Bu operasyon kurları etkilemez, etkilemedi de…

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası Türk parası zorunlu karşılık oranını yüzde 5'ten yüzde 5.5'e, yabancı para zorunlu karşılık oranı da yüzde 10'dan yüzde 11'e çıkardı. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, böylece piyasadaki likiditenin 1.5 milyar dolar ve 2.1 milyar lira azaltılmış olacağına dikkat çekildi. Açıklamada, zorunlu karşılıklardaki artış kararının, son dönemde kredilerde gözlenen artışlar dikkate alınarak yapıldığı vurgulandı. Merkez Bankası ayrıca, Türk parası karşılıklara faiz uygulamaya da son verdi. Yabancı para karşılıklar için zaten 5 Aralık 2008 tarihinden beri faiz uygulanmıyordu.

Merkez Bankası'nın, zorunlu karşılıklarla ilgili bu kararı, kurlara dolaylı da olsa müdahale amacıyla aldığı yorumları yapıldı. Öyle ya, piyasadaki döviz likiditesinin 1.5 milyar dolar azaltılmış olması önemliydi. Ama paralelinde, Türk parası cinsinden likidite de aşağı çekiliyordu. Yani, piyasadaki döviz likiditesi azaldığında, o dövizi alacak Türk parası da azaltılmış oluyordu. Hem ayrıca, miktarlar da hemen hemen aynıydı. Dolayısıyla, zorunlu karşılıkları yukarı çeken bu kararın arkasında kurları etkileme amacının yattığını söylemek pek doğru görünmüyordu.

Merkez Bankası'ndan yapılan zorunlu karşılık kararına ilişkin açıklamada, para politikası çıkış stratejisinde; "Merkez Bankası'nın temel politika aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır. Bununla birlikte, son yaşanan krizden çıkarılan derslerden birisi de özellikle ekonominin aşırı ısındığı dönemlerde, diğer para politikası araçlarının makroekonomik riskleri azaltıcı yönde kullanılmasının gerekebileceğidir. Bu çerçevede, ileride yaşanabilecek gelişmelere bağlı olarak, örneğin kredilerdeki genişleme hızının arzu edilen düzeylerin üzerine çıkması halinde, makroekonomik riskleri azaltıcı bir politika aracı olarak, zorunlu karşılık oranları daha aktif bir şekilde kullanılabilecektir" denildiği hatırlatıldı. Açıklamada, "Bu doğrultuda, gelecekte zorunlu karşılık oranlarının makroekonomik ve finansal riskleri azaltıcı araçlardan biri olarak daha aktif bir şekilde kullanılabilmesini sağlamak amacıyla Türk parası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulanmasına da son verilmiştir" denildi.

Merkez Bankası'nın yıllardan beri söyleyegeldiği ve bugün de ısrarla söylediği hep aynı: "Kur, benim işim değil." Ama nedense, Merkez Bankası'nın attığı her adımın arkasında, öncelikle kurla ilgili bir niyet aranıyor. Banka'nın karşılıklarla ilgili kararını iyi okumak ve bu operasyonla yapılmak istenenin aslında "faize dokunmadan ekonominin aşırı ısınma riskini azaltmak" olduğunu görmek durumundayız. Önceki paragrafta yer alan bir cümleyi yeniden aktaralım: "…son yaşanan krizden çıkarılan derslerden birisi de özellikle ekonominin aşırı ısındığı dönemlerde, diğer para politikası araçlarının makroekonomik riskleri azaltıcı yönde kullanılmasının gerekebileceğidir…"

"Ekonomi normale dönüyor"

Küresel kriz öncesinde zorunlu karşılık oranları Türk parası cinsinden yüzde 6, yabancı para yükümlülükler cinsinden yüzde 11 düzeyinde bulunuyordu. Krizle birlikte karşılık oranları Türk parası için yüzde 5'e, yabancı para için yüzde 9'a indirilmişti.

Merkez Bankası, 30 Nisan 2010 ve 6 Ağustos 2010 tarihlerinde yabancı para cinsi zorunlu karşılık oranını 0.5'er puan artırarak yüzde 10'a yükseltmişti. Bu kez de 1 puanlık artırımla yabancı para cinsi zorunlu karşılık oranı kriz öncesi döneme getirilmiş oldu.

Türk parası cinsi karşılık oranı ise yüzde 5.5'e çıkarıldı; yani kriz öncesindeki düzeyin hala 0.5 puan altında bulunuluyor.

Zorunlu karşılıklara ilişkin kararın özeti şudur: Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranlarını küresel kriz öncesindeki düzeye getirmek suretiyle, (Türk parası cinsi karşılıklardaki küçük fark göz ardı edilebilir) Türkiye'nin krizden çıkmakta ve ekonominin normale dönmekte olduğu mesajını vermektedir.    

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar