Bu hafta da sıcak olacak
Referandumun yaklaşması nedeniyle ülkede iklim ısınıyor. Bu normal. Bu aşamada ısının biraz fazla yükselmesinin nedeni adeta rejim değiştirecek bir anayasa değişiminin oylanacak olması. Referandum tahminleri taraflar arasındaki farkın saç teli kadar inceldiğini gösteriyor. Bu tabii asabiyeti yükseltiyor. Yükselen asabiyet söyleme de yansıyor. Süreçte zaten örselenmiş olan ilişkiler daha da geriliyor, ısı daha da yükseliyor. Neyse fazla zaman kalmadı. Birkaç hafta içinde referandum hararetini söndürürüz inşallah.
Aslında hararet sadece bizden de kaynaklanmıyor. Geçtiğimiz haftalar Trump’ın başkan olması, Hollanda seçimi vs. derken zaten sıcak geçti. Bu hafta ekonominin ısısı sanki daha yükselecek gibi görünüyor. Üç önemli olayı ayırt etmek mümkün. Bunlardan birisi geçen hafta sonunda Trump’a vurulan darbenin serpintilerinin getirdiği ısı olacak. Çarşamba günü İngiltere Başbakanı Theresa May İngiltere’nin Birlikten ayrılma kararını Avrupa Birliği’ne resmen iletecek ve ayrılış müzakerelerini başlatacak. Cuma günü ise Türkiye ekonomisinde 2016 yılı son çeyreğinin büyüme verileri ve yılın bütününe ilişkin büyüme resmi açıklanacak. Bunlar hem önemli hem de tartışma yaratacak ve ısıyı yükseltecek gelişmeler.
Trump parlamento karşısında ilk yenilgisini geçen hafta aldı. Kendi adıma bu sonucu “çok üfleyen ama sonuç almakta yetersiz kalan” ve seçmeni nezdinde hayal kırıklığı yaratan Trump’a karşı bir uyarı olduğunu düşünüyorum. Trump için ben de fazla umutlu değilim ama sistem kendi içinde bir orta yol bulur ve o yoldan devam edilir diye düşünüyorum. Bunun için tabii tarafların uzlaşmaya yanaşır olması gerekiyor. Yeni Başkanın bu açıdan pek iyi izlenim bırakmadığı biliniyor. Öyle uzlaşmaya yatkın bir karakteri yok gibi. Ama parlamento kararından sonra yapılan açıklamalar durumun böyle olmayabileceğine işaret ediyor. Trump ilk açıklamasında yenilgiyi kabul edip bunun günahını Cumhuriyetçi kadrolara fatura ettikten sonra “yolumuza devam edeceğiz ve sırada olan vergi paketini Kongreden geçireceğiz” gibisinden mesajlar verdi. ABD seçmeni için bu iki açıdan önemli. Birisi gerilimin daha fazla uzatılmadan sonlandırılması. Zira oylama sonrasında gelişen ortam pek çok finansal göstergenin bozulmasına neden olmuş gibi görünüyor. ABD’de büyüme hızı makul bir tabana henüz yeni yerleşmişken bu ortamı daha da olumsuz yönlere çekebilecek gerilimlerden kaçınılması gerektiği düşünülüyor. İkincisi de seçmenin daha büyük önem verdiği anlaşılan vergi indirimleri ve alt yapı yatırımları gibi girişimlerin devam edeceğine ilişkin beklentilerin sürdürülmesi. Bu da yatırımların ve büyümenin devamı açısından önem verilen bir gelişme. Zaten Kongre’yi aşamayan sağlık paketine de kamu harcamalarında bir azalma sağlayarak büyüme için kaynak sağlayacak olması açısından öncelik verilmişti. Adeta ”ver sağlığı al büyümeyi” türünde bir pazarlık söz konusuydu. Seçmen de Kongre de bu pazarlığı uygun görmedi. Şimdi finansman için kamu alanında yeni kaynak aranacağı anlaşılıyor.
Aslında bu gürültünün geri planında kalan Brexit için resmi adım atılacak olması bence daha önemli bir olay. Hem İngiltere hem de Avrupa için savaş sonrasının en büyük olayı olarak niteleniyor bu gelişme. İngiltere’nin Avrupa Birliğinden ayrılma niyetini açıklamasının üzerinden epey vakit geçti. Bu süreçte tarafl ar kendi içlerinde meseleyi değerlendirdiler. Özellikle İngiltere, birlikten ayrılışın yol haritasını oluşturmak ve bunu karşı tarafa kabul ettirmek durumundaydı. Bu hazırlıkların tamamlandığı anlaşılıyor. Çarşamba günü Başbakan May AB içinde bu tür ayrılma süreçlerinin formel mekanizmasını ve sonrasını düzenleyen ve “50ci madde” olarak tanımlanan belgeyi müzakereye açmak için başvuracak Müzakere sürecinde mali yükümlülükler, geride kalan vatandaşların hakları, tarafların gelecekteki ilişkileri gibi unsurların ele alınıp sonuca bağlanmasına çalışılacak. Bu belgedeki anahtar düzenleme tarafl ar arasında müzakerelerin uzatılması yönünde resmi bir uzlaşma olmadığı takdirde süreci aktive eden tarafın ayrılma kararını resmiyete dökmesinden sonraki iki sene sonunda Birlikten ayrılabilecek olması. Yani uzlaşma olmaması halinde İngiltere 2019 yılının Nisan ayında Birlikten ayrılabilecek. Ayrılma İngiltere’nin AB içinde oluşmuş olan tek piyasa (single market) ve gümrük birliğinin(customs union) dışında kalacağı anlamına geliyor. Taraflar bunların yerine nasıl düzenlemelerin mümkün olabileceğini de tartışacaklar. Aslında, Brexit müzakereleri sadece İngiltere ve Avrupa Birliğini ilgilendirmiyor. Tarafların iktisadi ilişkide olduğu ülkeler ve bu arada biz de bu müzakerelerden etkileneceğiz. Küresel bir süreç söz konusu olacak yani. Bu nedenle hafta ortasında başlayacak süreç önemli ve ağırlıklı.
2016 yılına ilişkin büyüme sürecimizi anlamamıza imkan verecek verilerin açıklanacak olması da haftanın son olayı. Haftanın ve ayın son günü açıklanacak olan bu bilgileri de artık gelecek hafta tartışırız.