylarındaki olası gelişmeler yılın bütünü itibariyle dış açık boyutunu ve dış finansman yükümüzü belirleyecek. Türkiye ekonomisinin taşıdığı düşünülen riskler ve bunun kredi değerleme notumuza yansımış olması 2017 yılında dış finansman imkanlarının görece daha dar olabileceği izlenimini veriyor. Bu koşullarda yeni açıklanan ödemeler dengesi verileri daha büyük önem kazanmış gibi görünüyor.

Mart ayı ödemeler dengesi verileri önceki gün açıklandı. Aylık ödeme açığının 3.1 milyar dolar boyutunda olduğu anlaşıldı. Beklentiler 3.2 milyar dolar civarında dolaşıyordu. Gerçekleşme beklentinin altında oldu. Mart ayında yıllıklandırılmış (12 aylık) cari açık 33.0 milyar dolar oldu. Bir yıl öncenin mart ayı yıllıklandırılmış açığı 28.6 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. 2017 yılı mart ayındaki yıllık açık bunun üzerinde gerçekleşti (33.0 milyar dolar). Yıllık boyuttaki cari açığın 2016 yılının ikinci yarısından itibaren yükselmeye başladığını biliyoruz. Bu nedenle mart ayı itibariyle birikimli yıllık açığın bir yıl önceki düzeyinin üstünde olması şaşırtıcı değil. Buna karşılık mart ayındaki yıllık açığın bir ay önceki (Şubat 2017) açığın (33.7 milyar dolar) altında kalmış olması ilginç. İlk çeyrekte hızlanan ihracatın bunda rol oynadığını söylemek mümkün. Bavul ticareti ve gelir kalemlerinde gözlenen artışlar da katkı yapmış gibi görünüyor.

Benzer bir durum iki yıl arasındaki finansal akımların boyutlarında da görülüyor. Mart ayında finans hesabından 1.7 milyar dolar giriş olmuş. Bu şubat ayındaki 3.3 milyar dolarlık aylık girişin altında. İlk üç aylık dönemde de böyle bir durum söz konusu. Ocak-mart dönemi mali sermaye akışında da 2016 yılındaki 7.8 milyar dolarlık girişe karşılık bu ayın birinci çeyreğindeki giriş bunun altında (6.5 milyar dolar). Buna karşılık yıllıklandırılmış veriler bunun tersini gösteriyor. 2016 yılı mart ayı itibariyle yıllık boyuttaki finansal kaynak girişi 25.0 milyar dolar olmuş. Bu yılın mart ayında geçmiş 12 aylık finansal kaynak girişi ufak da olsa bunun üstünde (26.6 milyar dolar).

2017 mart ayında doğrudan yatırımlarda 1.6 milyar dolarlık artış var. Bu yılın önceki aylarında 500-600 milyon civarında dolaşan doğrudan yatırım girişinin epeyce üstünde bir boyut bu. Doğrudan yatırımların hızlanmasında son aylarda Körfez sermayesinin ilgisindeki artışın önemli rol oynadığı söylenebilir. Bu hızlanmaya rağmen bu yılın ilk çeyreğindeki toplam doğrudan yatırımlar önceki yılın aynı dönemindeki boyutun sadece 250 milyon dolar üzerinde.

Yani henüz genele yansımış bir durum yok. Portföy yatırımlarında ise bunun tersi bir durumun gelişmekte olduğu izlenimi var. 2017 yılında mart ayındaki aylık portföy yatırımı (2.2 milyar dolar) önceki aylardan yüksek. Portföy yatırımlarındaki ilk çeyrek rakamları da önceki yılın birinci çeyreğinden yüksek. Doğrudan yatırım girişi ile mukayese edildiğinde, 2017’nin mart ayında doğrudan yatırımlardaki artışın bir trend oluşumuna işaret etmediğini, buna karşılık portföy yatırımlarında ilk üç ay içinde oluşan eğilimin, küresel fon akışındaki değişimler de göz önüne alındığında, böyle bir trendin gelişme olasılığının varlığına işaret ettiği söylenebilir.

Ancak, portföy yatırımlarının küresel ölçekte akışının temelde ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz kararlarından etkilendiği biliniyor. Haziran ayında böyle bir faiz artışı olasılığı da oldukça yüksek. Kısacası, bize dönük portföy yatırımı girişinin hızlanması olasılığı artmış olsa da bunun yılın ikinci yarısında bu hızı muhafaza edemeyebileceğini de hesaba katmak gerekiyor. Yılın ilk üç ayında borçlanma sayılarındaki gerilemeler böyle bir tablo çiziyor. 2017 yılının ilk üç ayına ilişkin veriler bu dönemde hükumetin yaptığı küçük boyutlu borçlanmanın dışında bütün öteki kurumların borçlanmalarında önceki yılın aynı dönemine kıyasla gerilemeler olduğunu gösteriyor.

Yılın ilk çeyreğindeki görünümden yapılabilecek okumalar böyle. Yılın geri kalan döneminde artan enerji ithalatı, petrol fiyatlarındaki olası artışlar, turizm gelirlerinde devam eden zafiyet gibi etkenler nedeniyle cari açığın daha da büyüyeceğini ve dış kaynak girişine ihtiyacın da artacağını öngörmek mümkün. İç ve dış politikaların buna göre biçimlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018