Bu soruyu her daim sormamız gerekiyor!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Suriye’de Türkiye’nin olumlu karşılamasının mümkün olmadığı gelişmelere her gün yenileri ekleniyor. Bir dönem sonucunu belirlemekte bizim söz sahibi olduğunu düşündüğümüz komşumuzdaki gelişmeler şimdi büyük dünya devletlerinin meselesi oldu. Korkarım, bizim ne düşündüğümüzle artık kimse fazla ilgilenmiyor, gelecekte bir çözüm masası kurulacak olsa belki o masada zor yer buluruz. Dış politikada tek sorunumuz Suriye değil, tüm dış politikamız sıkıntılarla dolu görünüm sergiliyor. Batılı müttefiklerimizle aramız yeterince iyi değil; bir aralar Cumhurbaşkanımız Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girmeyi arzuladığını dahi ifade etmişti. Fakat şimdi, Şanghay’ın başını çeken Rusya lideri Putin ile de aramız bozuldu. Aramızın iyi olduğu komşu yok.

Sadece dış politikada değil; hangi konuda zorlukla karşılaşsak, hep başkalarını suçluyoruz. Seneler önce okuduğum bir yabancı yazar, Orta Doğu’da bir tek Türkler başkalarını suçlamak yerine, biz neyi yanlış yapıyoruz diye sordular ve başarılı oldular tespitini yapmıştı. İsterseniz, gelin biz de başkalarını suçlamak yerine dış politikada neyi yanlış yaptığımızı belirlemeye çalışalım ve malumu ilam ederek başlayalım: dış politika uzun vadeli hedefler belirlenerek onları gerçekleştirmek için yapılır. Hedeflere yön veren kavram ise ulusal çıkardır. Ulusal çıkarlar kolay değişmez. Dolayısıyla, olaylar karşısında hemen yön değiştirmek, zıt siyasetler arasında gidip gelmek, zikzaklar çizmek hatalıdır. Son yıllarda ülkemizin istikrarlı bir politika izlediğini söylemek giderek güçleşti. Düne kadar giderek yakınlaştığımızı söylediğimiz ve enerji konusunda kaderimizi bağladığımız Rusya ile şimdi bozuşmamız, müttefiklerimizle sürekli olarak ve kamuoyu önünde didişmemiz, istikrarlı siyaset örneği olmasa gerek.

Dış politikanın bir ekip işi olduğunu da unutmamak gerekiyor. İktidarımız birçok ülkenin kıskanacağı nitelikte kadrosu olan, Osmanlı’dan beri oluşmuş güçlü gelenekleri olan bir hariciye teşkilatını miras aldı. Onları fazlasıyla muhafazakar ve Batılı bulduğu için ” monşerler “ diye küçümsedi.  Dış politika yapımına ve uygulanmasına meslek dışından gelen danışmanlar, uzmanlar vs. fazlaca karıştırıldı. Anlatılanlara bakılırsa, birçok konuda politika yapımında bir bölümü yabancı dilden yana bile mütevazi donanımlı bu zevat ağırlıklı rol oynuyor; teşkilatın birikiminden ve deneyiminden yeterince yararlanılmıyor.  Bunun yanında, siyasi sorumluluğu taşıyanlar (ve taşımayanlar) birbirinden farklı açıklamalar yaparak, yaklaşımlar ortaya koyarak, üzerinde anlaşmaya varılmış bir siyasetin uygulayıcısı olmak yerine çelişkili görünümler veriyorlar. Liderlerimiz kimseye danışmadan, uzun vadeli ve çok yönlü etkilerini değerlendirmeden, hariciyenin titizce hazırladığı metinlere ihtiyaç duymadan akıllarına geleni söyleyerek, dış politikada müstakbel sıkıntıların temelini atıyorlar.

İşte size, dış politikada neyi yanlış yapıyoruz sorusuna birkaç örnek cevap. İşlerin düzelmesini istiyorsak, bu soruyu her daim sormamız gerekiyor. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019