Brzezinski, İsrail-Filistin anlaşmazlığının akılcı yaklaşımla çözülebile

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]



Bu yıl Washington'da gerçekleştirilen Sekizinci Sakıp Sabancı Konferansı'nın konuşmacısı olan deneyimli politikacı Brzezinski'nin Ortadoğu konusundaki görüş ve yorumları önem taşıyor.

Brzezinski, Ortadoğu'da Türkiye'nin rolü ve Suriye sorunu konusundaki görüşleri yanında İsrail-Filistin anlaşmazlığının çözümünü sağlayacak ilginç öneriler dile getiriyor.

Brzezinski, İsrail-Filistin sorunu ile ilgili olarak diyor ki, "Akılda tutulması gereken nokta İsrail ve Filistin'deki çoğunluğun bu sorunun barışçıl yollardan çözülmesinin istediğidir ve bu barışçıl çözüm tek yanlı, birinin benimsediği koşulları bir diğerine dayatmakla olamaz.

Filistinliler arasında aşırı uçlarda, İsrail'in tümden ortadan kaldırılmasının bir çözüm olduğuna inanan unsurlar bulunmakta.

İsrailliler arasında basitleştirilmiş çözümlere inananlar var. Bunlar Batı Şeria'nın tamamının bir taraftan diğer tarafa birleşerek sözde "Eski İngiliz Mandası Altında" olan Filistin'in İsrail içinde yer almasının mümkün olabileceğine inanıyor.

Bu çözümler işe yaramayacak. Göz önünde bulundurulması gereken başka bir nokta da bugüne kadar tarihin ve deneyimlerin bize öğrettikleridir.

Brzezinzki, Washinton'da konuştuğu gazeteci Nur Özkan Erbay'a diyor ki, "Son otuz senede yaşananlardan görülmektedir ki İsrail ve Filistin asla karşılıklı tavizler vererek anlaşmaya gitmeyeceklerdir. Filistinliler uzlaşma teklifinde bulunmak için fazlasıyla zayıf buna karşın İsrailliler ise uzlaşma önerisinde bulunmayı kabullenmek için fazlasıyla güçlü. Bu yüzden sorun adaletli ve eşitlikçi bir çözüm sağlayacak, bir uluslararası konsensüsü yaratacak iddialı ve aktif bir arabulucu gerektiriyor.

Bu konuda ne olması gerektiğini birçok kez söyledim.

Birincisi, Filistinli mültecilerin soyundan gelenlere geri dönüş hakkının verilmemesi. İsrail'in bu konuda demografik açıdan bir intihara kalkışmasını bekleyemeyiz.

İkincisi Kudüs'ün paylaşımı konusu. Eğer Kudüs paylaşılmazsa ki bu kendi içinde anlaşmanın reddi olacaktır. Kudüs'ün çok büyük bir bölümü Arap ve bu yüzyıllardan beri böyle ve bu reddedilemez.
Üçüncü husus ise ülke topraklarının 1967 sınırları baz alınarak belirlenmesi konusunda varılacak uzlaşmadır. Bu konuda büyük bir uluslararası konsensüs ve Filistin için bu yönde bazı değişiklikler de mevcut.

Bunlar bazı yerleşim yerleri nedeniyle yapılan değişiklikler ve telafi edici düzenlemeler... Bu yüzden sonunda Filistinliler bugün sahip oldukları yüzde 22'lik bölümden daha az bir toprağa sahip olmuyorlar. İsrail halihazırda yüzde 78'e sahip.

Sonuncusu ama önemli olanı da gerçek manada Filistin'in askeri güçten arındırılmasıdır. Belki Ürdün Nehri üzerinde bir NATO varlığı şekillenebilir. Böylelikle İsrail kendisini fazlaca güvende hisseder. Ben bu formülün üzerinde uzlaşılabilecek tek çözüm olduğunu düşünüyorum. Bundan başka her çözüm tek taraflı ve adaletsiz olacak ve aynı zamanda da sürdürülebilir olmayacaktır.

Başkan sürekli olarak kendisini bu sorunun çözümüne adadığını söylüyor. Başkan çözümün olmadığı yerde bunun acı çeken Filistinlilere haksızlık olacağını, İsrail'in bölgede istenmeyen ülke konumunda olma durumunu sürekli kılacağını ve bunun İsrail için de bir haksızlık olacağını biliyor.

Uzun vadede de Amerika'nın bölge ile bağlantıları kesildikçe bölge ülkeleri tarafından hâlihazırda benimsenmeyen bir İsrail'in ayakta kalması da yüksek olasılıkla tehlikeli bir hal alacaktır.

Bence uluslararası toplumun olduğu gibi Türkiye'nin de ilgilendiği nokta bölgesel istikrarın tesisi ve bölgede uzlaşının sağlanmasıdır. Bu aşamada bölgesel siyasi bir patlamayı önleme adına ne yapılırsa yapılsın bunun zamanlaması çok önemlidir. Bu da kesinlikle Türkiye'nin menfaatine bir durum olacaktır."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018