Bu teşvikler ya yetersiz ya yatırımcının umurunda değil

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yılın ilk dört ayına ilişkin teşvik belgelerinin dökümüne bakıyoruz. Ekonomi Bakanlığı'nın verilerine göre, ilk dört ayda 26.8 milyar liralık yatırım için teşvik belgesi düzenlenmiş. Geçen yılın aynı dönemindeki 42.8 milyar liralık tutara göre büyük bir gerileme var ama yanıltıcı olan geçen yılın rakamı. 2015'te büyük ölçekli enerji projeleri yüzünden böylesine sıra dışı bir yatırım tutarı ortaya çıkmıştı. Yani bu yılın ilk dört ayındaki 26.8 milyar lira, eğilime uygun bir teşvik tutarı. Zaten 2014'ün aynı dönemindeki rakam da bu yılkine yakın, 23.2 milyar lira.

Eğer çok büyük ölçekli bir yatırım söz konusu değilse yıllık teşvik belgeli yatırımlarda sabit yatırım tutarı 100 milyarı çok zor buluyor. Son üç yılın rakamları bize bunu gösteriyor. 2013'ün tümünde 96, 2014'te 64, 2015'te ise 103 milyar liralık yatırım için teşvik belgesi düzenlenmiş. Kaldı ki, geçen yılki rakamı 100 milyarın üstüne taşıyan yılın ilk aylarındaki yüksek tutarlı enerji projeleri.

Teşvik belgeli yatırımlar karşılığında sağlanan istihdam da yıllık bazda kabaca 150-200 bin kişi arasında değişiyor.

Teşvikli yatırımlarda durumumuz çok özet olarak böyle. Yıllık yatırım tutarımız da, bu yatırımlar karşılığı sağladığımız istihdam da belli. Peki bu bizim ihtiyaçlarımızı ne ölçüde karşılayabiliyor?

Bu yatırım düzeyiyle öyle dünyanın en büyük ekonomileri arasında basamak atlamamız şöyle dursun, geri gitmiyor olmamız mucize. Elbette tüm yatırımlar ve üretim teşvikle gerçekleşmiyor ama bu bir ölçü.

Bu yatırım ve bağlı olarak üretim düzeyiyle 10 bin doların çok altına inmiş kişi başına gelirimizi yeniden 10 bin doların üstüne çıkarmak, hele hele çok daha yukarılara taşımak hiç mümkün görünmüyor. 

Kaldı ki hala üretimin "hamallığı"nı yapmaktan kurtulabilmiş değiliz. Sanayi devrimini yakalayacak bir atılım söz konusu değil. Aslında üretimin hamallığına da çoktan razıyız ya... Hatta mevcut üretim tesislerimizi verimli ve olabildiğince yüksek kapasiteyle çalıştırmaya bile çoktan razı olacağız da, onu bile sağlamakta zorlanıyoruz. Nerede kaldı sanayi devrimini yakalamak!

Sorun nerede?

Yatırımcıya coğrafi bölgelere göre bir dizi teşvik sağlanmış durumda. Ama ya bu teşvikler yeterli görülmediği için ya da başka etkenler yüzünden yatırımlarımızı bir türlü artıramıyoruz.

Sorun, siyasilerin ileri sürdüğü gibi faizlerin yüksek olmasından mı kaynaklanıyor, yoksa ekonominin geleceğine duyulan güvensizlikten mi ya da güvenlik sorunlarından mı?

Herhalde sorun teşvik mevzuatının yetersizliği olsaydı bu şimdiye çoktan giderilirdi. Çünkü atılabilecek en kolay adım bu. Geriye kala kala iç ve dış pazarlara ilişkin kaygılar ve yatırım maliyetleri yani faiz sorunu kalıyor. Maliyet sorunu da herhalde teşvik mevzuatı yeniden gözden getirilerek halledilebilir. 

Demek ki sorunumuz pek maliyet sorunu değil. Hele hele faiz sorunu hiç değil.  

İşsizlik nasıl azalacak?   

Teşvikli yatırımların sağlayacağı istihdama bakıyoruz, yıllık bazda 200 bini hiç yakalayamamışız. Emek yoğun yatırımlarla bu düzeyi belki yakalama şansımız olacak. Bu yatırımlar da biraz düşük teknoloji kullanımı demek. Yani ya emek yoğun yatırımlara devam edeceğiz ya sanayi devrimini yakalama gayreti içinde olacağız. 

Bizim yolumuz belli, sanayi devrimiyle çok sınırlı sayıda büyük şirket ilgilenebileceği için yine her zamanki gibi düşük teknolojili işlerle yolumuza devam edeceğiz. 

Aslında böyle yaptığımızda bile sağlayacağımız istihdam biraz önce de belirttik yıllık 200 bini bulmuyor. Tüm yatırımlar ve dolayısıyla oluşan istihdam teşvikli gerçekleştirilmeyecek elbette. 200 bin dolayındaki istihdamın, toplamın yarısı olduğunu varsaysak toplam sayı 400 bini ancak buluyor. 

Bizi yılda yaratacağımız 400 bin kişilik istihdam kurtarmıyor ki. Bize artık yıllık 1 milyona yakın yeni istihdam gerekiyor. Üstelik yıllık 1 milyon istihdam sağlarsak, işsizlik oranımızı sabit tutabiliyoruz, aşağı çekmek söz konusu bile değil. Yıllık istihdam 1 milyonun altında kaldığında da işsizlik oranımız büyüyor. 

Bazen günlük hengame içinde detaylarda boğuluyor ve büyük resmi göremiyoruz. Bu eleştiri her kesime, kendimiz de dahil. Dövizdi, faizdi, bankaydı, derken, yani araçlarla uğraşırken amaçtan gözümüzü kaçırıyoruz.  

catssvsvsvsv-003.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar