Bu kadar yatırımla işsizliğe nasıl çare bulacağız?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yılın ilk yedi ayında 55 milyar liralık yatırım teşvik belgesine bağlandı. Geçen yılın aynı dönemindeki 57 milyar liralık yatırıma göre önemli bir fark yok. Aynı durum bu teşvikli yatırımların gerçekleşmesiyle oluşacak istihdam yönünden de geçerli. Geçen yılın ilk yedi ayındaki yatırımlarla 80 bin kişiye iş sağlanacaktı, bu yılki istihdam olanağı da 78 bin kişi olacak. 

Yatırım tutarı takvim yılı itibariyle son üç yıldır sürekli bir artış eğilimi içinde. Ama bu eğilim biraz yanıltıcı. Özellikle 2015 yılındaki 103 milyar liralık yatırım düzeyi, ağırlıkla büyük ölçekli enerji yatırımlarının teşvik belgesine bağlanmasından kaynaklanmıştı. Dolayısıyla bu yılın tümünde 100 milyara ulaşılması zor görünüyor. 

Kaldı ki 100 milyar biraz aşılmış ya da biraz altında kalınmış... Bunun da hiç önemi yok. Bu yatırım düzeyi Türkiye gibi bir ülke için adeta hiçbir şey ifade etmiyor. Yılda teşvik belgeli 100 milyar lira civarındaki yatırım, Türkiye'nin dişinin kovuğuna yetmeyecek bir düzey demek. 

Sağlayabildiğimiz istihdam yıllık bazda 150 bin kişi dolayında. İyi de bizim yılda en az 1 milyon kişiye iş yaratmamız gerekiyor. Elbette tüm istihdam olanakları teşvik belgeli yatırımlarla oluşuyor değil. Ama kabul etmek gerekir ki teşvik belgeli yatırımların istihdamda önemli bir yeri var. 

Maliyet mi, güvenlik mi, pazar mı?

Teşvik mevzuatımız yetersiz değil. Yatırım yapmak isteyene önemli teşvikler sağlanıyor. Buna rağmen yeterince yatırım yapılmadığı gözetilerek her geçen gün yeni yeni teşvikler uygulamaya konuluyor. 

Peki yeni yatırımdan bunca teşvik sağlanıyor olmasına rağmen niye uzak duruluyor... 

Maliyet etkeni çok mu ön planda yani... Belli yörelerde belli yatırımlara öylesine teşvikler sağlanıyor ki, maliyeti bir engel olarak göstermek, ortaya getirmek pek anlamlı değil. 

Maliyetin bir unsuru olarak kredi faizlerinin yüksekliğinden söz edilebilir belki. Ama bu konu dün de üstünde durduğumuz gibi bayağı çetrefilli ve öyle kolay kolay üstesinden gelinebilecek bir konu değil. Ama büyük ölçekli ve ciddi teşviklerle desteklenen yatırımlar için kredi maliyetinin öyle çok büyük bir sorun oluşturduğu da söylenemez. 

Belli bölgelerde yatırım yapılmasının önündeki en büyük engelin güvenlik olduğunu kimse yadsıyamaz. Dolayısıyla güvenlik zafiyeti sona ermeden özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nin umulan yatırımları çekmesini beklemek biraz hayalcilik olur. 

Yatırım konusunda en büyük engel olarak pazar kaygısının ön plana çıktığı açık. Gerek iç piyasada, gerekse dış piyasada önümüzdeki yıllarda nasıl bir pazar oluşacağını kestirebilmek pek kolay değil. 

Ayrıca Türkiye ekonomisinde taşlar henüz tam olarak yerine oturmuşa benzemiyor. Dolar kuru bugünlerde 3 lira dolayında seyrederken yarın 3.30'a çıkmayacağını da kimse bilemiyor, 2.90'a, 2.80'e düşmeyeceğini de... 

Bu belirsizliktir her şeyi erteleten işte. "Hele bir duralım, hele bir şunu da atlatalım, hele bir şu konu da netleşsin" yaklaşımı, ki kesinlikle haklı yaklaşımlar bunlar, yatırımcıyı adım atmaktan alıkoyuyor. 

Türkiye olarak yatırımdan yalnızca inşaatı anlıyoruz sanki. İnşaat yapıyor muyuz, tamam... Adeta o noktaya geldik. Ama bir inşaat yapıldığında, bir yol tamamlandığında orada binlerce insan, yıllar boyunca çalışmaya devam edemiyor haliyle. 

Bize üretim gerek; mal ve hizmet üreten tesisler gerek... Bunu bir şekilde gerçekleştirmek durumundayız. Yoksa yılda teşvik belgeli yatırımlarla diyelim 200 bin kişiye, haydi 250 bin kişiye iş yaratır hale geldik. Bize her yıl 1 milyon kişilik istihdam gerekiyor. Üstelik, bu 1 milyonu sağlasak bile işsizliği aşağı çekemiyoruz; sabit kalmasını sağlayabiliyoruz ancak. İşsizliği azaltmanın yolu da yılda 1 milyondan fazla istihdam yaratmaktan geçiyor. Bu nasıl olacak, kimse bilmiyor...

23423223.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar