Bu ihracat bu kente yakışmıyor
TİM verilerine göre, Kayseri’nin 2017 ekim ihracatı 161.7, kasım ihracatı 150.3, aralık ayı ihracatı 147.5 milyon dolar. 2018 yılı ocak ayı ihracatı ise 141.5 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiş. Sözün kısası, 2017’nin ilk yarısında umut verici bir tablo çizen ihracat, yılın son çeyreğinden itibaren yönünü yeniden düşüş trendine çevirmiş. Tıpkı 2016’da olduğu gibi... Yani, 2014’de ihracatını 2 milyar dolar seviyesine taşıyan kentin, 2017 yılı ihracatı 1.6 milyar dolar...
Prof. Dr. Emre Alkin, Kayseri’yi konu alan bir yazısında; kentin ihracatından da söz ederek, “... 1.6 milyar dolarlık ihracat Kayseri’ye yakışmıyor. 5 yıl içinde 3-4 milyar dolara çıkması yerinde olur” diyor. Sayın Alkin doğruyu söylüyor. Zira ihracatın üç yıldan beri yerinde sayması hiç yakışmıyor Kayseri’ye... Sadece Alkin mi? Başkaları da var tabii... Örneğin; ayni serzenişi Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin Kayserili Başkanı Adnan Ersoy Ulubaş’tan da işitmiştik üç yıl önce. Ulubaş, KAYSO’nun üyeleri için düzenlediği ödül töreninde konuşmuş ve de “1.5 milyar dolarlık ihracat ne Kayseri’ye ne de Kayseri’nin sanayicine yakışıyor!..” demişti...
Veriler, 500 milyon dolar ve üstü ihracat rakamları baz alındığında, Kayseri’nin imalat sanayiinde teknolojili ürün payı en yüksek iller arasında yer aldığını gösteriyor. Buna göre, Kayseri ilk 10 arasında. İlk sıradaki Eskişehir’in toplam ihracatındaki teknolojili ürünün payı yüzde 33.2, 10’ncu sıradaki Kayseri’nin ise 0.62. Yani, sinai üretim Kayseri’de hep ağır aksak yürüyor. Oysa sektörün, Eskişehir’de, Gaziantep’te ya da Konya’da olduğu gibi katma değer getirisi yüksek üretime, risk alabilen yatırımcıya ve tabii, yeni iş fikirlerine açılmaya ihtiyacı var. Hele ki; sanayide 4. devrimin konuşulduğu şu günlerde...
Kayseri olarak, artık katma değerli üretime yönelmemiz ve bu şehirden markalar çıkarmamız lazım. Yani, katma değeri artırmak için mutlak sürette Ar-Ge, tasarım ve markalaşma konusunda daha fazla emek vermemiz gerek. Ürünlerimizi markalaştırıp, farklı tasarımlarla daha katma değerli hale getirebiriz. Kayseri’de cari fazlası veren sektör ağırlığı var. Bunu artıya çevirmemiz gerek. Üretimde katma değeri artırabilirsek ihracatımızı da istediğimiz yerlere getirebiliriz.”
Kayseri’nin katma değer getirisi yüksek üretimde geride kaldığı özeleştirisini dile getiren bu sözler, Sanayi Odası Başkanı Mehmet Büyüksimitci’ye ait... Doğruyu, yani yapılması gerekenleri söylüyor sayın Büyüksimitçi...
Üretimden, istihdamdan ya da ihracattan söz edildi mi, öncelikle KOBİ ölçekli işletmeler geliyor kentte akla... 1.6 dolarlık ihracatın yüzde 70’i bu işletmeler tarafından gerçekleştiriliyor. Keza, istidamın yüzde 65’i, üretimden satışların yüzde 68’i ve tabii, yatırımın yüzde 66’sı yine bu işletmelere ait. Kısacası; KOBİ’ler, ilin ekonomik kazanımlarında en büyük payın sahibi.
Yetkili ağızlar zaman zaman Ar-Ge ve markalaşmanın önemine değinir, desteklerin revize edileceğinden söz ederler. Oysa bu işletmelere, sadece Ar-Ge ya da markalaşmayı özendirme desteği yetmiyor; ölçek büyültmeleri için işbirliği girişimlerinin desteklenmesi ve tabii, teşvik destekleri ile donatılmaları da gerekiyor. Büyüksimitci’nin özeleştirisine gelince...
Katılmamak ne mümkün?.. Zira Kayseri, düşük teknolojili ürünler yerine ticaret ve sanayideki zengin potansiyelini, katma değer getirisi yüksek teknolojili üretime yöneltmek durumunda. Bir başka yaklaşımla, giderek daralan dış pazarlarda kayba uğramamak ve artan rekabet ortamında ayakta kalabilmek için daha farklı, daha inovatif ürünler geliştirmesi gerek..
Yani Kayseri, inovasyonu önemsemek ve de katma değer getirisi yüksek ürünlere yönelmek zorunda. Kısacası sanayici yeniliğin, üretimde farkındalık yaratabilmenin arayışı içinde olmak zorunda... Tabii, ‘imaj’da ısrarlı, ‘marka’ üretiminde kararlı ise...