Bu çağda ithal ikamesi olur mu?
TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete, denizcilik camiamızın ve iş dünyamızın önde gelen bir aktörüdür...
Konuşmalarının arasına serpiştirdiği güzel fıkralarla ince mesajlar verir...
Geçenlerde, denizcilik sektörünün sorunlarını masaya yatırdığımız DÜNYA Ekonomi TV’deki Sektör Zirvesi’nde anlattı: Fadime nineye 80 yaşında talip çıkmış… Temel dede ilan-ı aşk etmiş kendisine… Fadime nine niyetli
ama ailenin gençleri ‘bu saatten sonra’ filan deyip yan çiziyor…
Sonunda demişler ki, “Seni Temel reise veririz ama bir şartımız var. Şu karşıdaki kuleye bir iğne diktik, onu görebilirsen evereceğiz seni”…
Fadime nine şöyle bir ufk a bakmış. Elini siper edip iyice bir süzmüş, sonra; “Ula uşaklar” demiş, “İğneyi görmesine görüyorum da ama bu kule nerededur?”
****
Galiba bizim de durumumuz biraz Fadime nine gibi…
DÜNYA’nın dünkü manşeti “Tüketimde tedirginlik” idi...
Ipsos işbirliği ile yayınladığımız anket, ekonomik ve siyasi gelişmelerin ciddi şekilde tüketime yansıdığını ortaya koydu...
Yeri gelmişken, sevinçle ve kıvançla belirteyim ki, Ipsos Hane Tüketim Endeksi artık Dünya’da...
13 bin haneden alınan satın alma verilerine dayanan ve tüketimde Türkiye’deki eğilimleri çok net bir şekilde ortaya koyan bu araştırmaların Dünya’da düzenli olarak yayınlanması konusunda işbirliğine imkan sağladığı için Ipsos Türkiye CEO’su Vural Çakır’a da teşekkür ediyoruz...
Ipsos araştırmasına göre, aileler harcamalarını ihtiyatlı bir şekilde azaltıyor…
Kısacası, iç pazar, neredeyse iki yıllık bir aradan sonra tam canlanmaya başlamıştı ki, yeniden durgunlaşıyor...
****
Tabii, tüketimdeki durgunlaşmanın çeşitli nedenleri var...
17 Aralık vb. gibi etkiler inkar edilemez...
Ancak onun ötesinde şubat ile başlayan taksit sınırlamaları da tüketimdeki geriye çekilişte etkili oluyor...
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu konuda tavrı net...
Türkiye’nin en önemli zaafı olarak görünen cari açığın artmaması için tüketime fren koymakta kararlı…
****
Cep telefonuna, tablet vb. gibi kimi elektronik cihazlara getirilen taksit sınırının nedeni de bu...
Ben sınırlamalarla, yasaklarla bir yere varılabileceğini düşünenlerden değilim ama doğrusu böyle bir karara da tamamen karşı çıkamıyorum...
Neden derseniz...
Türkiye’nin cep telefonu ve tablete verdiği döviz hiç de azımsanacak miktarda değil...
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun paylaştığı verilerinden yapılan hesaplamalara göre geçen yıl sadece cep telefonlarının cari açığa katkısı 5 milyar dolar...
BTK Başkanı Tayfun Acarer, Türkiye’nin her yıl 13-14 milyon adet cep telefonu ithal ettiği bilgisini veriyor...
Üstelik telefonlar akıllandıkça fiyatları da artıyor…
Ve 2013 yılında Türkiye’de satılan cep telefonlarının 8.95 milyonu, yani yaklaşık 9 milyon adedi akıllı telefon. GfK Türkiye raporuna göre bu
bir önceki yıla göre tam yüzde 62 büyüme demek…
****
Biraz önce “yasaklarla yürümez” dedim ya...
Düşünceme sadığım ama doğrusunu isterseniz, ‘yasaklarla’ olan şeyler de var...
Özellikle ne yaptığınızı biliyorsanız...
Örnek mi? Alın size örnek: Güney Kore...
****
Hayır, hayır...
Size Güney Kore ile 1980 yılında aynı gelir düzeyindeyken son 30 yılda bizi nasıl geçip neredeyse kişi başına 3 katı milli gelire ulaştıklarından
bahsetmeyeceğim...
1960’lardan bu yana ısrarla uyguladıkları özel sektörle işbirliği içinde kimi sektörleri seçerek olgunlaştırmaya dayanan sanayi politikalarından
da dem vurmayacağım...
Çok daha yakın tarihli bir olay anlatacağım...
Anlatacağımı da Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın bir çalışmasına dayandıracağım...
Çünkü araştırmacı İrem Kızılca, çalışmayı “21. Yüzyılda Sanayi Politikalarının Nasıl Kullanılabileceğine Bir Örnek: Güney Kore ve iPad” ile zaten yapmış...
Ellerine sağlık...
****
TEPAV araştırmacısının aktardığına göre olay özetle şöyle: Apple firması ilk iPad’leri piyasaya sürdüğünde, Güney Kore bu ürünün ülkeye girişine engel koydu...
Bunu da, KCC kısa adıyla tanınan Kore İletişim Komisyonu aracılığıyla yaptı...
Aslında iPad’in Wi-fi modeli için herhangi bir GSM operatörü aboneliği gerektirmemesine rağmen, KKC “ürünün internet bağlantısı olduğu, bu nedenle ülkede satılması için sertifikasyon sisteminden geçmesi gerektiğini” açıkladı. Ardından, ürünü yasal olmayan yollardan kullananların 3 yıl hapis
ya da 20 bin dolar para cezasına çarptırılacağı ilan edildi...
****
Peki bu yaptırımlar Apple sevenlerin ürüne ulaşmasını engelleyebildi mi? Hem evet, hem hayır...
Elektronik cihazlara müthiş bir ilgisi ve alışkanlığı olan Kore pazarında bu hiç de kolay olmadı...
iPad’in piyasaya çıkacağı Ocak 2010’da konuşulmaya başlamıştı...
Bu dedikoduların ortaya çıkmasından itibaren iPad ve etkileriyle ilgili 5000’den fazla makale yayınlandı...
iPad 3 Nisan 2010 tarihinde ilk kez piyasaya çıktığında, Amerika’da tanıdığı olanlar ve aracılar sayesinde Güney Kore’de binlerce iPad satıldı...
Yine de satışlar sınırlı kaldı...
Çünkü Apple bu pazara tam 8 ay ‘normal’ yollardan giremedi...
Güney Kore, iPad’ın piyasaya sürülmesine ancak 30 Kasım 2010 tarihinde onay verdi...
****
Ne ilginçtir ki, Güney Koreli dev elektronik firması Samsung da kendi tabletini 12 Kasım 2010’da piyasaya sürdü...
iPad’a Güney Kore hükümetince onay verilmesinden 18 gün önce...
Bu kararın sonuçları ise daha da ilginç: Aralık 2010 rakamlarına göre, Kore pazarında, 12 Kasım’da piysaya çıkan Samsung’un Galaxy Tab isimli ürünü 250 bin sattı...
Galaxy Tab’dan yaklaşık 3 hafta sonra 30 Kasım’da piyasaya çıkan iPad ise 100 bin...
****
Yapılan şey serbest ticarete ne kadar uyar bilmem ama herhalde olup biteni “iyi okuma” diye buna denir...
Kısacası, Güney Kore, tablet bilgisayar piyasasındaki gelişmelere ve pazar talebine tepkisiz kalmadı...
iPad’in piyasaya girişini elinden geldiğince geciktirdi...
İki temel nedenle: Birincisi, yenilikçi bir ürünün sadece ülkedeki ithalatçılara yaramasına izin vermemek...
İkincisi, bu süreçte firmalarının kendi teknolojilerini geliştirmesine zaman sağlamak...
****
Güney Kore, giderek ekonomisini dayandırdığı yenilikçilik, bilgi ve iletişim teknolojilerinde üstünlüğü rakiplerine kaptırmak istemedi...
Ve bunda da başarılı oldu...
Koreli firmalar, hükümetin 21. y üzyılda uyguladığı “ithal ikameci” politika ile kendi teknolojilerini geliştirerek hem iç hem de dış piyasada rekabet gücü ile pazar kazandı...
Uluslararası araştırma şirketi IHS’nin son verilerine göre, Samsung’un dünya tablet pazarındaki payı yüzde 22’ye yükseldi...
DÜNYA Bilişim Yayınları Direktörümüz Murat Yıldız’ın bana aktardığı güvenilir IDC verilerini de grafik olarak sizinle yukarıda paylaşıyorum…
Görünen o ki, Samsung’un pazar payı bu alana ilk girişi yapan Apple’ın pazar payından düşük...
Ancak Tayvan bazlı tedarik zinciri yetkilileri bu durumun 2014’te değişebileceği beklentisinde...
Çünkü Samsung bu yıl piyasaya tam 100 milyon tablet süreceğini açıkladı...
****
Hem korumacılık...
Hem uluslararası rekabet gücü...
Birlikte olabilir mi? Valla, nasılını bilmem ama işte örneğini size aktardım...
Bal gibi oluyor...
Evet, son dönemde bizde de bazı adımlar atılmıyor değil...
Turkcell’in T serisi, tamamını biz üretmiyor olsak da anlamlı...
Fatih Projesi de öyle...
Bir yerlerden başlamamız lazım...
Cesaretle adım atanlara da destek olup, devamını getirmemiz de...
Ülke olarak aklımızı başkalarına emanet etmeyelim, kafamızın üstünde kendi aklımızı taşıyalım getiririz de....
Evet biliyoruz, oyunun kuralları var, tamam da...
O kurallar, bizim sandığımızdan o kadar geniş ve duruma göre o kadar çabuk değişiyor ki...
DÜNYA’nın yeni sloganı, boşuna “Dünya’yı iyi okuyun” demiyor....