Bu da BM'nin piyasa modeli

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) İstanbul'da faaliyete geçirdiği "Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi"nin iki temel amacı var:

Bir, Ekonomi kalkınmayı nihai hedef alarak yoksulların üretici, işveren, tüketici ve girişimci olarak "ekonomik değer zincirine" katılmaları için "kapsayıcı iş modelleri" geliştirmek ve desteklemek.

İki,  gerek Birleşmiş Milletler'in açıkladığı "Binyıl Kalkınma Hedefleri" gerekse dünyada genel kabul gören diğer kalkınma hedeflerine özel sektörün katılımını teşvik etmek.

Merkezin Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ile UNDP Başkanı Helen Clark tarafından açılışından (11 Mart) hemen sonra, yine UNDP tarafından hazırlanan bir rapor ekonomi kamuoyunun bilgisine ve dikkatine sunuldu:

"Yoksulluk İçin İş Çözümleri- Gelişmekte Olan Avrupa ve Orta Asya'da Herkes İçin Kapsayıcı İş Modelleri Nasıl Yaratılabilir?" adlı bu rapor, Türkiye'yi de kapsıyor.

İşsizliğin türevi yoksulluk

Türkiye ekonomisinin "entelektüel kapasitesini" oluşturan ve temsil eden kuruluşlar için "yoksulluk" kavramı ve durumu ekonomi politik kaynaklı bir mesele değil. Gerçi, "vahşi gelir dağılımı" yapısı içinde "yoksulluk" diye bir durumun varlığı rakamsal boyuttu biliniyor; ama hepsi bu kadar!

Ekonomik ve sosyolojik "yoksulluk" durumu, elbet ve sadece Türkiye'nin meselesi de değil; küresel bir mesele ve Birleşmiş Milletler'in ısrarla vurguladığı üzere, etkin politikalarla ele alınmazsa, doğurabileceği "vahim" siyasi ve sosyal sorunlar ufukta.

UNDP'nin raporuna göre, ki bu alanda yapılan ilk çalışma, Türkiye gelişmekte olan Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasında "en yüksek yoksul vatandaş sayısına sahip" ikinci ülke.

Bu konumuyla, Türkiye'nin "yoksul sayısını azaltmak, insani kalkınmayı gerçekleştirmek ve özel sektörün bu sürece katılımını artırmak amacıyla kapsayıcı iş modellerine dayalı bir piyasa oluşturması" öneriliyor. Kavramsal adıyla, kapsayıcı piyasa modeli!

BM'nin piyasa modelini klâsik "yoksullukla mücadele" basitliğinde anlamak yanlış olur; çünkü, sadece gelir ölçütüyle değil, insani yaşam ve gelişme hakkı ölçütleriyle "yoksulları" talep tarafında "tüketici" ve "müşteri"; arz tarafında da "girişimci" ve "üretici" konumuna dönüştürme tezi üzerine kurulu.

İş dünyasına sorumluluk

Yani, bu modelde mesele yeşil kart, gıda, kömür vb. dağıtımı sıradanlığında ele alınmıyor. Tam tersine, yoksulu ekonominin her iki cephesinde aktif "aktöre" dönüştürmenin yöntemleri geliştirilmek isteniyor.

Modelin merkezinde özel sektör şirketleri var. Rapor, kapsayıcı iş modellerini benimseyen şirketlerin artan kârlılık, yeni pazarlar yaratmak, girişimciliği sağlamak, istihdamı sayı ve nitelik olarak artırmak gibi sonuçlara ulaşabileceğini savunuyor.

Raporun, küresel özel sektöre yönelik tespiti ve aynı zamanda temel eleştirisi şu:

"… satın alma gücü paritesi ile yıllık geliri 3 bin doların altında olan yaklaşık 4 milyar insanın oluşturduğu bir pazara ulaşmak, artık büyük şirketlerin hedefi haline geliyor. Bir çok şirket tarafından yükselen, gelişen tüketiciler olarak da adlandırılan bir grup şimdiye kadar ekonomik aktivitenin dışında tutuldu, iş planlarında kendilerine yer verilmedi. Bu durum, gelir piramidinin tabanını oluşturan bir insanlara, özel sektör tarafından sağlanan bir çok hizmetin ulaşmasını önledi."

UNDP'nin alanında bir ilk olan bu raporunu Türkiye'yi de kapsayan küresel bir "iş fikri" olarak kabul etmek mümkün. Şu nedenlerle: Yoksulluk kavramını ve durumunu yerleşik kavrayıştan farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. Yoksul kesimleri ekonominin üreten ve tüketen aktörlerine dönüştürmeyi hedefliyor. Özel sektöre, özellikle KOBİ'lere  yeni iş, ürün ve satış geliştirme alanı açıyor.

Türkiye'den verdiği ilk örnek HEY Tekstil. Rapora göre, HEY Tekstil maliyetlerini düşürmek amacıyla, çoğu şirketin tercih dışında tuttuğu, aklına bile getirmediği uzak bölgelere gitti. İstihdam yarattı, üretti, satışını, kârlılığını artırdı. Kapsayıcı piyasa modelini öğrenmekte, incelemekte ve belki özel yöntemlerle teşvik kapsamına almakta fayda var. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013