Bu kur artışı ekonomiye zarar vermeyecek, öyle mi!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Finansal kesim dışında kalan kuruluşların, bir başka ifadeyle reel sektör kuruluşlarının ağustos sonundaki açık pozisyonu, yine bir başka ifadeyle döviz açığı tam 210.5 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu firmaların 100.4 milyar dolarlık döviz varlığına karşılık, 310.9 milyar dolarlık döviz yükümlülüğü bulunuyor. Varlık-yükümlülük farkı da bize açık pozisyonu veriyor.

Açık pozisyon böylesine büyük, büyük olmaya da, tek teselli kaynağı kısa vadeli açığın sıfır düzeyinde kalması. Hatta reel sektör, bir yıldan kısa vadelide açık değil, 5 milyon dolar fazlaya sahip durumda.

Ne var ki, toplamda vade süresi her geçen gün kısalacak. Biraz önce sözünü ettiğimiz 210 milyar dolarlık açığı kapatmaya gün be gün yaklaşılacak. Biz o zaman da yine çıkıp "Bu kur artışı ekonomiyi etkilemez" diyebilecek miyiz?

Eğer finans kesiminden, yani bir anlamda bankalardan koruyup kollamaya, ucuz kredi temin etmeleri için çaba göstermeye çalıştığımız reel sektör kuruluşlarının kur artışı yüzünden sıkıntı yaşaması sorun değilse, evet doğru; "Bu kur artışı ekonomiyi etkilemez" diyebiliriz. Ama Türkiye'nin finans kesimi dışında kalan üreten kesiminden söz ediyoruz. Bu kesimin sıkıntıya girmesini, nasıl önemsemeyebiliriz ki...

Varlığın beşte biri de kullanılamaz

Reel sektör kuruluşlarının 100.4 milyar dolar döviz varlığı var; ancak bu tutarın tam beşte bir oranında 20.3 milyar doları öyle hemen kullanılabilecek türde bir varlık değil. Bu tutar, yurtdışındaki doğrudan sermaye yatırımlarını gösteriyor. Dolayısıyla reel sektörün hemen nakde döndürebileceği varlığı 80 milyar dolayında.

Buna karşılık yükümlülük 311 milyar doları buluyor. Hemen kullanılabilecek 80 milyara göre hesaplama yapıldığında ise açık pozisyon 231 milyar dolara ulaşıyor.

Bu görünüm önemsiz olabilir mi?

Reel sektör kuruluşlarının ağustos itibariyle 311 milyar dolar döviz yükümlülüğü olduğunu vurguladık. Bu yükümlülüğün 279 milyarı nakdi kredilerden oluşuyor. 279 milyarın 182 milyarı da yurtiçinden sağlanan kredilerden meydana geliyor.

Reel sektör kuruluşlarının bankalara tam 171 milyar dolar kredi borcu var. Buna ek olarak bir de 23 milyar dolarlık dövize endeksli kredi söz konusu.Banka dışı finansal kuruluşlardan alınan kredi ise 10 milyar dolar düzeyinde.

Bunlar yalnızca yurtiçinden sağlanan krediler. Bir de yurtdışı krediler var. Reel sektör kuruluşlarının yurtdışından sağladığı krediler ağustos itibariyle 97 milyar dolar. Bir de 32 milyar dolarlık ithalat borcu var. Koyun hepsini üst üste, işte 311 milyar dolarlık yükümlülük...

Yani şimdi bizim reel sektör kuruluşlarımızın 311 milyar dolar yükümlülüğü bulunacak, buna karşılık varlık yalnızca 100 milyar dolar düzeyinde olacak, yani 210 milyarlık bir açık pozisyon söz konusuyken biz tutup, "Bu kur artışı da neymiş, olur böyle şeyler" diyebileceğiz...

Acaba kur artışı nerelere ulaşsaydı biz o zaman "Eyvah, ne oluyor" derdik ki...

Bu grafik çok şey söylüyor

Öyle anlaşılıyor ki doların seyrine ilişkin bu grafiği önümüzdeki dönemde de pek sık kullanacağız.

Dolarda nisana kadar gerileyen ve söz konusu ay 2.83 ile dip yapan ay ortalamasından sonra başlayan tırmanma süreci hız kazandı. Temmuz, ağustos, eylül... Ay ortalaması bazında tümüyle yatay giden bir dolar kuru. Bu üç ayın ortalamasında dolar 2.96 olmuş. Gelmişiz ekime, dolar bir anda tırmanışa geçmiş ve 3.07 ortalamaya oturmuş.

Geçen hafta, 3.07'yi arar mıyız ki, gibi bir ifadeye yer vermiştik. Bakın arıyoruz işte... Kasım ayının ilk haftasını 3.11'lik ortalamayla geçtik.

Hatırlatmakta yarar var; bu yılın şimdiye kadarki dolar kuru ortalaması 2.95'i buldu. OVP'ye göre 2016 tahmini 2.96, bu gidişle 2.96'yı bile aşabiliriz.

Belki daha önemlisi 2017. Doların gelecek yılki ortalaması için 3.18'lik bir varsayım söz konusuydu. Geçen haftanın 3.17'den kapatıldığı dikkate alınırsa ve önümüzdeki günlerde ve gelecek yıl olağanüstü olumlu gelişmeler sağlanamazsa, 3.18'in üstüne şimdiden soğuk bir su içmekte yarar var gibi görünüyor.

Bu arada S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu teyit etmesi ve görünümünü negatiften durağana yükseltmesi bakalım piyasalarda nasıl bir yankı bulacak; ilk etkiyi bugün göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar