Bu hafta Bernanke'nin açıklamaları önem taşıyor...
Yeşim Sarışen / Yapı Kredi Yatırım
Bu hafta ABD'de bilançolarla ilgili gelişmeler ön planda olmaya devam edecek. Dün gündeme oturan Citigroup finansalları gibi, haftanın geri kalanında da Johnson & Johnson, Intel, Goldman Sachs, IBM, Bank of America ve General Electric finansal sonuçları piyasalar açısından önemli olacak. Makro veri tarafına bakacak olursak, Cuma günü ABD'de açıklanan Temmuz ayı Michigan Tüketici Güven Endeksi 73,2'den 72,0'ye gerileyerek negatif yönde sinyal verdiğini görüyoruz. ABD'de FED'in ek bir adım atabileceğine yönelik beklentiler güçleniyor. Hatırlanacağı üzere son açıklanan ve 50'nin altına inerek daralma sinyali veren ISM imalat endeksi ardından büyümeye yönelik soru işaretleri artmıştı. ABD'de daralma sinyali veren ISM imalat endeksi sonrasında istihdam tarafından gelecek negatif sinyaller FED'in ek adım atabilme olasılığını güçlendirebilecek olması nedeni ile önem taşıyor. Bu hafta FED Başkanı Bernanke'nin Çarşamba günü kongrede yapacağı konuşmada QE sinyali aranacak.
Yurtiçinde ise cari açık endişelerinin zayıflaması, enflasyon baskısının hafiflemesi, not artırımı beklentileri ve Basel II, yılbaşından bu yana IMKB'nin yurtdışı piyasalara göre daha iyi performans göstermesini sağladı. Mayıs ayı sonunda başlayan kısa vadeli yükseliş trendi içerisindeki harekette ise, geçtiğimiz hafta bankacılık hisselerine gelen kar satışlarının etkili olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan önümüzdeki dönemde petrol fiyatlarında yaşanabilecek bir yükselişin riskli olduğunu ve negatif ayrışmaya neden olabileceğini de hatırlatalım.
Hafta geneline bakacak olursak Avrupa'da veri açısından sakin bir hafta. İngiltere'de enflasyon işsizlik ve perakende satış rakamları açıklanıyor. Ayrıca İngiltere Merkez Bankası'nın Temmuz ayı toplantı tutanakları da önemli. ABD'de ise Haziran ayı perakende satışlar, sanayi üretimi, TÜFE ve konut rakamları takip edilecek. ABD Merkez Bankası FED Başkanı Bernanke'nin Çarşamba günü kongrede yapacağı konuşmada verebileceği sinyaller ön planda. Yurtiçinde ise 19 Temmuz TCMB faiz kararı odak noktasında. Ayrıca bu hafta IMF'nin global büyüme görünümünü de açıklayacağını not edelim.
Büyük resimde euronun geleceği ile ilgili endişeler, ABD ve Avrupa Birliği'ndeki yavaşlama, Çin büyüme endişeleri; piyasalar genelinde ana risk unsurları olmaya devam ediyor. Kurtarma fonları ile ilgili yeni bir ilerleme ve kesinleşmiş bir konunun olmaması ise önemli noktalardan biri. Hatırlanacağı üzere 28 - 29 Haziran'da gerçekleşen AB liderler zirvesinde, Avrupa Merkez Bankası'nın yönetiminde tek bir bankacılık denetim mekanizmasının oluşturulması ve kurtarma fonu ESM'ye (Avrupa İstikrar Mekanizması) doğrudan bankalara para enjekte etmek imkanı sağlanması yönünde kararlar alınmıştı. Zirvede ayrıca EFSF (Avrupa Finansal İstikrar Fonu) ve ESM fonlarının üye ülke tahvillerini satın almak için kullanılabileceğine yönelik kararlar da çıkmıştı. Buradaki önemli konular ESM'nin kapasitesi ve zamanlama. ESM'nin bankaları doğrudan yeniden sermayelendirmesi konusundaki çalışmaların Eylül ayında başlayacağı belirtiliyor. Bu doğrultuda Yunanistan ve İspanya ile ilgili gelişmeler takip edilmeye devam ediyor.
Ayrıca Almanya'da Anayasa Mahkemesi ESM mekanizmasının anayasaya aykırı olup olmayacağını görüşüyor. Almanya Maliye Bakanı Anayasa Mahkemesi'nin ESM mekanizması ile ilgili kararını sonbahardan önce vermesini umut ettiğini ifade eden açıklamalarını not edelim. Mahkemenin negatif kararı ESM'de zamanlama ile ilgili kaygıları güçlendirebilir. Moody's'in son açıklamalarında ise ESM'nin onaylanmaması konusunda yaşanabilecek gecikmenin tüm Euro Bölgesi notları açısından negatif olduğuna yönelik vurgulamalarını not edelim.