Bu dengesizliğe ne ekonomi ne toplum ne de şehirler dayanabilir

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) doğum yeri istatistiklerini teşvik bölgelerine göre incelediğimizde, aslında bildiğimiz bir gerçeğin ne kadar ağır bir resim haline gelmiş olduğunu bir kez daha görüyoruz. İl verilerini teşvik bölgelerine göre düzenleyince hangi teşvik bölgesinde doğanların şimdi hangi teşvik bölgesinde yaşadığı ortaya çıkıyor. Böylece iç göçün resmini farklı bir pencereden görmüş oluyoruz. 

Bu pencereden görülen manzara oldukça vahim. 

Göçte tüm teşvik bölgelerinde doğanlar için, ilk hedef en gelişmiş illerden oluşan 1. Teşvik Bölgesi. 2. Teşvik Bölgesi’nde doğanların yüzde 16’sı, 3. Bölge’de doğanların yüzde 19.3’ü, 4. Bölge’de doğanların yüzde 31.6’sı, 5. Bölge’de doğanların yüzde 32.5’i, 6. Bölge’de doğanların yüzde 21.8’i şimdi 1. Bölge’de yaşıyor. 1. Bölge İstanbul, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Ankara, İzmir, Muğla ve Antalya’dan ibaret. 

Sorunu vahim hale getiren 2. Teşvik Bölgesi’nin bile bir çekim merkezi olamaması. Bu açıdan 1. Bölge karşısında 2. Bölge’nin bile esamisi okunmuyor. 5. Bölge’de doğanların sadece yüzde 5.6’sı, 4. Bölge’de doğanların yüzde 4.9’u, 6. Bölge’de doğanların yüzde 4.5’i, 3. Bölge’de doğanların yüzde 4.2’si ve 1. Bölge’de doğanların da yüzde 3.42’si 2. Bölge illerini tercih etmiş. 2. Bölge’nin de Adana, Aydın, Bolu, Çanakkale, Denizli, Edirne, Isparta, Kayseri, Kırklareli, Konya, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova gibi gelişmiş illerden oluşmasına rağmen durum bu. 

Piramidin tabanında yer alan 4, 5 ve 6. Bölge ise kimsenin kesinlikle zorunlu olmadıkça göçmediği yerler durumunda. Örneğin diğer tüm teşvik bölgelerinde doğanların ancak yüzde 1’i şimdi 6. Bölge’de yaşıyor. Bunların neredeyse hepsinin de görev icabı bu illere gitmek zorunda olan asker, polis, öğretmen, sağlıkçı gibi kamu görevlileri olduğu açık. 

Yıllardır uygulanan bir dizi teşvik politikasına rağmen, hala en gelişmiş illerden oluşan 1. Teşvik Bölgesi’nden başka cazibe merkezi yok. Teşvik politikaları ekonomik ve sosyal açıdan geri illerden göçü frenleyemediği gibi, hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun tüm bölgelerden göçün tek adresinin en gelişmiş birkaç il olması gerçeğini de değiştirememiş. İstanbul’un diğer gelişmiş illere de büyük fark atarak neredeyse ülkenin tek çekim merkezi haline gelmiş olması dengesizliğin boyutunu ve sorunun ağırlığını iyice artırıyor.

Bu dengesiz ve eşitsiz gelişme sürecinin acilen kırılması gerekiyor. Çünkü bu süreç, geri kalmış bölgelerin ekonomik ve sosyal açıdan daha da çoraklaşmasını doğurarak kendi kendini besleyip daha da büyüten bir kısır döngü yaratıyor. 

Arzulanan ekonomik ve sosyal kalkınma, ülkenin büyük bölümünü çoraklaştırırken birkaç şehrinin üstüne yıkılarak gerçekleşemez. Bu durum, ekonomik büyümenin de sosyal gelişmenin de önüne engel olduğu gibi, ekonomi ve sosyal krizlerin de nüvesi olacak bir faktör. 

Ayrıca ülkenin her yanından birkaç kente yönelen göç akımını, bu illerin altyapı ve kentleşme politikaları açısından göğüsleyebilmesi mümkün değil. Bu süreç sadece yüksek oranda göç veren yoksul kentleri değil, aşırı göç alan gelişmiş illeri de tüketiyor.

catsbdbdbdb.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar