Bu seçimde siyasi partilerin vizyonları çarpışsın!..
Hazır geçen hafta siyasete
girmişken...
Dev projeler de havalarda
uçuşurken...
Biraz vizyon kavramı üzerinde
duralım sizinle...
Hem de Turgut Özal'ı da anmış
oluruz bu vesileyle...
1993'ün 17 Nisan'ında
aramızdan ayrılmıştı...
Yaşı tutanlar iyi hatırlayacak...
Türkiye'yi vizyon kavramı ile
tanıştıran oydu...
Vizyonu günlük dile
Turgut Özal soktu, sokmasına
ama...
Daha anlamını açıklığa
kavuşturamadan hızla yıprandı
vizyon kelimesi...
Kimileri “Umutsuz günlerde
görülen serapla” karıştırdı
vizyonu...
Bir gazeteci ağabeyimizin daha
sonra yazdığı gibi...
Vizyon kelimesini “bir koyup
üç alınacak” bir kumar gibi
tanımlayanlar da oldu...
Vizyon birtakım olayları görmek
demek...
Ama bu görüşte görme
organımız işin içinde değil...
Yani gözümüzün yardımı
olmadan görmek...
Zihinsel olarak görmek...
Daha da doğrusu algılamak...
“Ufuklu düşünce” olarak da
tanımlanıyor vizyon...
Beyindeki göz...
Zihindeki radar...
Elimizdeki pusula...
Coşkuyla, heyecanla geleceği
planlamak...
Tek bir cümle ile
Geleceği beynimizde kurmaktır
vizyon...
Vizyon eksikliği Türkiye'ye çok
şey kaybettirdi...
Ufuksuzluk ülkenin gereğince
gelişmesini önledi...
Geçmiş, geleceğin rolünü hep
çaldı...
Bugün sevindirici olan şu:
Gelecek ön plana çıkmaya
başladı...
Seçim havası ısındıkça...
Liderler sahaya indikçe...
Vizyonlar ortaya çıkacak...
Çıkmaya başladı bile...
“Türkiye hazır
Hedef 2023...”
Başbakan Erdoğan'ın hafta
sonunda açıkladığı seçim
beyannamesinin adı buydu...
Destekleyenler de oldu...
Karşı çıkanlar da...
Doğaldır tartışılacak...
CHP ve MHP de yavaş yavaş uç
vermeye başladı...
Diğer partiler de öyle...
Umudum o ki, bu seçim
döneminde vizyonlar
çarpışacak...
Vizyonların ürünü olan projeler...
Ve yine umudum o ki, doğru
projeler destek bulacak...
Ortaya dökülmeye başlayan
projeler size nasıl geliyor
bilmem...
Belki uçuk...
Belki gerçekçi...
Ne olursa olsun...
Bu seçimde, “sen-ben kavgası“
yerine...
Projelerin tartışılması önemli...
Projelerin, vizyonun önde olduğu
bu havayı herkes desteklemeli...
İşin bu tarafına sevinmesine
seviniyoruz ama...
Tam da burada bir noktayı
gözden kaçırmamak lazım:
Vizyon geleceğin gerçekliğini
yakalama azmi ise...
Hareket noktası bugünün
gerçekliği olmalı...
Çünkü bugünün gerçeğini
algılamazsak...
Neyin, nasıl ve hangi noktaya
kadar değişebileceğini de net
biçimde göremeyiz...
Seçim beyannamelerinin vasat
hedeflerle sınırlı kalmaması
önemli...
Kısa vadeli bir bakış açısına
mahkum olmaması iyi...
Hem toplumda heyecan
yaratması bakımından...
Hem de siyaseti “dedim-dedi”
kısır döngüsünden
uzaklaştırması açısından...
Bence Türkiye'nin gelecek
vizyonunda vade olarak 2023'ün
seçilmesinde de bir sorun yok...
Hatta dediğim gibi insanlara
umut vermesi açısından bu tür
hedefler son derece pozitif...
İşin içinde iddia olmadan, hayal
gücü katmadan hedef de,
varılacak yer de sınırlı kalıyor...
Ama liderler vizyonlarını ortaya
koyarken, daha yakın vadeler
için ne yapılacağına ilişkin somut
hedefleri de es geçmemeli...
2015'te, 2016'da, 2019'da...
Vizyonumuza bağlı olarak, hangi
hedefi yakalamış olacağız?
Refah içinde bir ülkenin hayali
ise vizyon...
Güzel günlere...
Yıl yıl...
Ay ay...
Hatta gün gün biraz daha
yaklaşmıyorsak...
İş bilim-kurguya dönüşüverir...
Keza, dile getirdiğimiz iddialı
hedeflere nasıl ulaşılacağını
gösteren bir rota...
Bir yol haritası yoksa...
Ne kadar süslü laflarla sunarsak
sunalım...
‘Vizyonumuz' ham hayalden
öteye geçemez...
Vizyonun başı bulutlardaysa...
Ayağı da yere basar...
Türkiye için bugün en tutarlı
vizyon nedir?
Bence toplumun dinamik
kesimlerinde bu konuda bir
uzlaşmadan söz etmek
mümkün...
Üzerinde fikir birliğine varılan
vizyon Türkiye'nin gelişmiş
ülkelere en kısa sürede ve
demokratik yöntemlerle
yetişmesidir...
Siyasi partilerin projeleri işte
bunun için önemli...
Çünkü o projeler Türkiye'yi
dünyanın refah toplumları
arasına taşıyacak...
Ama yetmez...
Türkiye'nin bir refah ülkesi haline
gelmesi için...
Bunun mümkün olan en kısa
sürede gerçekleşmesi için...
Sadece siyasi partiler değil...
Tüm kurum ve şirket yöneticileri
kendi vizyonlarını oluşturmak
zorunda...
Vizyon oluşturmak için...
İlle de büyük lider olmak
gerekmiyor...
Biraz umut...
Biraz heyecan...
Ama bolca düşünce ve analiz...
Parti liderleri dahil...
Hepimizin görüş mesafesini
uzatabilir...
Tilki ve kurt yiyen tavşan
İşte size son günlerde duyduğum
bir fıkra... Biraz siyasete dokunuyor
ama o kadar olur!
Bir tavşan önüne bir daktilo almış,
tak tuk tak tuk bir şeyler yazıyor.
Oradan geçen bir Tilki:
- Hey Tavşan, ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi yazıyorum.
- Ha öyle mi, çok güzel, ne
hakkında?
- Tavşanların, tilkileri nasıl yedikleri
hakkında…
- Yok canım, olur mu öyle şey, hiç
tavşanlar tilki yerler mi?
- Olur canım, gel istersen, sana
ispat edeyim.
Beraberce Tavşanın yuvasına
girerler. Biraz sonra Tavşan tek
başına çıkar ve yine daktilosunun
başına geçer, tak tuk bir şeyler
yazmaya devam eder. Daha sonra
oradan geçen bir Kurt, Tavşanı
görür.
- Hey Tavşan, ne yazıyorsun?
- Doktora tezimi.
- Ne hakkında?
- Tavşanların kurtları yemesi hakkında…
- Yayınlamayı düşünmüyorsun herhalde… Buna kim inanır?
- Gel istersen göstereyim...
Yine beraberce yuvaya girerler…
Tavşan biraz sonra yine tek başına dışarı çıkar…
Tavşanın, yuvasını mı merak ettiniz? Manzara şudur:
Bir köşede Tilkinin kemikleri... Bir köşede Kurdun kemikleri... Diğer
köşede ise bir Aslan, kürdanla dişlerini temizliyor!