Bu iş zor kardeşim
Geçen hafta kurumsal ihtiyaç analizlerinin genellikle yalap şap yapıldığını ve bu nedenle HK’ların kaynak israf eden kurumlar arasında baş sıralarda oturduklarını ileri sürmüştüm. Neden yalap şap dediğimin iki nedeni vardı: Eğer ihtiyaçlarının tespiti istenen şey bir kurumsa (1), bir kurumla konuşmak olanaklı olmadığına göre o kurumdaki adı yönetici olan birinden (ki genellikle anketleri aslında kimin doldurduğu bilinmez bile) alınan cevapların kurumun ihtiyaçlarını doğru gösterdiğini varsaymak; (2) istek, talep ve ihtiyaç farklılığını saptamamak.
Defalarca yazdım sadece tekrar ederek konuyu kapatayım. Bireylerin “ihtiyaçlarını” saptamak gibi bir araştırma konusu olamaz. Bireylerin ihtiyaçları biliniyor ve değişmezler. Bireylerin istek (ihtiyaçlarını tatmin yolları) ve talepleri (ihtiyaçlarını tatmin yollarından erişilebileceklerini elde etme arzuları) değişir. Bunlar araştırılabilir.
Kurumlara gelince durum farklı. Önce kurum “ihtiyacı” ne demek bir onu düşünelim. Bireylerin aksine kurumlar acıkmazlar, üşümezler, seksüel arzuları yoktur. Kurumların ihtiyaçları onların işletme ve yönetim sorunlarından kaynaklanır. Başka bir deyişle kurumların akıllı strateji eksikliği, kaynakların yetersizliği ve/veya kaynak kullanımındaki beceriksizliklerden doğan yönetim sorunları vardır. Bu sorunların sonuçları kendilerini sunulacak ürün/hizmetlerin istenilen miktar, kalite, zaman ve maliyette üretilememesi (üretim) ve/veya ürünleri tanıtamama, dağıtamama, satamama olarak ortaya çıkarlar. İşte bu nedenle kurum ihtiyaçlarının saptanması sonuçlardan sebeplere gidecek bir araştırma gerektirir. Sizin anlayacağınız bu işin bir doktorun işinden farkı yoktur. Kurumsal ihtiyaçların tespiti teşhis koymaktır.
Şimdi sorun veya sorunlarınızı çözmesini istediğiniz doktorunuzun sizle görüşmek, testler uygulamak, ölçmek biçmek yerine evinize anket yollayarak ilaç yazdığını varsayın. Bu arada ankete sizin yokluğunuzdan veya vaktinizin olmamasından bilistifade çocuğunuzun cevap verdiğini doktorunda ona göre karar verdiğini düşünün. Böyle yapan doktorları mahkemeye verir sürüm sürüm süründürürler.
Doktorlar anket doldurturlar. Şikayetlerinizi, aldığınız ilaçları, başka doktorları gördünüzse onların teşhislerini ve tıbbi tarihçenizi sorarlar. Bu formları kendiniz dolduracak kadar aklı selim sahibisinizdir. Yoksa “Aman yine bir anket” deyip bunu kapıcınıza veya komşunuza doldurtmazsınız. Sonra sizi muayeneye alırlar. Ölçerler, biçerler ve sonunda ‘şikâyetlerinizi bertaraf etmek için ne gerektiğine’ karar veririler. Böyle yapsalar da teşhislerinin doğru olduğu garantisi yoktur. Bu metafora tekrar döneceğiz.
Anketle teşhis yapıldığı için bu böyle olmaz diye dövünüyorum. Hele bir de bunu cevabını kimin verdiğini bilmediğiniz posta veya çevrim içi anketlerle yapıyorsanız hiç olmaz. Sözün kısası bu iş yapılır ama kolay yolu yok. Haftaya zor yollara bakmaya başlayacağız.
Sağlıcakla kalın