Bu daha başlangıç mı?..
Geride bıraktığımız hafta genelinde finansal piyasalarımızda yaşananlar çok ciddi bir güven bunalımı oluştuğu ve zaman zaman etkili olan panik eğilimlerin hatırı sayılır tahribat ürettiğine işaret ediyor. Bu tabloya bakıp neler oluyor sorusuna yanıt arayanların karşılaştığı gerçek, sağduyulu olabilmeyi imkânsızlaştırıyor. İyimser varsayımlarla on yıl sonrasını hayal ederek hesapsızca risk alanların, on gün sonrasını bile göremez hale gelmesi durumunda neler yaşanacaksa onlar kapıyı çalıyor. Başka bir deyişle tarih kendini tekrarlıyor… Son pişmanlık fayda sağlayamıyor…
Türk Lirası kontrolsüz ve dalgalı bir şekilde değer kaybediyor; önüne çıkmaya çalışanı deviriyor. Bu süreçte beklentiler bozuluyor, bilançolar yıpranıyor, güvensizliğin etki alanı kademeli bir şekilde genişliyor. Olduğundan farklı görünmeye çalışmanın, masallara inanıp aşırılıkları zorlamanın, başkalarını uyutmak adına erken uyarı sistemlerini devre dışı bırakmanın, hukuk devletinden uzaklaşmaya kayıtsız kalmanın bedeli çok ağır olacak gibi görünüyor. Evet, sessizce büyüyen sorunlar devlet krizine dönüştü ve kontrol edilemeyen bir yangın var. Aman finansal piyasalardaki olumsuzluğun büyümesine ve ekonomiye yansımasına izin vermeyelim demek için artık çok geç! Alevlenen devlet krizine uzlaşıya dayalı bir çözüm üretmeden hayal kurmayın, hayal tacirlerinin tuzağına düşmeyin… Bedel ödemeye razı olmayanlar hiç bir şeyi düzeltemez ve durumun ağırlaşmasını önleyemez. Hiç olmaz ise cehalet ve aç gözlülüğün bir ülkeyi ne durumlara düşüreceğini yaşayarak öğrenmeye, hayat dersleri çıkarmaya çalışın.
Eğer geleceği kurtarmak yerine, yaşananların arkasında sorumlu arayıp milleti birbirine düşürme yanlışında ısrar edilir ise bugünleri bile çok arayacağımız kesin. Orta ve uzun vadede olmayacak işlere amin demenin bedeli her zaman ağır oldu ve bundan sonra da öyle olmaya devam edecek, kısa vadeli illuzyonlar bu gerçeği hiçbir zaman terse çeviremedi ve bundan sonra da çeviremeyecek.
2014 yılı bütçesini ve hedeflerini, buna uygun olarak hazırlanan para ve kur politikası yaklaşımlarını unutun, daha mürekkepleri kurumadan tarih oldular. Türkiye mecburen ayağını yorganına göre uzatmak zorunda kalacak ve kendi gerçekleri ile yüzleşmek zorunda olacak gibi görünüyor. Faaliyet gelirleri gerek küresel olumsuzluklar gerekse yanlış politika tercihleri nedeniyle geriler iken varlık değerlerinin şişmesi sürdürülebilir bir durum değildi; bu anormalliğin normalleşmesi zorunluluğu kapıya dayandı. Mevcut koşullarda faaliyet gelirlerinin azalması önlenemeyeceğine göre varlık değerlerindeki balonlaşma seri bir şekilde eriyecek. Son haftalardaki gelişmeler tam aksi yöndeki çabaların nafile olduğuna işaret ediyor.
Sadece geride bıraktığımız hafta içinde Türk Lirası’nın değer kaybı yüzde 5’i aşmış, sermaye piyasaları hatırı sayılır ölçüde gerilemiş; bilançolar yıpranmış ve beklentiler bozulmuş. Bu durumun şimdilik başlangıç olduğunu ve arkasının gelebileceğini unutmayın. Ağlamanın veya sizin gibi düşünmeyenlerle dalaşmanın da durumu düzeltmeyeceğini hiç aklınızdan çıkarmayın. Kemerlerinizi bağlamaya bakın!..