Bu yaz her zamankinden daha yakıcı olabilir!..
Basına yansıyan haberlere bakılır ise G-20 Zirvesi öncesinde, söz konusu grubun Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları'nın yaptığı toplantı artan endişelerin gölgesinde geçmiş. ABD Hazine sekreteri ise Wall Street Journal'da yayınlanan mektubunda, G-20'nin küresel ekonominin iyileşmesinin koruyucusu olacağını iddia etmiş, güçlü politikaları ile ana rol oynayacakmış, iyileşmenin hız kesmemesi için mali refromlara ihtiyaç varmış ve iyileşmeye güven artmadıkça reformlar başarıya ulaşamaz mış... Yaklaşık iki yıldır benzer nakaratlar dinliyoruz fakat sorunların çözümü için hiç bir şey yapılmadığını sadece beklentiler yolu ile ciddi yan yan tesirler pahasına finansal piyasaların manipüle edildiğini görüyoruz. Bu koşullarda iyileşmeye yönelik güven duygusu ve desteğinin son bir yıldakinden daha yüksek olamayacağını Ğ-20'nin insanlığı oyalayıp zaman kaybettirmektüen başka bir şey yapmadığını düşünüyoruz. Asıl önemlisi teşhis ve tedavi konusunda kendi aralarında uzlaşamadıklarını, dayanışma görüntüsü vermeye çalışan söylem ve fotoğraflarında artık işe yaramadığını biliyoruz. Onların gelir dağılımının bozulması rekabet koşullarındaki olumsuzluğa bağlı olarak faaliyet geliri pastasının küçülmesi, sonuçta işsiz ve çaresiz insan sayısının artmasına nasıl katkı yaptıklarını görebiliyoruz.
G-20 üyeleri içinde Batılı gelişmiş ekonomilerin bütçe açıkları büyüyor, kamu borç yükü artıyor, aktif kalitesi iyice bozulmuş bankalar ayakta durmakta zorlanıyor, asıl önemlisi çözümün faturası başka kaynak kalmadığı için kendi halkına çıkacak ise nasıl güven verecekler. İster daha çok vergi alsınlar isterlerse parayı bollaştırıp enflasyon yaşatsınlar sonuçta ekonomi daralacak ve işsizlik artacak... ABD'de mayıs ayında tarım dışı alanlarda 431 bin kişi işe alınmış ve işsizlik yüzde 9.7'ye düşmüş! İşe alınanların 411 binini nüfus sayımı için kanun tarafından geçici olarak istihdam edilenler oluşturuyor ise yetkililere nasıl güvenilecek?..
2009 yılı ilk yarısında güven bunalımını aşmak adına bir şeyler yapılmaya çalışıldı. IMF ve Dünya Bankası'nın imkanları arttırıldı, Merkez Bankaları eşgündemin içinde kredi krizini sonlandırılmak amacı ile likiditeyi bollaştırdılar. Macaristan ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri ise maliye politikalarını sıkılaştırıp reform yapmak şartı ile IMF ve AB'den yardım aldılar. Cuma günü Macaristan'dan gelen haberler kürelci iyimserleri tekzip etti! Hiç bir şeyin onların gösterdiği gibi olmadığı açığa çıktı. IMF destekli uygulama sayesinde bütçe açığının yüzde 3.8'e inmesi umulan, yatırım bankaları ise yüzde 5 bekler iken hükümet yüzde 7-7.5 düzeyinde olacağını açıkladı, tabi ki ortalık karıştı, üç gün içinde açıklanacağı söylenen yeni önlemler beklenmedi ve Macar parası Forint çöktü. Belli ki küresel ekonomiyi yönlendirmeye çalışanlar 1929 bunalımından hiç ders almamış, ciddi yapısal sorunlar mevcut iken mali sıkılaştırmanın ise yaramayacağını veya beklentiler üzerindeki etkisinin geçici olacağını düşünememişler.
Mali önlemler alıp bozulan beklentileri düzeltmeye çalışan AB üyeleri Macaristan'dan gelen açıklama ile şaşkına döndüler: Yeni bir satış dalgası Euro'yu yıprattı. Bu durum ciddi bütçe açığı olan AB üyeleri için iyi şeyler söyleniyor: Zira AB üyelerinin yapmaya çalıştığı uygulamadan Macaristan vazgeçtiğini ve vergi oranlarını düşüreceğini açıklıyor. Bir anlamda durgunluk açılmadan gelecek malı sıkılaştırmanın sorunu ağırlaştırmaktan başka bir fayda sağlamadığını bu örnekle açığa çıkıyor. Merkez Bankalarının daha fazla para basması, küresel düzeyde enflasyon ve biray gecikmeli olarak faizlerin yükselmesi seçeneği ön plana çıkıyor. Bu durumda faaliyet dışı gelir yaratan pozisyonlar saatli bombaya dönüşüyor, gerçek sorunlarla yüzleşmek zamanı yaklaşıyor. Rekabet koşullarındaki olumsuzluk nasıl düzelecek ki faaliyet gelirleri daha fazla erimesin ve gelir dağılımı daha fazla bozulmasın? Eğer öncelikler bu son sorular lehine değişecek ise bankalar ve aşırı borçlu devletlerin durumu ne olacak?.. G-20 bu konularda neler söylüyor ve neler yapıyor ya da yapamıyor?..
Küresel düzeydeki en önemli pazarlar durumundaki ABD'deki toparlanmanın yetersizliği ve AB'deki daralma eğiliminin güçlenmesi olumlu düşünmeye izin vermiyor. Gelişmekte olan ekonomilerin ortaya çıkacak boşluğu dolduramayacak olduğunun açığa çıkması ise belirsizlik ve kırılganlığı iyice arttırıyor, G-20'lerin itibarını eritiyor. Böyle olmasa idi sermaye piyasaları yeniden satış baskısı altında bunalan, gelişmekte olan ekonomilerden kaynak çıkışı artar ve fiyat oynaklığı tehlikeli düzeylerde dalgalanabilir miydi?
Ülkemiz açısından son enflasyon rakamlarına ve bono bileşik faizlerindeki gerilemeye bakarak olumlu şeyler söylemek kendimizi aldatmak olur, zaten gerek siyasi irade gerekse mali sektör bunu çok fazlasıyla yapıyor. Çok aşırı değerli Türk Lirası'nda son haftalarda yaşanan dalgalanmalar, en önemli ihraç pazarımız durumundaki AB de ve parayı Euro'da yaşanan gelişmeler tedbirli olmayı ve aşırı riskten kaçınmayı gerekli kılıyor. Kimse önünü göremiyor, fakat aşırı risk taşıyanlar hem bunu söyleyemiyor hem de sorununu büyütme basiretsizliğinden kurtulamıyor. Yaz ayları her zamankinden daha sıcak geçecek ve sonbaharda yaprak dökümü hızlanacak gibi görünüyor...