Bu yapılan akıntıya kürek çekmektir
Petrol fiyatları son ayların en düşük düzeyine indi ve bu düşüşün daha da devam edeceği bekleniyor ya...
Dolar kuru aylardır sabit, hatta kimi zaman gerileme oluyor da Merkez Bankası Türk Lirası daha fazla değer kazanmasın diye ara ara müdahale ediyor ya...
Bu gelişmelerin nimeti olmalıydı değil mi... Oldu işte; akaryakıt ucuzlamaya başladı. Az bile ucuzladı; benzinin litresi yalnızca 5 kuruş, motorinin litresi ise 7 kuruş düşürüldü.
Petrolün ucuzladığı, OPEC ülkelerinin kan ağladığı, Batı ile Ortadoğu arasında görülmedik ölçüde barış rüzgarlarının estiği bir dönemde, üstelik bir de dolar düşüyorken tabii ki akaryakıtta daha fazla ucuzluk olmalıydı. Olacaktır merak etmeyin; bu henüz bir başlangıç!
Şirketleri ikna(!) ettik
Sahi biz ne yapıyoruz! Maliyetleri yukarı giden akaryakıt dağıtım şirketlerini çok açık ki “ikna ediyor” ve fiyat indirimine gitmelerini sağlıyoruz.
Sonra da “Yabancı sermaye Türkiye’ye neden gelmiyor” diye günah keçisi arıyoruz.
Şimdi biz akaryakıt fiyatlarına narh mı koyacağız yani? Hangi devirdeyiz?
Bugün akaryakıt, yarın faiz (ki bu konuda ne düşünüldüğü zaten belli) ve gün gelir döviz... Bu çok fena bir adım. Hem öyle fena ki, nerede duracağını bilemeyiz.
Hadi akaryakıt fiyatlarının çok artması gibi bir endişeniz vardı, bunu önlemek istediniz. Hiç olmazsa sabit tutup şu indirime gitmeseydiniz. Ne yani şimdi vatandaş “Yahu petrol artıyor, dolar artıyor, nasıl oluyor da bu benzin mazot ucuzluyor. Hem madem ucuzlatabiliyordunuz, şimdiye kadar niye yapmadınız” demeyecek mi?
Demeyecek olanlar çıkacaktır mutlaka ama “Daha önce nerelerdeydiniz” şeklinde düşünenler daha fazla olursa, böyle dönemlerde bu tür fiyat müdahalesi beklentileri artmayacak mı?
Diyorsanız ki, “Hele şu 24 Haziran bir geçsin, sonra her şeyi eski şekline döndürürüz”, ona kim ne diyebilir ki, siz de haklısınız!
Merkez’in hamleleri
Merkez Bankası da dövizdeki hızlı artışa karşı önlem olarak dün iki karar daha aldı.
Merkez, 7 Mayıs’ta rezerv opsiyonu mekanizması kapsamındaki değişiklikle piyasadan 6.4 milyar lira çekip yaklaşık 2.2 milyar dolar tutarında dövizin bankaların kullanımına sunulmasına olanak tanıyacak adımı atmıştı.
Dün alınan ilk kararla günlük olarak düzenlenen Türk Lirası depoları karşılığı döviz depoları ihale tutarı 1 milyar 250 milyon dolardan 1.5 milyar dolara yükseltildi. Böylece en fazla 6 milyar 250 milyon dolar olan söz konusu ihalelerin toplam bakiyesinin 7.5 milyar dolara ulamasının yolu açıldı.
Dünkü diğer önlem Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz ihaleleriyle ilgili. Bu ihaleler kapsamında ikinci çeyrek için daha önce 5.3 milyar dolar olarak belirlenen tutar 7.1 milyar dolara kadar çıkabilecek. Bu uygulama, Merkez Bankası’nın bankalara fiilen döviz sattığı anlamına gelmiyor.
Ama yetmiyor
Merkez Bankası biraz da dolambaçlı yollarla önlemler almaya çalışıyor, ama olmuyor, döviz bir türlü düşürülemiyor. Şimdi doların dün bir ara 4.40’a dayandığına, daha sonra 4.30’un altına indiğine bakarak alınan önlemlerin işe yaradığını, TL’nin artık değer kazanma sürecine girdiğini mi söyleyeceğiz? Eğer bunu söyleyebiliyorsak demek ki dolarda 4.30’ların hemen altı bizim için ideal sayılması gereken düzeyler.
Doların dün akşam saatlerinden itibaren niye tırmanışa geçerek birden 4.30’lardan 4.40’lara doğru yol aldığını biliyoruz. Bu tümüyle Trump’ın açıklamalarından kaynaklandı. Dolayısıyla ilk etki geçince de yeniden açıklama öncesi düzeye inildi. Hepsi hepsi bu!
Kendimizi kandırıyoruz
Petrol artıyor, kur artıyor; dolayısıyla maliyetler artıyor ama biz akaryakıt fiyatlarını aşağı çekiyoruz. Yani özünde kendimizi kandırıyoruz.
Dolar kuru aslında gerilemiyor, hala çok ama çok yüksek, ama 4.30’ların altına inildi, diye memnun oluyoruz. Yani özünde yine kendimizi kandırıyoruz.
Ve akıntıya kürek çekiyoruz durmaksızın. Fena yorulacağız bir süre sonra...