Bu konser kaçmaz!
Orkestra: Tekfen Filarmoni, nâm-ı diğer “3 Denizin Sesi.” Müzisyenleri 3 denizdeki 23 ülkeden. Amaç, farklılıkların bir araya gelebileceğini, müziğin barışın seslerinden biri olduğunu göstermek.
Etkinlik: Bir ilki gerçekleştirerek İKSV İstanbul Müzik Festivali kapsamında verecekleri açık hava konseri.
Mekân: Dolunayın büyülü atmosferi içinde UNIQ İstanbul Açık Hava Sahnesi.
Tarih: 19 Haziran Pazar, saat 20.00.
Program: Çaykovski, Dvorak, Donizetti, Puccini gibi bestecilerden sevilen aryalar, Bizet’nin Carmen Süitleri.
Solistler: Naif ve etkili ses tonuyla Gürcü soprano Teona Dvali, duygulu yorumuyla övgüler kazanan Rus tenor Andrej Dunaev.
Bu saydıklarım, konseri izlemek için yeterince güçlü nedenler değil mi? Ama ben, onlara yenilerini eklemek istiyorum; çünkü, orkestranın şefi Aziz Shokhakimov’la sohbet etmek ve provalarını izlemek fırsatı buldum geçtiğimiz günlerde. 28 yaşındaki çok genç bir şefin orkestrasına ve konusuna hakimiyetine tanık oldum.
Taa M. Ö. 700’lerde eski Yunan’da elinde çubuğu 800 müzisyeni yöneten şeflerin torunu Aziz. Özbekistan doğumlu, ama işi nedeniyle dünya vatandaşı! 12 yaşında senfoni orkestrası yöneterek tarihe en genç şef olarak geçmiş, 21 yaşında Mahler Şeflik Yarışması’nda ödül almış bir harika çocuk. Ve, en yakın arkadaşının adı Faruk! (Başka bir Faruk)…
İstanbul’a ikinci gelişi. İlkinde uçağının rötarı nedeniyle bir gece kalmış ve kenti turist gibi dolaşarak keyfini çıkarmış. Siz bu satırları okurken o, şu anda Düsseldorf’ta. İstanbul’da 4 gün soluksuz devam eden provaların ardından bu akşamki Aida operası için hazırlanıyor. Yarın İstanbul’a dönecek, genel provanın ardından pazar akşamı konsere çıkacak. Hemen ertesi gün, baş konuk şef olduğu Verdi Orkestrası’nın etkinliği için Milano’ya uçacak.
Aida, şeflerinden biri olduğu Deutsche Oper am Rhein’ın repertuarında. 2017’de ise müzik literatüründeki en önemli operalardan birisi olan Puccini’nin Madam Butterfly’ını yorumlayacaklar. Şimdiden heyecanlı Aziz, “hayalimde canlandırdığım gibi yönetmek istiyorum” diyor. Solistlerle yoğun bir mesaisi olacağını söylüyor. Günümüzün birçok şefinin aksine solistlerin performansından da kendini sorumlu hissediyor.
Bach, Beethoven, Mahler, Çaykovski ve Brahms’a yakın… Konserde Çaykovski’nin Eugene Onegin operasından Lensky’nin Aryası da yorumlanacak. İlk kez Teatro Comunale di Bologna’da yönetmiş bu operayı.
5 yaşındayken keman dersleri için ünlü Uspenski Müzik Okulu’na göndermişler. İkisi kız, biri erkek kardeşleri, annesi, babası müzikle ilgililer, ama profesyonel olarak uğraşmamışlar. 11 yaşlarında İtalyanca folk şarkıları söylemeye başlamış, çok beğenilmiş, ancak ergenlikle birlikte sesinde yaşadığı değişiklikle bu yöndeki hayalleri suya düşmüş.
Vücut dilini çok iyi kullandığını gören hocası, orkestra şefliği önermiş. Kısa sürede okul orkestrasında yardımcı şefliğe yükselmiş. 12 yaşında Özbekistan Ulusal Senfoni Orkestrası’nı yönettiğinde hakkında şikâyet dilekçesi bile vermişler bu yaşta bu orkestrayı yönetemez, diye. 13’ünde yine senfoni orkestrası ile 5. Senfoni’de, 14’ünde Ulusal Operası Orkestrası ile Carmen’de bu görevi üstlenmiş. 8-10 yıl sonra, ülkesinin en çok aranılan, meşhur şeflerinden biriymiş artık.
16-17 yaşlarında orkestra yönetmenin ciddi bir müzik bilgisi gerektirdiğini fark etmiş. Müzik sezgisinin çok güçlü olmasının, her partisyon üzerinde saatlerce çalışmanın yetmediğini görmüş. Tarihi belgelere, mektuplara, biyografilere, müzik eserinin yazıldığı dönem kullanılan teknik performans kılavuzlarına kadar uzanan yoğun araştırmalara dalmış. Hâlâ aynı çabayı sürdürüyor. “Hedefim, daha fazla bilgi, daha çok şey öğrenmek ve kendimi geliştirmek. Müzik için daha fazla şeyler yapmak. Bunları gerçekleştirirsem Tanrı beni olmam gerektiği yere getirecek.” diyor.
Ağustosta finallerde yarışacağı Salzburg Festivali Genç Şefler Ödülü adaylarından Aziz Shokhakimov’la birlikte Tekfen Filarmoni konseri daha da gidilir değil mi? Haksız mıyım?