Bu senin rüyan!
Son günlerde karşı karşıya kaldığımız olumsuzluklar çerçevesinde değindiğimiz strateji konusunu, ara sıra dost sohbetlerinde de konuşuyoruz. Kuşkusuz stratejinin belirlenmesinde temel bazı noktalar ortak olsa da, her işletmenin kendi koşullarına göre bir strateji belirlemesi gerekliliği açıktır.
Bir dostumuzun anlattığı bir şakayı sizlere aktararak konuyu bir az daha tebessüm ettirici bir yöne çekmeye çalışacağım. Genç bir hanım rüya görmektedir. Rüyasında kendisini bir delikanlı kovalamaktadır. Genç hanım kaçar, delikanlı kovalar. Kovalamaca böylece devam ederken, genç hanım kendisini çıkmaz bir sokakta ve bir duvarın önünde bulur. Kaçacak, gidecek bir yer kalmamıştır. Kovalayan delikanlı da gelir ve bu hanımın karşısında durur. Hanımefendi dehşet içerisinde, delikanlıya sorar " Şimdi ne olacak?" Delikanlı gayet sakin bir biçimde cevap verir. " Ne bileyim ben, bu senin rüyan, sen karar ver ne olacağına!"
Ne kadar strateji kurarsanız kurun, ne kadar tedbir alırsanız alın, öyle zamanlar oluyor ki, tamamen kontrolümüz dışındaki nedenlerden dolayı, işler sarpa sarabiliyor. Şakamızdaki hanımın girdiği çıkmaz sokağa girmek gibi durumlarla karşılaşmak her zaman olası.
Tedbir aldık, bize bir şey olmaz mantığını kullanmanın ne kadar riskli olabileceğini sanırım anlatmaya gerek yoktur. Hepimizin bildiği deyimi burada tekrar etmek isterim "hırsıza kilit dayanmaz" biz ancak onun işini zorlaştırız.
Mutlaka tedbir alacağız, ancak bütün bu tedbirlere karşın yine de bir şeyler olursa ne yapacağız. İşte burada daha dikkatli olmamız gerekiyor. Kıssadan hisse çıkararak, şakamızın ana fikrini vurgulamak istiyorum.
Her işletme kendi özgün koşullarını taşır. Bu nedenle, her ne kadar genel geçer kurallara uyan tedbirler alsak da, kendi koşullarımızı göz önüne almazsak, içine düşeceğimiz zorluklar daha da çetrefilli olacaktır. Yapacağımız en büyük yanlış "filanca şöyle yapmış ve benzeri bir durumdan sıyrılmış" diyerek aynısını uygulamaya kalkışmaktır. Başkalarının başına gelenlerden ders ve onların uygulamalarından ilham almayalım, demiyorum. Ancak, başkalarının tedbirleri ve uygulamaları ne olursa olsun, bunların kendi koşullarımıza ne kadar uyabileceğini, kendi koşullarımızda o tedbirlerin ve uygulamaların hangi sonuçları verebileceğini iyice irdelemeliyiz.
İşletmenizin içinden, gerçekleri söyleyebilecek kişilerin ve işletmenin dışından, fikirlerine ve yorumlarına güvenebileceğiniz birilerinin de katkısıyla yapacağınız beyin fırtınasının getirecekleri, sizlere çok değerli yorumlar yapma olanağı verecektir. Rahat bir ortamda tartışarak, işletmenizin zayıf ve kuvvetli yönlerini, tarafsızca belirleyiniz. Bunlara ve piyasanın, güncel ve sağlıklı bir tahmin yapılabilecek gelecekteki, koşullarına göre karşı karşıya gelebileceğiniz riskleri belirlemeye çalışınız. Tedbirlerinizi de bunlara göre tasarlamalısınız. Krizler gökten zembille inmez. Mutlaka önceden geliyorum derler. Önemli olan, bu işaretleri okuyabilmek ve ona göre davranmaktır.
Bu beyin fırtınaları sırasında, var olan veya ortaya çıkabilecek fırsatları da değerlendirmeliyiz ki, sıkıntılar veya güçlüklerle uğraşırken bu fırsatları kaçırmayalım. Tartışmaktan fikir doğar deyimini hep beğenmişimdir. Ben her şeyi bilirim mantığı, her şeyin hızla değiştiği günümüzde değerini oldukça yitirmiştir.