Bu grafik 'faiz artırılmalı' diyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Grafiğimiz üç verinin yılbaşından bugüne kadar olan döneme ilişkin aylık ortalamasından oluşuyor. Tabii ki henüz temmuzu tamamlamadık, enflasyonda da henüz haziran sonu gerçekleşmesine sahibiz.

Mevcut verilerden hareketle bir grafik oluşturduk ve işte bu grafiğin söylediği şu:

"Merkez Bankası yarınki toplantısında faizi artırsa iyi olur."

Grafiğimizin üç veriden oluştuğunu belirttik. Bunlardan biri Merkez Bankası'nın ortalama fonlama maliyeti. Merkez Bankası piyasayı uzun süre geç likidite penceresinden fonladı ve bu faiz ilk üç ayda yüzde 12.75 olarak uygulandı. Çok daha önce artırılarak kurdaki artışa fren görevi görecek faize, dolar iyiden iyiye başkaldırmaya başlayınca ancak nisan ayında dokunulabildi. Faizde asıl artış kararı Para Politikası Kurulu'nun mayısın son haftasındaki olağanüstü toplantısında alındı. Böylece fonlama maliyeti mayıs ve haziran aylarında hızla yukarı gitti. Ortalama oran, hazirandan temmuza geçişte ise önemli bir değişim göstermedi. Temmuz ayındaki ortalama fonlama maliyeti yüzde 17.75 düzeyinde.

Enflasyonun seyri

Yılın ilk üç ayında gayet ılımlı bir seyir izleyen ve adeta yatay seyreden yıllık TÜFE değişimi, nisan ayıyla birlikte dolardaki artışı izlemeye başladı. Yıllık TÜFE'deki değişim mayıs ve haziranda iyice hızlandı ve zaten haziran itibarıyla yüzde 15'lik düzey geride bırakılarak yıllık oran açısından rekor kırıldı.

Yıllık TÜFE artışının temmuz sonunda yüzde 16'yı aşması kesin gibi görünüyor. Yukarı doğru adeta "sınırsız" bir marjımız var.

Ve dolar...

Doların temmuz ayının ilk üç haftasındaki ortalaması 4.72 oldu. Dolar son günlerde ise 4.80 dolayında salınıyor. Yani eğilim, çok hızlı ve sert olmasa da artış yönünde.

Portföy yatırımı girişi neredeyse yok, doğrudan yatırımlarda azalma var, cari açığın finansmanı tümüyle borçlanmaya dayandırılıyor. Borçlanma da eskisi kadar kolay ve ucuz değil zaten.

Yani döviz bulmakta sıkıntımız var. Bunlar ekonomik yönler. Bir de Türkiye'nin yeni yönetim şeklinden ve bundan sonraki uygulamaların nasıl olacağının kestirilememesinden kaynaklanan çekinceler söz konusu. O yüzden yabancı şimdilik beklemeyi tercih ediyor ve Türkiye'ye döviz getirmekten kaçınıyor. Bu durum da döviz kurları üstünde baskı yaratıyor.

Şimdi Merkez Bankası'nın önünde iki seçenek var. Dövizdeki bu artış eğilimin daha da belirginleşmesi ve daha sonra adım atılması mı daha doğru olur, yoksa şimdiden önlem alıp gelecekte çok daha yüklü faiz artırımlarını önlemek mi?

Artış beklenmeli

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yarın toplanacak ve faiz için ya "Aynen devam" diyecek ya da artırım kararı alacak. Üçüncü bir olasılık olarak faizin indirilmesi tabii ki söz konusu değil.

Faize dokunulmadığı takdirde ekonomik koşulların bir faiz artışını gerektirmediği sonucuna mı varılır, yoksa siyasi otorite engelinin aşılamadığı sonucuna mı?

Ekonomik koşulların ve gidişatın faiz artışını gerektirdiği ortada. Dolar eski hızını kaybetmiş olsa da artış eğilimini koruyor, enflasyonda ise pek hız keseceğe benzemeyen bir artış eğilimi söz konusu.

Faizi artırmak için bu iki göstergenin tek başına yeterli olmayabileceği söylenebilir, doğrudur. Ama unutmamak gerekir; dövizdeki artış biraz da düşük görülen faizin bir sonucu. Neredeyse her hafta yazıyoruz, yurtdışı yerleşikler geçmiş yıllara göre çok az devlet iç borçlanma senedi alımı yapıyorlar. Alımın düşük seyretmesi bir dizi etkene bağlı elbette, ama bu etkenler içinde faizin düşük bulunuyor olması önemli rol oynuyor.

Bu da dönüp dolaşıyor ve döviz kurunun yükselmesiyle sonuçlanıyor. İşte bu yüzden yarın faiz artışı kararı çıkması beklenmeli.

0.75-1.25 puan

Merkez Bankası'nın faiz artırımına gitmesi bekleniyor ve oranın 0.75 puan ile 1.25 puan arasında oluşabileceği tahmin ediliyor.

Yani aslında üç seçenek var; ya 0.75 puan ya 1 puan ya da 1.25 puan.

Bu olasılıklara göre de halen yüzde 17.75 olan faiz yüzde 18.50'ye, yüzde 18.75'e veya yüzde 19'a çıkarılmış olacak.

Faizin 0.75 puanın altında ya da 1.25 puanın üstünde artırılması ise pek beklenmiyor. Faizin sabit tutulması olasılığı da bir kez daha vurgulayalım, zayıf görülüyor.

Faize dokunulmazsa...
Merkez Bankası'nın faizi sabit tutması "Aman ne güzel, ekonomide faiz artışını gerektiren bir durum yokmuş" şeklinde yorumlanmayacak.

Ağırlıklı yorum, siyasilerin Merkez Bankası'nın faiz artırımına geçit vermediği şeklinde olacak. İşte bu Merkez Bankası için hiç de hoş bir durum değil.

Şu tartışma da yapılacak. Acaba faiz artışına Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da mı karşı, yoksa bu karara karşı çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan mı?

Tartışmanın devamı da gelecek, Albayrak faiz artışını gerekli gördüğü halde Cumhurbaşkanını ikna edemedi mi?

Merkez Bankası faizi artırmadığı takdirde Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası yapılan açıklamayı biraz geniş tutmalı. Kararın niye bu yönde çıktığı öyle birkaç cümleye sıkıştırılan baştan savma ifadelerle izah edilmeye çalışılmamalı.

Faizde değişiklik yapılmamasının Merkez Bankası'nın bağımsız karar alma yönünden sıkıntı yaşadığı şeklinde okunacağı çok açık. İşte bu spekülasyonları önlemek için açıklama biraz etraflıca olmalı.

Göreve başlamasının hemen ertesinde Berat Albayrak da Merkez Bankası'nın bağımsızlığına vurgu yapan bir açıklamada bulunmuştu. Dolayısıyla en azından kamuoyunun okuduğu kadarıyla ekonomik veriler faiz artışı gerektirirken Merkez'in farklı karar almasının kamuoyuna iyi izah edilmesi gerekir. Aksi halde Merkez'in bağımsızlığı daha ilk toplantısıyla birlikte fena halde sorgulanmaya başlanacak ve dövizin fitili yarınla birlikte yeniden ateşlenmiş olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar