Bu kadar coşmadan önce enflasyon raporunu dikkatli okuyun
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dün yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı. Başçı’nın konuşmalarından faiz indirimi sinyali alan piyasalar “coştu”.
Ancak Merkez Bankası’nın 89 sayfalık enflasyon raporunu dikkatlice okuduğunuzda, çizilen manzaranın bu çoşkuyu haklı çıkaracak nitelikte olmadığı açıkça görülüyor. Rapora, Başçı’nın sözlerinin yarattığı iyimser algıdan çok temkinli ve tedirgin bir hava hakim. Hatta bu enflasyon raporunun son dönemin en fazla tedirginlik ifadeleri içeren rapor olduğunu bile söyleyebiliriz.
Şimdi raporda yer alan enflasyon, büyüme, maliye ve dış gelişmelere ilişkin tesbit ve değerlendirmelere adım adım bakalım:
Enflasyon: Bozulma ve katılaşma riski var
Raporda enflasyona ilişkin değerlendirmeler şöyle toparlanabilir: Aralık ve ocakta yaşanan kur artışı, enflasyonda hızlı bir yükselişin yanısıra görünümde ciddi bir bozulmaya yol açtı. Fiyatlama davranışlarında ürkütücü bir bozulma var. Üretici fiyatlarındaki artıştan gelen maliyet baskısı önümüzdeki dönemde de sürecek. enflasyon beklentileri önemli ölçüde bozuldu. Bu durumun uzaması, yüksek enflasyonda katılamşa riski doğurabilir.
Ocaktaki şok faiz artışının ve dış piyasalardaki göreli rahatlamanın etkisi ile enflasyondaki kötüye gidiş durmuş gözüküyor. Yılın ikinci yarısında enflasyonda düşüş başlayabilir ama bu sınırlı olacaktır. Bu Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon tahminini yüzde 7.6 ile enflasyon belirsizlik aralığının üst bandı olan yüzde 7’nin bile üzerine çıkarmasından da belli.
Enflasyonun 2014’teki seyri gıda fiyatlarına, iç talebin seyrine ve en çok da kurlara bağlı. Kuraklık riski gıda fiyatları için olumsuz bir görünüm oluşturmaya devam ediyor. olumsuz seyir, önümüzdeki dönemde de sürecek. Bu kurlar üzerinde, dış piyasalara bağlı baskının süreceği anlamına geliyor.
Özetle enflasyondaki manzara, çok rahat bir manzara değil. Şimdilik yılın ikinci yarısında çok sınırlı bir düşüş ihtimali öne çıkıyor, ama tersine bir eğilimin ortaya çıkması da ihtimal dışı değil.
Büyüme ve bütçede soru işaretleri
Büyümeye ilişkin analizlere karışık sinyaller damgasını vuruyor. Ancak en son tahlilde Merkez Bankası, çıktı açığı tahminini ocak raporuna göre artırmış yani büyüme tahminini düşürmüş.
Son enflasyon raporundu bütçe ve maliye politikaları konusunda, önceki raporlarda görmediğimiz ölçüde tedirgin değerlendirmeler yer alıyor. Bütçe gelirleri yıllık hedefl ere uygun seyrederken faiz hariç bütçe harcamalarının hedefl erin çok üzerinde artmasına dikkat çekiliyor. Bütçe harcamalarındaki artışın yol yapımı, personel maaşları, tarım destekleri ve görev zararı gibi, seçimlere bağlı popülist harcama kalemleri olmasına örtülü şekilde dikkat çekiliyor. Son olarak maliye politikasının belirgin olarak sapması halinde para politikasında sıkılaştırmaya gidileceği açıkça vurgulanıyor.
Dış faktörler: Olumsuz seyir sürecek
Enflasyon raporunda gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketlerindeki olumsuz seyrin yılın kalan bölümünde de süreceği değerlendirmesi yapılıyor. Bu da sıcak para akımlarının kurlar üzerinde yarattığı baskı, şu günlerde biraz rahatlamış olsa da, önümüzdeki aylarda da devam edecek anlamına geliyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde faiz artışlarının süreceği öngörülüyor. Bu da Merkez Bankası’nın faizleri indirmesini zorlaştırır.
Piyasa neye bakıp coştu?
İşte piyasaların coşmasına yol açın raporda bu tesbitler yer alıyor. Peki piyasalar neye bakıp da bu kadar coşabiliyor? Bunun nedeni raporda yer verilen bazı olasılıklar ile Başçı’nın açıkça faiz indirimini konuşmaya başlayabileceklerini söylemesi.
Piyasa oyuncularının iyi karşıladığı olasılıklardan birisi, enflasyon görünümünün düzelmesine bağlı olarak likidite alanındaki ilave sıkılaştırmaların azaltılma ihtimali. Ama bunun ön şartı olan enflasyon görümünümde düzelmenin gücü ve zamanı konusunda çok soru işareti var. Üstelik raporda enflasyon görünümünde düzelme ihtimali kadar bozulma ihtimaline de yer veriliyor. Raporda yer alan iyimser ihtimal parlatılırken, bu ihtimal gözardı edilmiş gözüküyor.
TL karşılıklara faiz gibi rahatlatıcı önlemler ise bankalarda ve özel sektörde bilanço bozulması halinde deverye girecek. Yani aslında işlerin sarpa sardığının bir göstergesi olacak.
Coşmadaki ikinci etken ise Merkez Bankası Başkanı’nın yarattığı hava. Rapordaki bu analizlere bağlı kalırsak para politikasında anlamlı bir gevşeme mümkün gözükmüyor. Geriye herkesin kafasındaki gerçek faktör kalıyor. Yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan öyle istiyor diye Merkez Bankası’nın biraz bekledikten sonra faizleri indireceği beklentisi.
Faizlerin ekonomik temellere göre değil de politik baskılarla indirilmesini coşkuyla mı yoksa korkuyla mı karşılamak lazım? Bu sorunun cevabını önce coşanlar versin.