Bu büyümeye ne kadar sevinebiliriz?

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yeni serisi ile yaptığı hesaplamayla yılın 2. çeyreğinde büyümenin yüzde 5.05 olduğunu açıkladı. Yılın ilk çeyreğine ilişkin daha önce yüzde 4.96 olarak açıklanan büyüme hızı da yüzde 5.24’e yükseltildi. Böylece ilk yarı büyüme hızı yüzde 5.14 oldu.

Yeni milli gelir hesabının bir güven sorunu olduğu açık. Ekonominin en kapsayıcı verisi olan gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) hesaplarına tam olarak güvenememek tüm ekonomi aktörleri ve analizcileri için büyük bir dert.

Buna karşın, her ne kadar soru işaretlerimiz devam ediyor olsa da, büyüme verilerinin ekonominin gidişatı hakkında neler söylediğini, rakamların ne anlama geldiğini analiz etmeye çalışmaktan başka çaremiz de yok.

TÜİK’in 2. çeyrek GSYİH verilerini incelediğimizde şu noktaların altını çizmek gerekiyor:

* İlk yarıdaki yüzde 5.14’lük büyümeye rağmen milli gelirin dolar olarak değeri düşmeye devam ediyor. TÜİK’in yeni hesabıyla 2013 yılında 950 milyar dolara kadar çıkan yıllık toplam GSYİH miktarı, ilk yarı sonunda 834 milyar dolara indi.

* Kişi başına gelirde de düşüş devam ediyor. 2013’te 12 bin 480 dolara çıkan kişi başına gelir, bu yılın ilk yarısı sonunda 10 bin 520 dolar dolayına indi.

* Büyümenin iç yapısına gelince, büyümeyi sürükleyen kalemlerin ihracat ve yatırımlar olduğu görülüyor. 2. çeyrekte ihracat yüzde 10.46, yatırımlar yüzde 9.48 büyümüş gözüküyor.

* İhracattaki yüksek artış ve ithalattaki düşük artışta geçen yılın 2. çeyreğinde tam tersi olmasından kaynaklanan baz etkisinin de rolü var.

* Yatırımlardaki artışta ciddi bir çarpıklık var. Çünkü yatırımlar yüzde 9.49 artarken makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8.62 küçülmüş. Makine teçhizat yatırımları 4 çeyrektir sürekli küçülüyor.

* Yatırımlar sadece inşaat yatırımları ile büyümüş. İnşaat yatırımlarındaki büyüme yüzde 24.97 ile son 17 çeyreğin en yüksek düzeyine fırlamış durumda.

* Buna karşın inşaat sektöründeki büyüme yüzde 6.81 ile inşaat yatırımlarına göre çok mütevazı bir düzeyde. İnşaatta sektör büyümesi ile inşaat yatırımları büyüme oranları arasında bu ölçüde bir fark pek rastlanır bir durum değil.

* Özel tüketimdeki büyüme yüzde 3.16 ile aslında düşük bir düzeyde. Vergi indirimlerine rağmen dayanıklı mal tüketimindeki artış ancak yüzde 4.76.

* Stoklar ise artmıyor azalmaya devam ediyor.

Vergi indirimlerine, istihdam teşviklerine ve kredi kolaylıklarına rağmen özel tüketim anlamlı bir canlanma gösterememiş. Bunca teşvike ve kredi yağmuruna rağmen, üstelik stoklar erirken, hala makine teçhizat yatırımları daralmaya devam etmiş. Demek ki özel sektör geleceğe güvenle bakamıyor. İnşaat yatırımlarındaki patlamayı da kamunun yarattığı anlaşılıyor. Görülüyor ki kamu da bütçe açığını patlatırken ancak inşaata yüklenebiliyor.

Geçmişte yüksek cari açık ve aşırı borçlanma ile gerçekleştirilen sağlıksız hormonlu büyümenin sıkıntıları hala sürüyor. Şimdi de inşaata dayalı kamu zorlaması ve kredi pompalayarak bir başka tür kof büyüme yoluna girilmiş gözüküyor.

Sizce bu büyümeye ne kadar sevinebiliriz?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar