Bu pilav daha çok su kaldırır!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

EKO ANALİZ / Alaatin AKTAŞ [email protected] Faiz dışı fazlanın GSYH'ye oranına ilişkin hedefin yüzde 4.2'den yüzde 3.5'e indirilmesinden söz ediyoruz. Hedef oranın aşağı çekilmesine olumlu bakan da var, olumsuz bakan da. Bu konuda görüş birliği oluşmuş değil. Üstelik, aynı kesimde yer alanlar arasında bile farklı görüşler dile getiriliyor. İş çevrelerinin bir kesimi atılan adımı olumlu buluyor, bir kesimi yanlış yapıldığı görüşünü dile getiriyor. Herkesin görüşü kendine. Bırakınız iş aleminin farklı görüşler sergilemesini, baksanıza Merkez Bankası bile faiz dışı fazlaya ilişkin revizyona sıcak bakmadığını açıkça dile getiriyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, kamu Maliyesi katkı yapmazsa daha kötü durumların ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuyor. Faiz dışı fazla hedefinin aşağı çekilmesine ilişkin revizyon, tek başına çok da önemli sayılmaz aslında. Bu aşağı gidişin, nasıl gerçekleştiği önemli. Faiz dışı fazla hedefini belirleyen büyüklükler neler: "Faiz ve faiz dışı olmak üzere toplam gider, toplam gelir ve GSYH." 1-Harcamalar ve GSYH sabit kalır, ancak gelir azalırsa faiz dışı fazla/GSYH oranı düşer. 2-Gelir sabit kalır, ancak faiz dışı harcama artarsa faiz dışı fazla/GSYH oranı düşer. 3-Toplam harcama ve toplam gelir aynı düzeyde kalır, ancak GSYH öngörülenin yüzde 20 üstünde gerçekleşirse faiz dışı fazla/GSYH oranı düşer. Sorun, bu olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceği ve faiz dışı fazla hedefinin hangi yolla daha düşük oluşmasının sağlanacağı sorunudur. Sırayla gidelim: Gelirin azaltılması yoluyla faiz dışı fazla oranının aşağı çekilmesi bir hedef olabilir mi, tabii ki hayır. Gelirin azalacağı, hedefin altında kalınacağı görülüyor olsa bile, buna dayalı bir hedef değişikliğine herhalde gidilmez. Peki, gelirin öngörülen düzeyde gerçekleşeceği varsayılırken, acaba faiz dışı harcamanın artırılması hedefleniyor olabilir mi? Hemen hemen tüm kesimlerin üstünde görüş birliğine vardığı ve böyle yapılacağı için de bir gevşeme yaşanacağından endişe ettiği seçenek budur. Faiz dışındaki harcamalar artırılacak ve bu da faiz dışı fazla hedefinin öngörülenin 0.7 puan aşağıda gerçekleşmesine yol açacaktır. Üçüncü olasılık, GSYH'nin yüzde 20 daha yukarda gerçekleşmesidir. Doğrusu bu pek mümkün görünmemektedir, zaten böyle bir gidişat dikkate alınarak FDF/GSYH oranının revize edildiği de hiç görülmemiştir. Yapılmak istenen bellidir. Harcamalar artırılacak ve böylece faiz dışı fazla oranı başlangıçta öngörülenin daha altında gerçekleşecektir. Bu arada gözlerden kaçan bir tehlike daha bulunmaktadır. Son dönemdeki gidişat yüzünden oranlarda yaşanan yükselme, toplam faiz ödemesini de artıracak, bir yandan faiz yükü artışı, bir yandan bir tercih olarak ortaya konulan faiz dışındaki harcamaların artırılmasıyla, toplam gider büyüyecektir. Bunun doğal sonucu da bütçe açığının büyümesi olacaktır. Kaldı ki, ekonominin durgunluk içinde bulunmasının bir sonucu olarak özellikle dolaylı vergilerden kaynaklanan bir vergi azalması, en azından öngörülenin altında bir artış yaşanması da söz konusu olabilecektir. İki yönlü bir kıskaç içindeyiz; hem harcamalar artacak, hem gelir artışı yavaşlayacak ve bunun sonucunda da bütçe açığı büyüyecek. Kırıldı sanılan kısır döngüye yeniden girildiğinin farkında mısınız? Ama ne gam, ufukta seçim var, feda olsun...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar