Bu başka seçim

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]


Yazımın başlığına bakılınca, elbette Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerine değineceğim düşünülse de, gerçekte kastettiğim seçim o değil. Türk ihracatçılarının ve birliklerinin tümünün çatı kuruluşu rolünde olan TİM, yani Türkiye İhracatçılar Meclisi seçimine değineyim istedim bu yazımda. Seçime öylesine alışkın ve bu konuda da aslında bilinci, pek çok “benim” diyen ülkeye göre öylesine fazla gelişmiş durumdayız ki, o yüzden aman oy kullanın, aman sandığa gidin demeye bile gerek kalmamış durumda. Toplumun bu konudaki bilinç yüksekliği, bu işin en pozitif tarafı diyebilirim. Seçimler, her şeyden önce demokratik yönetilmenin en temel koşuludur. İnsanlar, seçimlerde en doğal hakları olarak aday olabilirler; güzel olan tarafı, kişiler belli asgari şartları taşıdıkları taktirde her zaman seçilebilme şansına sahiptirler.

TİM Başkanlık seçimi de ülkemiz için önem taşıyan seçimlerden bir tanesi. Kısaca TİM’in yapısına göz attığımızda, bölgesel ve sektörel bazda faaliyet gösteren 61 ihracatçı birliğinin, 27 ihracatçı sektörünün, ihracatçılara ve ihracatçı birliklerine hizmet veren 13 Genel Sekreterliğin uhdesinde yer aldığını görmekteyiz. Sektörler Konseyi üyeleri, 61 ihracatçı birliğinin delegelerinden oluşan TİM Genel Kurulu'nda, her sektör için sektörün kendi delegeleri tarafından, yine bu delegeler arasından seçilen birer asil üyeden oluşmakta.TİM Başkanı, Sektörler Konseyi asil üyeliğine seçilenler arasından, tüm delegeler tarafından seçilirken, yönetim kurulu üyeleri ise, Sektörler Konseyi'nin ilk toplantısında, kendi üyeleri arasından belirlenmekte.

30 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimde TİM Başkanlığı'na aday olduğunu şu ana kadar açıklayan üç isim var. Bunlardan ilki 2001-2009 döneminde TİM Başkanlığı yapan Oğuz Satıcı. Bir diğer aday, halen TİM Başkan Vekili ve İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanlığı'nı yürüten Tahsin Öztiryaki. Üçüncü aday ise, TİM Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Konsey Başkanı İsmail Gülle. Her üç aday da gayet iyi tanıdığım ve yakından takip ettiğim isimler olduğu için, hangisi başkan seçilirse seçilsin, ihracatçılarımız için büyük yararlı projelere imza atacaklarına eminim. Tabi, 24 Haziran Genel Seçimleri öylesine çok gündeme oturmuş durumda ki, ne TİM seçimleri, ne de TOBB seçimlerini çok fazla konuşamıyor, tartışamıyor ve adayların eylem planlarını yakından inceleyemiyoruz. Adaylara başarılar dilerken, mevcut başkan Mehmet Büyükekşi’ye de verdiği hizmetlerden ötürü fazlası ile teşekkür etmek gerekir. Gerek Büyükekşi, gerekse icra kadrosu başarılı işlere imza atarak, çıtayı epey yukarı koydular. Yeni Başkan’ın çıtayı daha da yukarıya taşıması gerektiğini ve kendisini ve ekibini önemli işlerin beklediğini belirtmek gerekiyor.

İhracatı arttırmak, ülkemizin önündeki en önemli görevlerden bir tanesi bana göre. Neredeyse her yazımda, kıyısından köşesinden bunu dile getiriyorum. Sanayiyi geliştirmek, ucuz enerji olanaklarını arttırmak, lojistiği iyileştirmek, yabancı sermayeyi ülkeye çekmek, dövizde istikrar sağlamak, kişi başına düşen gayri safi hasılayı yükseltmek de elbette hedeflerin bütününü oluşturuyor. İhracatçıların isteklerinin çok iyi anlaşılabilir olması ve onların beklentilerini yerine getirebilmek, kısaca ihracatçıların hizmetinde olmak TİM’in misyonunu oluşturmalı. Teşvik sisteminin daha sağlıklı hale getirilmesi, İhracatçı Birliklerinin komisyon oranlarının yeniden gözden geçirilmesi, öne çıkan sektörlerin daha fazla desteklenmesi ve yine yukarıda belirttiğim, sanayileşmenin arttırılması, ucuz enerji alternatifleri oluşturulması gibi konular dahi TİM’in gündeminde her zaman yer almalı. Zira bunların tamamı, ihracatımızın arttırılmasında etken rolündeki unsurlar.

İçinde bulunduğum kurumun bünyesinde yer alan Müşteri Haklarını Koruma Kurul’umuz, ihracatçıların lehine olan pek çok konuyu gündeme almış, web sitesinde yayınlamış ve her daim gündemde tutmayı da sürdürmeyi de başarmış durumda. TİM’in yeni başkanı her kim seçilirse seçilsin, kendisine önemli bir fayda sağlayacağının garantisini şimdiden verebilirim. Tüm seçimlerin huzurlu ve demokratik bir şekilde geçmesini temenni ederken, sözlerimi özgün bir sözüm ile tamamlamak isterim. “Kim kazanırsa kazansın, yeter ki Türkiye kazansın.” Kalın sağlıcakla.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar